BES Genel Başkan Serpil Akpınar, 2020 bütçesinin büyük bir bölümünün savunma ve güvenlik harcamalarına ayrılmasına tepki göstererek, ‘Bütçe kaynakları savaş için değil halk için, barış ve demokrasi için kullanılmalıdır’ dedi.
Büro Emekçileri Sendikası (BES), Genel Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısı ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ne ilişkin görüş ve taleplerini açıkladı. “Yoksulluk, işsizlik, savaş bütçesine hayır” yazılı pankartın asıldığı toplantıda, açıklamayı BES Genel Başkanı Serpil Akpınar yaptı.
İkinci Yeni Ekonomik Programda (YEP) bütçe açığının 125 milyar TL olarak öngörüldüğünü aktaran Akpınar, “Ülke bütçesinin açık vermesi ancak devletin sunduğu kamusal hizmetler, ülkenin demokratikleştirilmesi konusunda attığı adımlar, üretime dayalı istihdam yaratan iktisadi politikalara yaptığı yatırımlarla izah edilebilir. Ancak bu programda bütçe açığının, ülke kaynaklarının saray ve iktidarın şatafatlı yaşantısına, gitmediğimiz hastanelere, geçmediğimiz köprülere, çocuklarımızı gönderemediğimiz özel eğitim kurumlarına, otoyol işleten firmalara ve sermayeye aktarılmasından kaynaklandığını görüyoruz” dedi.
‘Güvelik barışın sağlanmasıyla mümkün’
2020 bütçe tasarısında dikkat çeken bir diğer kalemin, savunma ve güvenlik harcamaları olduğunu üzerinde duran Akpınar, 2019’da 111 milyar TL olan savunma ve güvenlik harcamalarının yüzde 27 arttığına dikkat çekti.
Akpınar, “Ülkemizde eğer güvenlik sağlanmak isteniyorsa daha fazla silah alarak değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesi, adaletin tesis edilmesi ve içeride ve dışarıda barışın sağlanmasıyla mümkün olacaktır” diye belirtti.
‘Bütçe hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz’
2020 bütçesinin tıpkı öncekiler gibi halkın ihtiyaçlarından çok iktidarın, yerli ve yabancı sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığını vurgulayan Akpınar, iktidarın bütçe açığını kapatmak için 2020 bütçesinde vergi gelirlerini arttırmaya odaklandığına dikkat çekti.
“Gelir ve kurumlar vergisinin oranı yüzde 32,5, KDV ve ÖTV oranı ise yaklaşık yüzde 53’tür” diyen Akpınar, şöyle devam etti: “Bütçeye aktarılan toplam vergi gelirlerinin yüzde 70’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Emekçiler ekmekten kefen parasına kadar hemen hemen bütün harcamalarında KDV ödemektedir. Vergilendirilmiş maaşlarımızdan yapmış olduğumuz harcamalara ayrıca ödemiş olduğumuz dolaylı vergiler vergi yükümüzü daha da arttırmaktadır.”
BES olarak bütçe haklarından vazgeçemeyeceklerini ifade eden Akpınar, taleplerini şöyle sıraladı:
“* Yıllardır, yılın ikinci yarısında aldığımız maaş zammı vergi dilimine girdiğimiz için daha elimize bile geçmeden kaynağından kesilmektedir. Adına vergi dilimi denilen bir soygunla karşı karşıyayız. Kamu emekçisini, asgari ücretliyi daha da yoksullaştıran bu uygulamadan derhal vazgeçilerek, asgari ücrete kadar olan tüm ücretler vergi dışı bırakılmalıdır. Asgari ücretten yoksulluk sınırı rakamına kadar olan ücretler de birinci vergi diliminde sabitlenerek, birinci vergi dilimi oranı yüzde 10 düşürülmelidir.
* Kamu emekçisinin, yoksulun enflasyonu ile hükümetin enflasyonu arasında uzaktan yakından bir ilgi yoktur. Bizler bütçe kanununda yapılacak bir düzenleme ile en düşüğü yoksulluk sınırı olan 6,750 TL’ye denk gelecek şekilde ek zam talep ediyoruz.
* Başta emekli ikramiyelerimiz olmak üzere kazanılmış haklarımız gasp edilmek isteniyor. 2017 yılında zorunlu hale getirilen bireysel emeklilik sigortasından sonra şimdi de tamamlayıcı emeklilik sigortası tasarısıyla karşı karşıya geldik. Kamusal emeklilik hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
* Zenginin daha da zenginleşeceği, yoksulun daha da yoksullaşacağı bir döneme daha giriyoruz. Bütçe imkanlarının kamu yararına kullanılması en temel talebimizdir. Sendikamız emekten, barıştan ve demokrasiden yanadır. Bütçe kaynakları savaş için değil halk için, barış ve demokrasi için kullanılmalıdır.
* Bütçe, emekçilerin insanca yaşam taleplerini içermeli, toplumsal cinsiyete duyarlı olmalı, bütçe süreçleri açık, şeffaf ve katılımcılığa açık hale getirilmelidir.”