Hazar Aksoy
Ülkemizde Brecht adını duymayan yoktur, diyemesem de; “pek azdır”, herhalde. Epik tiyatronun kurucularından Bertolt Brecht’in (tam adı Eugen Berthold Friedrich Brecht) oyunlarından birine muhakkak gitmişsinizdir: Kafkas Tebeşir Dairesi, Sezuan’ın İyi İnsanı, Cesaret Ana ve Çocukları, Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi…
Oysa Alman yazarın dünyaca en ünlü tiyatro eseri “Üç Kuruşluk Opera”dır. Eser, Brecht’in yazdığı ve besteci Kurt Weill’ın müziklerini bestelediği müzikal tiyatro oyunudur. Brecht ve Weill “Üç Kuruşluk Opera” için çevirmen Elisabeth Hauptmann, tasarımcı Caspar Neher ile birlikte çalıştılar. Aslında oyunun tarihi daha da eskilere dayanıyor. Nitekim oyun, John Gay ve Pebusch’un 18. yüzyıl İngiliz Balad operası Dilenciler Operası’nın bir uyarlamasıdır.
Kapitalist bir dünyaya Marksist bir eleştiri getiren oyun, ilk kez 31 Ağustos 1928’de Berlin’deki Theater am Schiffbauerdamm’da sahnelendi. Brecht, oyunun elde ettiği başarı üzerine, eseri daha da kalıcı kılmak üzere, “Beş Paralık Roman”ı yazdı. Roman, Üç Kuruşluk Opera’yı daha da ayrıntılandırdı. Eserin Türkçesi, 2011 yılında İletişim Yayınları tarafından yayınlandı. Kitabın çevirmeni Sevgi Soysal olduğuna göre, eser daha önce de yayınlanmış olmalı, diye düşünüp-araştırınca, Sinan Yayınevi’nin, bu eseri 1972 yılında yayınladığını öğrendim.
İletişim, bundan söz etmemiş her nedense… Beş Paralık Roman’ın bir başka önemli özelliği ise Brecht’in Hitler’in iktidara gelişinden sonra yazdığı ilk büyük yergidir. Üç Kuruşluk Opera’nın ardından yazılan Beş Paralık Roman’da silah sanayii, finans sektörü ve savaşlar arasındaki nedensellik bağına işaret eden Brecht, yoksulluğu, yozlaşmayı ve şiddeti teşvik eden toplumsal sistemi satirik bir dille sorguluyor. 1902’de, Boer Savaşı sırasında geçen Beş Paralık Roman’ın sayısız entrika ve olay örgüsünden oluşan geniş ölçeğinde Londra’daki politikacılar, patronlar, polisler ve hırsızlar kazanç paydası etrafında birleşirken, vicdan kavramı bir boş lafa dönüşüyor.
Romanda betimlenen ortamın, günümüz mülkiyet ve para dünyasıyla benzerliği Brecht’in klasikleşmesinin haklı nedenlerini ortaya koyuyor. Beş Paralık Roman, toplumsal manipülasyon ve demagoji üzerine unutulmaz bir eser. Kapitalist işletmelerin rakiplerini yok etme hedefiyle başlattığı ucuzluk kampanyaları, fiyatları düşük göstermek için yapılan bir kuruşluk indirimi görünce, bugün yaşadığımız olayın en az yüzyıllık bir geçmişi olduğunu görecek ve şaşıracaksınız. Şirketlerin daha güçlenmek için aralarında yapılan evlilikler de bugüne kadar taşınıyor olmalı ki, daha birkaç gün önce Çırağan Sarayı’ndaki bir düğüne en yüksek mevkidekilerin şahitlik etmesi ise insanı şaşırtmıyor…