Tutuklanan gazetecilerle dayanışmak için DFG’yi ziyaret eden HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, ‘Türkiye’deki bütün gazeteciler, emniyetin sergilediği ‘utanç fotoğrafı’ karşısında kıyameti koparması lazım’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve HDP Milletvekili İmam Taşçıer’in de aralarında bulunduğu HDP heyeti, Diyarbakır’da tutuklanan gazetecilerle dayanışma kapsamında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne (DFG) ziyaret gerçekleştirdi. HDP’li heyeti, DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü Roza Metina karşıladı.
Ziyarette konuşan Beştaş, gazetecilere yapılan operasyonun aynı zamanda topluma yapıldığını söyledi.
‘Bunları göndereceğiz’
Gazetecilere yapılan baskınların yaşananların tekrarı olduğunu söyleyen Beştaş, geçmiş süreçlerde basına dönük faili meçhul cinayetler, baskıların tek bir hedefinin olduğunu, onun da hakikatin önlenmesini olduğunu söyledi. Beştaş, “Bunu başardılar mı? Hayır. 12 Eylül’den bu yana herkes iktidarını sürdürmek için totaliter, faşizan rejimi adım adım tahkim etmek istiyor. Bu özgürlüğe yönelik müdahaleleri, halkta korkuyu değil, tepkiyi büyütüyor. Her evde bu yönetimin yaptıkları konuşuluyor. İnanıyoruz ki bütün muhalefet ile birlikte; bunları göndereceğiz. Sadece gitmeyecekler bunların hesaplarını da verecekler “şeklinde konuştu.
‘Talimat Saray’dan’
Tutuklanan 16 gazetecinin sadece gazetecilik faaliyeti sebebiyle tutuklandığının altını çizen Beştaş, “Neymiş sokak röportajları yapmışlar. Bir savcı ‘Niye bu soruyu sordunuz’ diyecek kadar gidebiliyor. Gazeteci sorar, gazeteci gerçeğin peşinde gider. Bunun gibi absürt, söylemeye dilimin varmadığı iddialarla tutuklama kararı verildi. Bu kararları tek merkez veriyor, o da saray. Talimat oradan geliyor. Savcılar ve hâkimler burada harekete geçiyor. Dün kararname yayınlandı. Savcı ve hâkimlerin yeri değişti. Bunlardan biri Gezi’de muhalefet kararı veren hâkim. HDP’nin kapatılması, Kobanê gibi davalarda kararlar veren Ahmet Altun, Ankara başsavcı vekili olarak ödüllendirildi” dedi.
‘Özgür basın teslim olmayacak’
Beştaş, özgür basın, Kürt basını, muhalif basının hiçbir zaman teslim olmadığını kaydederek, “Bugün de teslim olmayacak. Bizim de buna güvenimiz tam. Bizde bu baskılar karşısında geri adım atmadık. Bundan sonrada atmayacağız. Özgürlüklerden yana olan herkes bu dayanışmayı büyütmeli. Başta aydın ve yazarların bu işin başını çekmesi lazım. Bu kırım operasyonları daha da büyüyecek. Bu nedenle birlikte güçlenerek buna karşı durmalıyız. Bundan sonra dava sürecini de soruşturma sürecini de hep birlikte izleyeceğiz. Her zaman buradayız, yanınızdayız. Bir soluk ötenizdeyiz” diye konuştu.
Emniyet fotosu yorumu
Yenişafak gazetesinin servis ettiği fotoğraf makinaları ve öldürülen gazetecilerin yer aldığı fotoğraflara dair sorulan bir soruya da yanıt veren Beştaş, “O fotoğrafa bakınca, Türkiye’nin içinde olduğu kıskacı, nasıl bir rejim inşa edildiğini görüyorum. Bu utanç onların. Kameraların, fotoğraf makinalarının oraya serilmesi suçlarını ifşa etmeleri anlamına geliyor. Mikrofon, kamera ve fotoğraf makinaları gazeteciliğin olmazsa olmazıdır. Bu suç olamaz. Ne kadar zor durumda olduklarını, tıkandıklarını gösteriyor. Katledilen Hafız Akdemir’in katilini bulmak yerine; onun fotoğrafını suç diye oraya koyuyorlar. Son dönemde önce odağı tespit ediyorlar sonra delil yaratıyorlar. Gazetecilerin bu minvalde 8 gün gözaltına alınmaları da suçtur. Dosyanın önemli bir bölümüne baktım. Bence Türkiye’deki bütün gazetecilerin, emniyetin sergilediği ‘utanç fotoğrafı’ karşısında kıyameti koparması lazım. Çünkü ortada ne suç var ne suçlu var ne de suç aleti var” dedi.
‘Saldırı Kürt halkına’
Ardından konuşan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ise, ziyarette bulunanlara teşekkür ederek, dayanışmanın kendilerini ayakta tuttuğunu söyledi. Operasyon başlarken TRT üzerinden servis edilen bir metinle arkadaşlarının “terörize” edilmek istendiğini belirten Müftüoğlu, “Böylelikle dayanışmanın önünü kesmek istediler. Ama kimi yönleriyle geride duranlar olsa da, iyi bir dayanışma ağı örgütlendi. İstanbul ve Ankara’dan meslektaşlarımız geldiler. Ondan sonrası dayanışmanın nasıl büyütülmesi gerektiğini konuştuk. Biliyoruz ki bu saldırı tüm basın ve ifade özgürlüğüne saldırı, bütün Kürt halkına dönük saldırının parçası. Ne HDP’nin kapatılması, ne Kabanê Davası, ne Federe Kürdistan’daki saldırı ne de Rojava’da yapılmak istenen saldırıdan farksız değil. İktidar seçime giderken, buna karşı argümanları ortadan kaldırmak için bütün muhalefete saldırıyor. Bunun başında da Kürtler ve Kürt basını geliyor” ifadelerini kullandı.
‘Özgür basın susmayacak’
Gazetecilerin dosyasındaki gizli tanıkların var olup olmadıklarını dahi bilmediklerini söyleyen Müftüoğlu, devamla şunları aktardı: “Arkadaşlarımız, var olup olmadıklarını dahi bilmediğimiz gizli tanıklarla ve kopyala-yapıştır ifadelerle tutuklandı. Özgür basın 30 yılı aşkın süredir hiç susmadı, bugünde susmayacak. Bugün Musa Anter davası var. O operasyonun olduğu gün de Hafız Akdemir’in katlediliş yıl dönümüydü. Bir kez daha dayanışma için teşekkür ediyoruz. En son Aziz Oruç’un programını Remziye Tosun sürdürdü. Umarız ki bu dayanışmalar sürer. Onların yükünü omuzlayacak dayanışmaya ihtiyacımız var.”
‘Selvi yapınca suç olmuyor’
Gazeteci Ömer Çelik’e sorulan “Neden Öcalan’a dönük tecridi gündeme getiriyorsun? Sorusunu hatırlatan Müftüoğlu, “Aynısını Abdulkadir Selvi yapınca suç olmuyor. Olaylara öyle bakmamız lazım” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Kaynak: MA