TMMOB’a bağlı bilirkişiler, gazetemiz için Diyarbakır’da zırhlı aracın çarpması sonucu can veren Efe Tektekin’i (5) suçlu bulan bilirkişi raporunu inceledi. Bilirkişiler, Efe’yi ‘asli kusurlu’ bulan bilirkişi raporunu ‘asli kusurlu’ buldu
Gülcan Dereli
Diyarbakır’da 11 Eylül 2019 tarihinde merkez Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi’nde fırına ekmek almaya giderken Emek Caddesi üzerinde zırhlı aracın çarpmasıyla beyin kanaması geçiren 5 yaşındaki Efe Tektekin, kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, 2 gün sonra yaşam mücadelesini kaybetti. Kazaya ilişkin bir rapor hazırlayan bilirkişi ise küçük Efe’yi ‘asli kusurlu’ buldu ve Efe’yi araca geçiş hakkı vermemekle suçladı. Gazetemiz de Efe’yi “asli kusurlu” bulan bilirkişi raporunu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Diyarbakır ve İstanbul Makine Mühedisleri Odası’ndan bilirkişilere inceletti. Gazetemiz için rapor hazırlayan bilirkişilere göre, asıl ‘asli kusurlu’ hazırlanan bilirkişi raporu.
Bu araçların araç muayenesi yok
Gazetemize konuşan bir uzman ise, “Yaya ile otomobil çarpışmasında yayanın yaşamını yitirme olasılığı otomobilin hızı: -50 kilometre/hız (km/h) ise yüzde 80, – 30km/h ise yüzde 30. askeri bir araç veya bir TOMA ile bu çarpışma olması durumunda yayanın hayatta kalma olasılığı bilinmiyor. Çok daha düşük olduğu varsayılabilir. Yurt dışında bu tür toplumsal olaylara müdahale araçlarının çeşitli yaya koruma düzenekleriyle donatıldığını görüyoruz.
Bu nedenle bu tür özel araçların; o Yaya algılayan sensörlerle donatılması, o Yaya koruyucu düzeneklerle donatılması, o Şehir içinde seyir hızlarının daha düşük (örneğin 20km/h) olması gereklidir” dedi. Uzman ayrıca, “Bu araçlar Trafik Kanunu’na tabi değil. Bu nedenle Araç Muayenesi de olmuyorlar. Trafikte diğer araçların arasında dolaşabilmeleri için çok özel tedbirler alınması gerekli” diye konuştu.
Zırhlı araçlar trafiğe uygun değil
Başka bir uzman ise zırhlı araçların şehir trafiğinde kullanıma elverişli olmadığı halde trafiğe çıkartıldığını söyledi. Zırhlı araçların trafiğe uygun olmadığına dair yapılan araştırmaları hatırlatan uzman, zırhlı araçların kör noktaları olduğunu ve bunların ölümle sonuçlanan birçok kazaya neden olduğunun altını çizdi. Son yıllarda özellikle OHAL ile birlikte bu araçlara sokaklarda daha çok rastlanıldığını söyleyen uzman, yaşam hakkının gözetilmediğini kaydetti.
İşte Diyarbakır ve İstanbul Makine Mühedisleri Odası’ndan bilirkişilerin gazetemiz için hazırladığı bilirkişi raporu:
1 “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/64204 Numaralı Soruşturmasına Konu Olan 11.09.2019 Tarihli Trafik Kazasına İlişkin Değerlendirme; Yukarıda numarası verilen soruşturma dosyası kapsamındaki 11.09.2019 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak ilgili Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenmiş aynı tarihli ‘ÖLÜMLÜ/YARALANMALI TRAFİK KAZASI TESPİT TUTANAĞI’nın ‘KAZANIN ÖZETİ’ kısmında; ‘……. Sürücü beyanına göre, aracının sağ yan kısımlarıyla yaya Efe…’in 714. Sokak istikametinden gelip park halindeki araçların arasından çıkarak çarpması sonucu tek araçlı yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir…’ şeklinde kayıt düşüldüğü görülmektedir. Bu kayıttan aracın yaya değil yayanın araca çarptığı anlamı çıkmaktadır. Bu durumda yayanın kendisinden çok büyük kütleli bir nesneye çarpması nedeniyle ve Newton’un 3. hareket yasası gereği geldiği yöne doğru geri itilerek yere düşmesi gerekir. Bu nedenle kaza sonrasında yayanın vücudunun neresinden asıl darbeyi aldığının doktor raporundan öğrenilmesi bu beyanın somut durumla uyumunun kontrolü açısından önemlidir. Soruşturma dosyası kapsamında hazırlanmış olan bilirkişi raporunda kaza durumuna ilişkin hazırlanan krokiden; yayanın 10 metrelik yol platformunun 4. metresinde iken çarpmanın meydana geldiği görülmektedir.
