3. Havalimanı işçilerinin yemeklerinde çıkan kurtlar sosyal medyada dehşet içinde paylaşılıyor ama aslında mesele tekil bir olay değil. Beslenme, artık işçi sağlığı ve iş güvenliğinin ayrılmaz bir parçası
Geçtiğimiz yıl daha çok askeri birliklerdeki toplu zehirlenmeler üzerinden tartışılan beslenme ve yemek şirketleri sorunu, aslında uzun süredir bir “işçi sağlığı” sorunu olarak gündemde. Son olarak 3. Havalimanı işçilerinin yemeklerinden yansıyan skandal görüntüler, yaygın bir sorunun parçası. Önceki gün, konuyla ilgili bir rapor yayınlayan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) bu konuya dikkat çekti. İş kazalarının en yoğun gerçekleştiği zaman diliminden birinin işe başlanılan birinci saat olduğunun pek çok araştırmada görülüğünü hatırlatan İSİG, “Yapılmayan ya da yetersiz ve dengesiz yapılmış kahvaltının zihinsel ve bedensel konsantrasyonu etkilediği yapılan araştırmalardan biliniyor” dedi.
Firmalar zehirliyor
Büyük işyerlerinde yemek firmaları tarafından yemek dağıtımı yapıldığını belirten İSİG, zaten evinde açlık sınırının altında bir asgari ücretle beslenen işçinin, çalıştığı yerde de kontrolsüz şirketlerin yemekleriyle sık sık zehirlendiğini aktardı. Raporda, “Ülkemizde son 9 ayda en az 57 olay görülmüştür. En az 11 bin 649 kişi gıdadan zehirlenmiş ve 6 insanımız da ölmüştür” bilgisi verildi. Raporda aynı zamanda, okullar ve kışlalara da dikkat çekilirken, şöyle denildi: “706 öğrencimizin zehirlenmiş olması, kamu kurumlarının da özel kurumlardan farklı olmadığını göstermektedir. Kışlada 54 asker, genelde 890 kişi zehirlenme vakası ile hastanede tedavi edilmiştir.” “Zehirlenme vakalarının yüzde 91’i firmalar tarafından temin edilen gıdalardan kaynaklandığı ve yüzde 9’unun dışarıdan temin edildiği gözden kaçırılmamalıdır” diyen İSİG, özellikle yemek şirketlerinin denetimsizliğine vurgu yaptı.
Düşük fiyat veren kazanıyor
Bu yılın şubat ayında da gıda uzmanı Bülent Şık, konuya dikkat çekerek, işyerlerinde gıda mühendisi bulundurmanın zorunlu olmamasını eleştirmişti. Kontrolle ilgili bütün sorunların yanında, ‘hayvan refahı’ meselesinin de önemine dikkat çeken Şık, “Tavuklar binlerce hayvanın bir arada tutulduğu kümeslerde yetiştiriliyor; bu tip hayvan yetiştirme tekniği Salmonella ve Campylobacter gibi zehirlenmeye yol açan bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırıyor. Mezbahaya kesim için getirilen tavuklar bu bakterilerin taşıyıcısı oluyor ve kesim sonrasında bu bakteriler tavuk etinde kalabiliyor” demişti. Şık, ambalajlamadan taşımaya kadar bu sektörde çalışan emekçilerin de vasıfsız-geçici olduğunu hatırlatarak bütün bunların üstüne denetimsizliğin bindiğini aktarmıştı. Türkiye’de halen 5 binden fazla yemek şirketi var ve bunların hepsi de, ihalelerde en düşük fiyatı vererek işi almaya çalışıyor. Gıda uzmanları ise, bu kadar düşük fiyatlarla sağlıklı yemek çıkarılmasının mümkün olmadığını, bu yoldan gidildikçe de toplu zehirlenmelerin daha da artacağını belirtiyor.
2017’de 5 bin zehirlenme
2017 yılında kamuya ait okullarda, hastanelerde, yurtlarda, kışlalarda ve şantiyelerde servis edilen yemekler nedeniyle en az 5 bin kişi zehirlendi. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’deki hastanelerin yüzde 90’ında yemeklerin taşeron şirketler tarafından yapıldığı bilgisine yer verildi. Kışlalarda ise 2017’de en az 2 bin 180 asker zehirlendi. Özellikle Manisa’da bir yıl içinde dört farklı zehirlenme vakası yaşandı ve bin 780 asker yediği yemekten zehirlendi, bir asker yaşamını yitirdi. 2017’de devlet yurtlarında ve üniversite kampüslerinde de en az 890 öğrenci yemekten zehirlendi.
EKONOMİ SERVİSİ