Romatizmal bir hastalık olan Ankilozan Spondilit’in genellikle bel fıtığıyla karıştırıldığını belirten Prof. Dr. Nilay Şahin, hastalığın teşhisinin doğru yapılması gerektiğini,aksi takdirde ciddi sıkıntıların çıkabileceğini ifade etti
En sık görülen romatizmal hastalıklar arasında yer alan ankilozan spondilit (AS) hastalığının Türkiye’de her bin kişiden 5’inde görüldüğü tahmin ediliyor. Erken dönemlerde doktorları yanıltabilen bu hastalık, sıklıkla bel fıtığıyla karıştırılabiliyor ve uzun yıllar yanlış tedavilere sebep olabiliyor. Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilay Şahin, bel fıtığında görülen, hareket edince artan, oturunca hafifleyen ağrının aksine, hareket halindeyken hafifleyen, oturunca ise artan ağrı yaşayan kişileri ankilozan spondilit konusunda uyardı.
‘Bel fıtığıyla karıştırılıyor’
Ankilozan spondilit hastalığının sıklıkla bel fıtığıyla karıştırıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Nilay Şahin, “Eğer kişideki bel ağrısı sadece belde hissedilen yani bacaklara yayılmayan, hareketle artan, istirahatle azalan bir ağrı ise çok korkmaya gerek yok demektir. Böyle bir durumda bir hafta içinde ağrının azalmaya başlaması gerekir. Öte yandan bel ağrısı gece uykudan uyandıran, hareketle biraz rahatlayıp, oturunca veya istirahatle artan, sabahları belde veya tüm vücutta tutukluğun eşlik ettiği bir ağrı ise en kısa sürede doktora başvurmak gerekir. Bel ağrısında ilk başvurulması gereken kişi fizik tedavi ve rehabilitasyon doktorudur” dedi.
‘Ömür boyu sürüyor’
Nilay Şahin, hangi durumlarda bu hastalıktan şüphelenmek gerektiği konusunda şu bilgileri verdi: “Hastalar ilk dönemlerde sanki bel fıtığı olmuş gibi doktora başvururlar. Yani öne eğilmekle ve hareketle ağrısı artan, istirahatle ağrısı azalan bir hikaye tanımlarlar. Bu nedenle biz ilk olarak bunun bel fıtığı olduğunu düşünürüz. Bir de bel MR’ında fıtık görülürse bu hastalar aylarca, hatta yıllarca bel fıtığı olduklarını sanabilirler. Oysa tipik Ankilozan Spondilit hastalığında ilk dönemlerde mekanik, daha sonra inflamatuvar dediğimiz bir ağrı tipi vardır. Şu anki mevcut tedaviler ve bilgiler ışığında Ankilozan Spondilit, ömür boyu süren bir hastalıktır. Verilen tedavilerle hasta rahatlasa bile hastalık dönem dönem alevlenir ve tam olarak geçmez.”
‘Hasta hikayesi dinlenmeli’
Prof. Şahin, hastalığın teşhisinin öncelikle iyi bir anamnezle, yani hastanın hikayesini dinlemekle başladığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Detaylı bir muayene ile hastalığın oluştuğu eklem bölgelerini değerlendirmek şarttır. Sonrasında hastanın iltihap değerlerini görmek için kan testi yaptırmak gerekir. Ayrıca tanıda çok önemli olan ilaçlı sakroiliak bölge MR’ı (omurganın alt tarafında kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiğini birleştiren eklemlerin MR’ı) önemlidir. Ancak hastalık çok ileri evrelerdeyken hasta doktora başvurduysa MR’a gerek olmadan sakroiliak grafi de tanı için yeterlidir. Ayrıca ankilozan spondilit genetik zeminli bir hastalık olduğu için HLA-B27 dediğimiz, kişinin bu hastalığa yatkınlığını gösteren gen testini de istemek doğru olacaktır. Hasta hikayesinin alınması, fiziki muayene, kan ve radyoloji testleri sonucunda tanı koymak doğru olacaktır.
‘Hastalık kalıtsal olabilir’
Ankilozan spondilit hastalığının kalıtsal bir yönünün olduğunu da belirten Şahin, “Özellikle erkeklerde belirgin olan bu hastalığın genetik olarak varlığını gösteren testler de var. Fakat bu testlerin negatif çıkması hastalığın olmayacağı anlamına da gelmiyor. Ankilozan spondilit’i olan kişilerin akrabalarında özellikle herhangi bir tip eklem ağrısı mevcutsa hemen doktora başvurması gerekiyor” diye konuştu.
‘Organlara zarar verebilir’
Ankilozan spondilit hastalığının özellikle boyundan kuyruk sokumuna tüm omurgayı, kalça, diz ve dirsek eklemleri ile topuk bölgesini etkileyebilen bir hastalık olduğunu belirten Şahin, “Ankilozan spondilit gözde üveit ve göz tansiyonuna sebep olabilir. Kalpte iletim bozukluklarına yol açabilir. Akciğerlerde ise atelektazi isimli hastalığa (akciğerin bir kısmının ya da akciğerlerden birinin tamamen büzüşmesi sonucu yeterince genişleyememesi ve böylece işlevini yitirmesi) neden olabilir” dedi. Ankilozan spondilit hastalığının romatizmal bir hastalık grubunun üyesi olduğu bilgisini veren Şahin, “Bu hastalık grubu içinde Ankilozan Spondilit, sedef romatizması ve iltihaplı bağırsak hastalığına bağlı romatizma bulunur. O nedenle sedefi veya iltihaplı bağırsak hastalığı olan hastalarda iltihaplı bel romatizması sık rastladığımız bir durumdur” diye belirtti. Şahin, Ankilozan Spondilit hastalığının tedavisinde ilaç, egzersiz ve diyetin önemli yer edindiğini kaydetti.
HABER MERKEZİ