2 Her ne kadar yayanın araçların arasından çıktığı belirtilse de, 11.11.2019 tarihli bilirkişi raporundaki çizimden ve Kaza Tutanağı’ndaki olayın anlatımından yayanın 714. Sokak üzerinden gelmesi nedeniyle sokak ağzını kapatacak şekilde yol üzerinde park etmiş araç olmayacağından, yayanın yola çıkışı iki araç arasından çıkma şeklinde gelişmesi mümkün görünmemektedir.
3 Bu durumda; yayanın fark edilmesi durumunun irdelenmesi önemlidir. Yaya Trafik hızı tablosuna göre: 7-15 yaş grubundaki bir yaya için normal yürüme için 1.34 m/s yürüme hızı verilmektedir. Kaza Tespit Tutanağı’na göre; yayanın çarpmadan sonra bulunduğu yer, geldiği taraftaki yol kenarından 4.0 m mesafededir. Bu durumda bulunduğu noktaya gelme süresi yukarıda verilen yürüme şekillerine göre; tyaya1 =4 .0/1.34=2.99 sn, olur. Kaza yapan aracın yolda hız limiti olan 50 km/saat = 13.9 m/s hızla ilerlemesi durumunda; Araç–Yaya mesafesi: Varaç x tyaya’dan normal yürümede: 41.56 m’dir. 50 km/saat hızla giden bir aracın fren mesafesi ise Karayolları Genel Müdürlüğü sayfasındaki tabloda 26.8 m olarak verilmiştir. Bu durumda sürücüsün etkin frenleme ile aracı durdurabilmesi gerekir. Eğer yaya yola koşarak çıkarsa bu mesafe çok düşer. Bu durumda sürücü ekin frenleme yapsa bile yayaya çarpmadan durması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle meskun mahalde sürüş yapan sürücülerin dar ve park etmiş araçların yoğun olduğu mahallerde bu duruma uygun olacak şekilde hızlarını düşürmeleri uygun bir sürüş tarzı olacaktır. Özellikle Araç İmal Montaj Yönetmeliği kapsamı dışında olan araçların, kısıtlı çevre görüş yeteneğine sahip olması da meskun mahallerde bu tür araçların kullanımında daha özenli olmayı gerektirmektedir.”
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/64204 Numaralı Soruşturmasına Konu Olan 11.09.2019 Tarihli Trafik Kazasına İlişkin Değerlendirme;
Yukarıda numarası verilen soruşturma dosyası kapsamındaki 11.09.2019 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak ilgili Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenmiş aynı tarihli “ÖLÜMLÜ/YARALANMALI TRAFİK KAZASI TESPİT TUTANAĞI” nın “KAZANIN ÖZETİ” kısmında; “……. Sürücü beyanına göre, aracının sağ yan kısımlarıyla yaya Efe… ‘in 714 sokak istikametinden gelip park halindeki araçların arasından çıkarak çarpması sonucu tek araçlı yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir…..” şeklinde kayıt düşüldüğü görülmektedir. Bu kayıttan aracın yaya değil yayanın araca çarptığı anlamı çıkmaktadır. Bu durumda yayanın kendisinden çok büyük kütleli bir nesneye çarpması nedeniyle ve Newton’un 3. hareket yasası gereği geldiği yöne doğru geri itilerek yere düşmesi gerekir. Bu nedenle kaza sonrasında yayanın vücudunun neresinden asıl darbeyi aldığının doktor raporundan öğrenilmesi bu beyanın somut durumla uyumunun kontrolü açısından önemlidir.
Soruşturma dosyası kapsamında hazırlanmış olan bilirkişi raporunda kaza durumuna ilişkin hazırlanan krokiden; yayanın 10 metrelik yol platformunun 4. Metresinde iken çarpmanın meydana geldiği görülmektedir.
Her ne kadar yayanın araçların arasından çıktığı belirtilse de, 11.11.2019 tarihli bilirkişi raporundaki çizimden ve Kaza Tutanağında ki olayın anlatımından yayanın 714. Sokak üzerinden gelmesi nedeniyle sokak ağzını kapatacak şeklide yol üzerinde park etmiş araç olmayacağından, yayanın yola çıkışı iki araç arasından çıkma şeklinde gelişmesi mümkün görünmemektedir.
Kaza Noktası
Bu durumda; Yayanın fark edilmesi durumunun irdelenmesi önemlidir. Yaya Trafik hızı tablosuna göre: 7-15 yaş grubundaki bir yaya için normal yürüme için 1.34 m/s yürüme hızı verilmektedir. Kaza Tespit Tutanağına göre; yayanın çarpmadan sonra bulunduğu yer, geldiği taraftaki yol kenarından 4.0 m mesafededir.
