Yaşı genç olanlar Bill Clinton diye birinin adını duymamış olabilir. ABD’de Demokrat Parti’nin ‘dahi’ çocuklarındandı. Nitekim Arkansas’ta üç dönem valilik yaptıktan sonra, 1993 ila 2001 yılları arasında iki dönem başkan oldu. Clinton döneminin ABD için başarılı olduğu söylenir.
Nitekim Bosna’da sağlanan barış ve uluslararası ticaretin şeffaflaşması ona atfedilir. Dahası Güney Amerika, Avrupa, Rusya, Afrika ve Çin’e yaptığı gezilerle, ABD’nin dış dünya ile ilişkilerinin en iyi olduğu döneme imzasını atmıştır. Ancak böylesine ‘parlak’ bir başkan, 1998 yılında neredeyse görevden alınıyordu. Beyaz Saray’da stajyer olarak çalışan bir kadın, Clinton’ın cinsel tacizine uğramıştı. Bu durum, ortaya çıkınca Başkan, bunu reddetti. Ancak olay, bizzat mağdur tarafından ispatlanınca, Clinton’ın görevden alınması süreci başlatıldı. Senato’daki uzun sorgulamalar sonunda, kamuoyu ve mağdurdan özür dileyen Başkan Clinton affedildi ve görevine devam etti.
Gerekirse görevden alınmak üzere Senato’da sorgulanan Clinton’a yönelik suçlama, cinsel taciz değil, yalan söylemesiydi. Söz konusu olayı, önce yalanlayan Clinton’a, olay ispatlanınca, “Niçin yalan söyledin?” diye soruluyordu ve neredeyse başkanlıktan olacaktı; yalan söylemekten. Çünkü diğer rezil konu, sadece Clinton’ın eşi ve kızını; yani ailesini ilgilendirirdi… Şimdi bu hikaye de nereden aklınıza geldi, diye soracaksınız! Bilmem, öylesine geldi işte. Sahi, gazetemiz okurlarına asla yalan söylemeyeceği gibi, yalan söyleyenlerin yalanlarını ortaya çıkarmaktan asla kaçınmayacaktır!
* * *
İlk haftamızda, okurlarımızın en yakındıkları konu, gazetemize ulaşamamak oldu. Gazetemizi çıkarır çıkarmaz bir dağıtım şirketine başvuru yapıldı. Gerçekten de bayilerde olmak istiyoruz. Dağıtım şirketinin -ki kanun gereği dağıtmam diyemez- anlaşmamızı bir an imzalayıp, dağıtıma başlamasında yarar var. Bu arada, gazetemiz abone sistemi ile kurum ve kişilere ulaştırılıyor. Gazetemizin kendi dağıtım ağının daha da genişletilmesi konusunda okurlarımızdan destek ve duyarlılık bekliyoruz.
* * *
Geçen hafta Genel Yayın Yönetmeni’miz Çağdaş Kaplan’a Sakarya’da takip ettiği bir haber yüzünden, 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Kendisi ya da avukatının son savunmasını yapamamasına rağmen gazeteci arkadaşımız Hayri Demir’e ise 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve cezanın açıklanması ertelendi. Bu hafta, Özgür Gündem’in künyesinde bulunan herkesi içeren davaya ve DİHA yöneticilerinden Dicle Müftüoğlu, Zekeriya Güzüpek ile muhabirlerinden Erhan Akbaş ve İdris Yılmaz’ın davalarıyla Özgür Gündem’de Nöbetçi Yayın Yönetmenliği yapan Veysi Altay’ın davalarına devam edilecek. Ayrıca, yine bu hafta içinde dağıtımcı Teğmen Demir ve gazeteci Hafız Akdemir’in öldürülüşlerinin yıldönümünde, onları saygıyla anacağız.
ALKIŞLIYORUM: İşsiz gazeteciler, 24 Haziran’a kadar, dayanışma amaçlı olarak, Tele-1 televizyonunda olacaklar. Bu nedenle, hem Tele-1 yönetimini hem de bu dayanışmaya katılan Banu Güven, Ayşegül Doğan, Hilmi Hacaloğlu, Ünsal Ünlü, Çilem Küçükkeleş, Eyüp Burç, Ertuğrul Mavioğlu, Kemal Can, Nevin Sungur, Kemal Özmen, Hüseyin Tahmaz, Elif Akgül, Delal Külek, Dinç Çoban ve gelecek tüm gazetecileri alkışlıyorum!
BİLGİ NOTU: İçerideki insanlarımızın sorunlarını ele aldığım “İçeriden” köşesi, kimi başka yayın organları için hazırlanmaya devam etmektedir. Bu konuyu içerideki akrabalarınıza hatırlatmanızda yarar var. Dahası mahpus okurlarımız, sadece sorunlarını değil, şiir, öykü ve çizim de dahil olmak üzere her türlü sanat ürünlerini de adresime gönderebilirler.
OKUR TEMSİLCİSİ’NE ULAŞMAK İÇİN: aykol267@gmail.com ya da Hüseyin Aykol Posta Kutusu: 253 Yenişehir – ANKARA