PKK Lideri Abdullah Öcalan ‘Demokratik Uygarlık Manifestosu’ adlı 5 ciltlik kitabını tamamladığında ‘Beni takip edenler, düşüncelerimi merak edenler için bu savunmalarda gerekli her şey var, perspektif almak isteyenler buraya baksın’ dedi. Bilmeyene, anlamayana bu gerçeği bir kez daha söylemek lazım. Şimdi!
Ali Sinemilli
Asrın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, 23 yıldır İmralı’da ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a iki yeni görüş yasağı verilmiş. Bunlardan birinin 6 aylık avukat diğerinin ise 3 aylık aile görüş yasağı olduğu ifade ediliyor. Hatırlanırsa, 22 Kasım günü, PKK Lideri Öcalan’ın avukatları ‘derhal görüşme’ talebiyle Bursa infaz hakimliğine başvuruda bulunmuş ve müvekkilleriyle görüşmek istediklerini belirtmişlerdi. Fakat yapılan bu başvuruya da ret cevabı verilmiş ve bu durum halkta ciddi tepkilere neden olmuştu. Şimdi, verilen ret cevabının ‘malum gerekçeleri’ paylaşılmış.
Türk yargısının nasıl çalıştığını, nasıl karar aldığını kamuoyu biliyor. Sıradan davalarda-dosyalarda dahi hukukun işlemediği konusunda genel bir hemfikirlik var. Ki, İmralı’da bu olmayan, işlemeyen hukukun nasıl icra edildiğini anlatmaya bile gerek yok. Hukukçular bu durumu çokça değerlendiriyorlar. ‘Hukuk yok’ diye ya da tersinden ‘İmralı Hukuku’ biçiminde ifade ediyorlar. Elbette, İmralı’da hiçbir dönem verili hukuk işlemedi. İmralı’nın hukuku hep özel oldu, farklı oldu. Bu anlamıyla değişen bir şey yok. Fakat özellikle 2015 yılından itibaren, AKP-MHP’nin iktidarı döneminde, bu işlemeyen hukukun da rafa kaldırıldığını görüyoruz. Tam bir keyfiyet, tam bir başına buyrukluk hali söz konusu.
Şüphesiz, bu durumun birçok nedeni var ve bunlar yeri geldikçe değerlendiriliyor, analize tabi tutuluyor. Açık ki, bu konuda söylenecek birinci husus, devletin İmralı korkusu oluyor. Türkiye devleti İmralı’dan büyük korkuyor, PKK Lideri Öcalan’dan büyük korkuyor. Her daim vurgulandığı üzere, O’nun düşüncelerinin dışarıya çıkmasını istemiyor. Elden geldiğince bu fikirlerin örgütüne ve halkına ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Bundandır ki, her dönem farklı gerekçelerle İmralı ile dışarısı arasındaki bağı kesmeye çalışıyor, iletişim kanallarını ortadan kaldırıyor.
Böyle yaparak PKK Lideri ile örgütü ve halkı arasına mesafe koyacağını düşünüyor. Böyle bir umut besliyor. Fakat bu devlet de, bu devleti bugün yürüten güç de, kendilerinden öncekilerin anladığı biçimde, PKK Lideri Öcalan ile örgütü ve halkı arasında derin ve kopmaz bir bağın olduğunu biliyor.
Bu politikaları hayata geçirenler, uygulanan tecridin, baskı ve zor rejiminin, bırakalım, aradaki bağı zayıflatmayı daha da güçlendirdiğini biliyor. Fakat nafile bir çabayla, bir nevi büyük bir çaresizlikle bu yollara başvuruyor ve netice almak istiyorlar.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ‘Demokratik Uygarlık Manifestosu’ adlı 5 ciltlik kitabını tamamladığında ‘Beni takip edenler, düşüncelerimi merak edenler için bu savunmalarda gerekli her şey var, perspektif almak isteyenler buraya baksın’ dedi. Bilmeyene, anlamayana bu gerçeği bir kez daha söylemek lazım. Şimdi! Hem örgütü hem de halkı bu esasla mücadele ediyor, direniyor. Bakur’da, Başur’da, Rojava’da ve Rojhılat’ta Kürt halkı bu temelde tarihi bir varlık-yokluk savaşı yürütüyor ve kazanıyor.
Öyle ki, her geçen gün Sayın Öcalan’ı esir alanlar alçalırken, Kürt halkının Önderi olarak tutsak alınan Öcalan başta Ortadoğu olmak üzere dünyada ezilen ve sistemden rahatsız olan geniş toplumsal kesimlerin Önderliğine yükseliyor. Her gün dünyanın farklı bir yerinden insanlar, topluluklar ‘Önder Öcalan, Önder Apo’ diye haykırıyor. Kürdistan, Ortadoğu’dan başlayan Öcalan sevgisi gün geçtikçe evrenselleşiyor, dünyayı sarmalıyor.
İkna olmayanlar için, birkaç gün önce Almanya’nın başkenti Berlin’de toplanan Kürt -Türk, Alman, Fransız, İspanyol, İngiliz, İtalyan ve adını sayamayacağımız daha onlarca halktan eylemciler, sanırız yeterli bir mesaj veriyor.
Açık ki, bu muazzam sahipleniş tam da ‘Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Paradigma’yı geliştirerek yaşanmaz hale getirilen dünyamızı yaşanılır kılan PKK Lideri Öcalan’a yakışıyor ve onu gün be gün daha fazla fiziki özgürlüğüne yakınlaştırıyor.