Bu durumda bulunduğu noktaya gelme süresi yukarıda verilen yürüme şekillerine göre; tyaya1 =4 .0/1.34=2.99 sn, olur. Kaza yapan aracın yolda hız limiti olan 50 km/saat = 13.9 m/s hızla ilerlemesi durumunda; Araç – Yaya mesafesi: Varaç x tyaya dan normal yürümede: 41.56 m, dir. 50 km/saat hızla giden bir aracın fren mesafesi ise Karayolları Genel Müdürlüğü Sayfasındaki tabloda 26.8 m olarak verilmiştir. Bu durumda sürücüsün etkin frenleme ile aracı durdurabilmesi gerekir. Eğer yaya yola koşarak çıkarsa bu mesafe çok düşer. Bu durumda sürücü ekin frenleme yapsa bile yayaya çarpmadan durması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle meskun mahalde sürüş yapan sürücülerin dar ve park etmiş araçların yoğun olduğu mahallerde bu duruma uygun olacak şekilde hızlarını düşürmeleri uygun bir sürüş tarzı olacaktır. Özellikle Araç İmal Montaj Yönetmeliği kapsamı dışında olan araçların, kısıtlı çevre görüş yeteneğine sahip olması da meskun mahallerde bu tür araçların kullanımında daha özenli olmayı gerektirmektedir.
Çocuklar…
İHD Diyarbakır Şubesi’ne göre son 10 yıl içinde 63 zırhlı araç kazasında, 16’sı çocuk olmak üzere 36 kişi öldü, 85 kişi yaralandı. Çocuklardan bazıları ise şöyle: o 7 Haziran 2016’da Şırnak Cizre’de (6) Bünyamin Bayram zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. o 24 Temmuz 2016’da Van İpekyolu’nda zırhlı aracın ezdiği Taha Kılıç (4) hayatını kaybetti. o Şırnak Cizre’de, 24 Ekim 2016’da zırhlı araç (5) Hakan Sarak’a çarptı. Polis kaçtı, Sarak kan kaybından öldü. o 9 Şubat 2017’de Mardin Dargeçit’te (7) Berfin Dilek, zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. o 19 Haziran 2017’de Diyarbakır-Bingöl yolunda zırhlı aracın çarptığı köy dolmuşundaki Remzi Menteşe ve ismi öğrenilmeyen bir çocuk hayatını kaybetti. o 2 Ağustos 2017’de İstanbul Okmeydanı’nda Raşid Oso (7) zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti. o 19 Ekim 2017’de Siirt’te Felek Batur (6) zırhlı aracın çarpmasıyla hayatını kaybetti. o 2018’de Şırnak Cizre’de 5 yaşındaki Onur Özalp, ağır yaralandı. Özalp kazadan 9 ay sonra hayatını kaybetti.
Yıldırım kardeşler
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2017 yılında 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki kardeşi Furkan Yıldırım, odalarında uyurken evin duvarına çarpıp içeri giren panzerin altında kalarak yaşamını yitirdi. Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan polis memuru hakkında beraat kararı verildi. Dava sırasında zırhlı aracı kullanan polisin sertifikasız olduğu ortaya çıkmıştı.
Çocuk olduğu için suçlu bulundu
Bağlar’da karşıdan karşıya geçmeye çalışan Efe’ye, sürücüsü olduğu zırhlı araçla çarparak ölümüne sebep olan polis memuru İ.A. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan iddianame hazırlandı. Hazırlanan bilirkişi raporunda yaşamını yitiren Efe’nin ebeveynleri olmadan koşarak yolu karşıdan karşıya geçerken, yolu yeterince kontrol etmediği, aracın uzaklık ve hızını gözetmediği ve geçmekte olan araca ilk geçiş hakkı vermediği için kusurlu olduğu kanaatine yer verildi.
Efe’yi suçlu bulan bilirkişi raporu
Bilirkişi raporunun sonuç ve kanaat kısmında, 5 yaşındaki Efe’nin Trafik Kanunu’nun 68., Trafik Yönetmeliği’nin 138. maddelerinde yer alan kuralları ihlal ettiği gerekçesiyle “asli kusurlu” olduğu ve Efe’yi boyunun uzun olmaması nedeniyle suçlayan şüpheli polis İ.A.’nın ise Trafik Kanunu’nun 52., Yönetmeliği’nin ise 101. maddesindeki kuralları ihlal ettiği nedeniyle “tali kusurlu” olduğu kaydedildi. Yine olay yerini gören kamera kaydının bulunmadığı bilgisinin yer aldığı iddianamedeki ifadesinde sanık polis İ.A., aracın yüksek olması, çocuğun boyunun kısa olması ve zırhlı aracın görüş açısının dar olması nedeniyle küçük çocuğun zırhlı araca çarptığını ileri sürdü.
Dedesini de TOMA öldürdü
Efe Tektekin’in dedesi Mehmet Tektekin de 6 Haziran 2018 tarihinde aynı bölgede TOMA’nın çarpmasıyla ölmüştü. Sanık polis, TOMA’yla ezerek ölümüne neden olduğu dedeyi kırmızı ışıkta, ‘aracın kör noktasından geçtiğini’ iddia etmişti. Savcılığın doğru kabul ettiği bu iddiaları mobese görüntüleri yalanladı. Bunun üzerine tutuksuz yargılanan TOMA sürücüsü polis memuru 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.