DSG’nin Dêrezor’da sürdürdüğü operasyonu takip eden gazeteci Cihan Bilgin, saldırılarla Rojava devrimini boğmaya çalıştıklarını ancak, bölgeye dönük bütün saldırılara karşı bütün halkların birlikte direndiğini söyledi
Kuzey ve Doğu Suriye’de, Türkiye, Türkiye, 2019 yılında DAİŞ’in coğrafik olarak bitirildiği Dêrazor başta olmak üzere tüm bölgede istikrar ve güvenliği bozacak özel savaş uygulamalarıyla saldırılar devam ediyor. Afganistan ve Lübnan’dan getirilen uyuşturucu maddeler, Dêrezor üzerinden Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dağıtılıyor. Buna karşı Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) 27 Ağustos’ta Dêrezor ile Fırat’ın doğusunda başlattığı “Güvenliği Güçlendirme Operasyonu” 11’inci gününde sürüyor.
Özel savaş politikaları devrede
DSG’nin bölgedeki operasyonunu takip eden gazeteci Cihan Bilgin, saldırıların sadece askeri olarak değil, ekonomik ve siyasi anlamda da yürütüldüğünü söyledi. Türkiye’nin 2013 yılında DAİŞ eliyle bölgeye yönelik saldırı başlattığını dile getiren Bilgin, “2016 yılından itibaren ise direk kendi ordusuyla saldırılara aktif katıldı. Saldırılar sonucunda Cerablus, Bab, Ezaz, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgal edildi. 2019 yılında ise saldırılar SİHA’lar ile sürdürülmeye başlandı ve 4 yıldır bu saldırılar durmaksızın sürüyor. Bu saldırılar askeri anlamda yapılan saldırılar. Bunun yanında bölge üzerinde özel savaş uygulamaları da söz konusu. Fuhuş, uyuşturucu, ajanlaştırma politikaları bölgede Türkiye istihbaratının eliyle yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Halkların devrimi, bu özel savaş uygulamaları ve uyuyan DAİŞ hücrelerinin saldırıları ile boğulmak isteniyor. Uzun bir süredir uyuyan DAİŞ hücreleri saldırılar gerçekleştiriyor. 20 Ocak 2022’de Haseke Sina Cezaevi ve Hol Kampında yaşananlar hala belleklerimizde yerini koruyor” diye konuştu.
Dêrazor’da güvenliği bozma talebi Türkiye’den
DAİŞ’in 2023 yılının ilk 8 ayında Dêrezor’da güvenlik güçlerine karşı 101 saldırı gerçekleştirdiği bilgisini veren Bilgin, “Saldırıların sonucunda onlarca sivil, savaşçı şehit düştü ya da yaralandı. Buna karşı 8 aylık süreçte güvenlik güçleri 8 ayrı operasyon gerçekleştirdi. Bölge halkının talebi üzerine 27 Ağustos’ta uyuyan DAİŞ hücreleri ve uyuşturucu ağlarına karşı ‘Güvenliği Güçlendirme Operasyonu’ başlatıldı. Uzun bir süredir DAİŞ ve Türkiye bölge ile ilgili toplantılar yapıyor ve planlamaları var. Kilis ve işgal altında bulunan Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî gibi kentlerde çetelerin liderleri ile bir dizi toplantı yapıldı. Toplantıların çetelerin Sudan’a gönderilmesi üzerine başladığı, ancak Türkiye’nin Dêrezor’da istikrarı bozma talebine dönüştürüldüğü yönünde elimizde bilgiler var” ifadelerini kullandı.
Halkı göçe zorlamak istiyorlar
Türkiye tarafından son aylarda birçok toplantı yapıldığının altını çizen Bilgin, “Toplantıda, Arap aşiretleri adı altında temas hatları üzerinde yer alan nüfuslu köylere saldırılar düzenleyerek ve hedef alarak Kuzey ve Doğu Suriye’nin güvenliğinin nasıl istikrarsızlaştırılacağı konusu hakkında planlar yapıldı. Bunun yanında Şam hükümeti de bölgede bulunan birçok kişi ile toplantı yaptı. Halep’te topladıkları aşiretlerin önde gelenlerinden DSG denetiminde bulunan bölgelerde yakınlarını harekete geçirme ve istikrarı bozma talebinden bulundu. Kuzey ve Doğu Suriye’de istikrarı bozarak halkı göçe zorlamak istiyorlar. Çeteler, Türkiye ve Şam’ın yapmak istediklerini DSG yakından takip etti ve ihtiyaç olduğu için Güvenliği Güçlendirme Operasyonu başlatıldı” şeklinde konuştu.
Uyuşturucunun merkezi yapmak istiyorlar
Dêrezor’un uyuşturucu merkezi yapılmak istendiğini vurgulayan Bilgin, “Nasıl Kuzey ve Doğu Suriye askeri ve ekonomik olarak 4 bir yanı kuşatıldıysa, uyuşturucu kıskacına da alınmak isteniyor. Bölgeyi uyuşturucu merkezine dönüştürmek istiyorlar. Bunun için güzergah olarak Dêrezor seçilmişti. Afganistan ve Lübnan’dan getirilen bu uyuşturucu maddeler Dêrezor’dan Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer kentlerine yaymak istiyorlardı. Dêrezor ve çevresinde 14 ayda uyuşturucu ticareti yapan ve kullanan 3 bin 169 kişi tutuklandı. Dêrezor’u uyuşturucu ve fuhuşun merkezi yapmak istiyorlardı. Buna karşı operasyon başlatıldı.”
Arap aşiretleri DSG’ye desteklerini açıkladı
Operasyon çerçevesinde tutuklanan Dêrezor Askeri Meclisi’nde yer alan Ebu Hawla hakkında bölge halkı tarafından bir çok şikayet yapıldığını kaydeden Bilgin, “Bu kişiye bağlı çeteler, DAİŞ üyeleri, Şam’ın desteklediği Difaa Watani gibi çeteler DSG’ye saldırmaya başladılar. Bundan dolayı 10 gündür bölgede çatışmalar yaşanıyor. Operasyonun başlamasından 3 saat sonra bölgeye yönelik saldırılar başladı. Bugüne kadar 6 farklı kentte saldırılar yapıldı. Amaçları operasyonun önünü tıkamak ve bölgeyi işgal etmektir. Çatışmaların QSD ve Arap aşiretleri arasında yaşandığına dair doğru olmayan bilgiler medya aracılığı ile servis ediliyor. Ancak birçok Arap aşiret operasyondan sonra desteklerini DSG ile paylaştı” ifadelerini kullandı.
DSG içinde bütün haklar yer alıyor
DSG içinde bütün halkların yer aldığını söyleyen Bilgin, DSG’nin büyük bir çoğunluğunun Arap olduğunu belirterek, “Her evde bir şehit var ya da savaşçı var. Bu güne kadar DSG içinde yer alan halklar arasında bir sorun çıkmadı. Demokratik ulus bilinci ile bir devrim yapıldı. Kürtler ve Araplar arasında bir çatışmadan söz etmek gerçek dışıdır. Rojava devrimini boğmak istiyorlar, bunun gerçekleşmesini engelleyen halkların bir arada olmasıdır. Bölgeye dönük bütün saldırılara karşı bütün halklar birlikte direniyor” diye konuştu.
Haber: Emrullah Acar / MA