Adana’da çadırlarda kalarak hayvancılıkla uğraşan yurttaşlar, artan yem fiyatlarından şikayet ederek, pandemi döneminde devletten destek alamadıklarını söyledi
Türkiye’de hayvancılık ve tarım alanında uygulanan yanlış politikalardan kaynaklı özellikle son yıllarda yurt dışından tonlarca kaba yem (saman) ithal ediliyor. Ülkede kaba yem ihtiyacı 70 milyon tonun üzerinde olup, sadece 55 milyon ton üretim yapılıyor. Geriye kalan 15 milyon tondan fazla kaba yem açığı ise ithalat yoluyla karşılanıyor. Kullanılmayan meraların gittikçe artması ve yurt içindeki tüccarların yemi depolaması bu durumun başlıca nedenleri arasında sıralanıyor.
Zamlar
Hayvan besicileri, ithal edilmesine rağmen her geçen gün fiyatları artan samandan şikayetçi. Besiciler, bu yılın yaz ayında yeşil samanın tonunu bin 700-800 TL, mercimek samanın tonunu bin 600-700 TL ve beyaz samanın tonunu ise 850-900 TL arasında satın aldı. Bu fiyatların fazla olduğunu düşünen besiciler, her geçen gün derinleşen ekonomik kriz ve koronavirüs (Kovid-19) salgının da etkisiyle durumlarının daha da zorlaştığına dikkati çekti.
Sadece hayvanların günlük ihtiyacını karşılıyorlar
Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Tuzla-Karagöçer Mahallesi’nde çadırlarda kalıp, hayvancılıkla uğraşan besiciler, meraların azlığı ve yem fiyatlarının sürekli artmasından dert yandı. Yaptıkları işin çok zahmetli olduğunu kaydeden 68 yaşındaki Ahmet Çakır, son 6 yılda 2 kez çadırlarının yandığını ve birçok hayvanın öldüğünü aktardı. 18 yıl önce Şırnak’tan Adana’ya geldiklerini, önce tarım işçiliği sonrasında ise hayvancılıkla uğraşmaya başladıklarını kaydeden Çakır, sadece hayvanların günlük ihtiyaçlarını karşılar hale geldiklerini dile getirdi.
Devletten destek alamıyorlar
İşsizlikten ötürü 6 yıl önce Urfa’dan Adana’ya geldiklerini, önce tarım işçisi daha sonra hayvancılıkla uğraşmaya başladığını aktaran İbrahim Çelik ise, bir torba arpanın 150-200 TL arasında değiştiğini ve yem fiyatlarının bellerini büktüğünü ifade etti. Devletten herhangi bir destek almadıklarını dile getiren Çelik, hayvanlarla birlikte çadırlarda kaldıklarını ve Tuzla civarından meraların olmayışında ötürü çok zorlandıklarını anlattı. Pandemi döneminde kendilerine sadece bir şişe kolonya, bir paket maske ve ıslak mendil verildiğini ifade eden Çelik, kaderlerine terk edildiklerini söyledi. “50 kişi bir bardak su içiyor. Pandemiden kendilerini nasıl koruyacaklar bu insanlar” diye soran Çelik, hayvancılık şartlarının her geçen gün daha da zorlaştığını vurguladı.
Çelik, “Devlet herşeyi bitirdiği gibi hayvancılığı da bitirdi. Bu hayvanlar elimizde olduğu için mecburen bakıyoruz. Ben tarım işçiliğinde ekonomik olarak daha rahattım” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı