Wan Çaldıran’da sınır ticareti yapan İbrahim Baykara’yı katleden askerler hakkında verilen beraat kararını değerlendiren, Av. Şeber ‘Sınırdaki ölümlerin her biri birer Roboski’dir’ dedi
Wan’ın Çardêran (Çaldıran) ilçesine bağlı Çîllî Mahallesi’nde sınır ticareti yapan İbrahim Baykara, İran ve Türkiye sınırında askerlerin açtığı ateş sonucu 3 Ağustos 2020’de yaşamını yitirdi. Olaya dair Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında askerler A.C.A ve R.İ. hakkında “olası kastla öldürme” gerekçesi ile iddianame hazırlandı. Soruşturmanın iddianameye dönüşmesinin ardından dava Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
23 Şubat’ta görülen davanın duruşmasında mahkeme, sanık askerler hakkında “meşru müdafaa” gerekçesiyle beraat kararı verdi.
Cezasızlık politikası
Mahkeme kararını “cezasızlık politikası” ve “ödüllendirme” olarak değerlendiren Wan Barosu İnsan Hakları Merkezi (İHM) Eşsözcüsü avukat Burcu Şeber, gerekçeli karar yazıldıktan sonra yerel mahkeme kararını İstinaf Mahkemesi’ne götüreceklerini söyledi.
Şeber, Baykara’nın katledilme gününe dair dosyada yer alan bilgilere ilişkin, şunlara değindi: “İbrahim Baykara mazot almak için 3 Ağustos 2020’de Ergin ve Zülküf isimli iki yurttaşla İran’a geçiyorlar. Yine aynı gün dönüşte Türkiye İran sınırında Türk askerleri tarafından ateş altında kalmışlar. Ateş etmeyin demelerine rağmen, ateş hali devam etmiştir. İlk olarak İbrahim Baykara kasığından yaralanarak attan düşmüştür. Yanında bulunan tanıklar da Baykara’yı almak için hamle yapmışlardır ama onlara da ateş açılmıştır. Bu nedenle oradan gitmişler. Oradan belli bir mesafe uzaklaştıklarında bir ateş sesi daha duymuşlar ve iddia odur ki arkalarına dönüp baktıklarında Baykara’nın başında askerler vardır ve Baykara o gün orada infaz edilmiştir.”
‘İkaz ateşi değil, hedef alınarak ateş edildi’
Şeber, “Baykara’nın ateş ettiğine dair iddialar vardı ancak yapılan otopsi işlemlerinde elinde herhangi bir barut izine de rastlanılmadı” dedi. Baykara’nın silahsız olduğunun altını çizen Şeber, “Askerler kendi mahkemelerini kurup, ceza veremezler. İnsanların vücut bütünlüğünü ortadan kaldıracak şekilde nişan alıp kafasına ateş edemezsiniz, böyle bir hukuk sistemi yok. Buna dair ‘olası kastla öldürme’ şeklinde mütalaa hazırlandı. Ancak orada açılan ateş, bir ikaz ateşi değil, tamamen bir insanın ortadan kaldırmak suretiyle hedef edilen bir ateştir ve bu da kasten öldürmedir” şeklinde tepki gösterdi.
Mahkemenin askerlerin durumunu meşru müdafaa olarak değerlendirdiğini ve ayrı ayrı askerlere ceza verilmesine gerek görmediğini kaydeden Şeber, “Bizler buna yabancı değiliz. Bunun öncesinde ve sonrasında kısmi olarak yaşanan olaylar kesit kesit birer Roboski olayıdır” yorumunu yaptı.
Haber: Cengiz Özbasar / MA