DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarını hatırlatarak, ‘Filistin’de barış ve adalet savunuculuğu yapan bu iktidar ve devlet gerçekliğinin demokratlığı Kurdistan sınırında adeta ölüm makinasına dönüşmüş durumda’ dedi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Çewlîg İl Örgütü 1’inci Olağan Kongresi, “Özgür bir gelecek için, özgür bir ülke için, tecridi kırmak için örgütlü toplumla özgür geleceğe” şiarıyla gerçekleştirdi. Bingöl Belediye Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen kongreye, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşunun ardından DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, konuşma yaptı.
DBP’nin 30 yıllık Kürt siyaseti geleneğinin devamı olduğunu dile getiren Bayındır, “Bugün her tarafımız egemen güçler tarafından savaş, çatışma ve ölüm alanına dönüştürülürken DBP’yi özgür bir gelecek, demokratik bir toplum için, özgür bir ülkenin inşası için örgütlemek, halkımızla buluşturmak bizler açısından onur ve gurur verici” dedi.
‘Filistin’de barış isteyenler Kurdistan’da ölüm makinasına dönüşüyor’
AKP-MHP ve egemen güçlerin Kürtlere yönelik stratejik planlar içerisinde olduğunu belirten Bayındır, “Filistin’den Kurdistan’a kadar bugün Ortadoğu ve Kurdistan coğrafyası savaş ve çatışma alanına dönüştürülmek isteniyor. Fakat buna karşı başta Kürt halkı ve ezilen, sömürülen Filistin halkı olmak üzere Kurdistan ve Ortadoğu’daki halklar kendi özgürlük mücadelesi için amansız bir şekilde mücadele etmekte ve direniş göstermektedir. Başta Türkiye devleti olmak üzere egemen, küresel ve bölgesel devletler Kürt halkının, Filistin halkının ve ezilen halkların özgürlük mücadelesine tarihten bugüne hep ikiyüzlü yaklaştı. Filistin’de barış ve adalet savunuculuğu yapan bu iktidar ve devlet gerçekliğinin demokratlığı, barışseverliği Kurdistan sınırında adeta ölüm makinasına dönüşmüş durumda. Biz bunu kabul etmiyoruz, reddediyoruz” diye konuştu.
‘Filistin direnişi istismar ediliyor’
Türkiye’de kendisine demokrat, insan hakları savunucusu diyen herkesin barışseverliğinin ancak Kurdistan sınırına kadar olduğunu belirten Bayındır, şöyle devam etti: “Kürtlerin yaşadığı coğrafyada karşı karşıya kaldığı katliamlar, ölümler söz konusu olduğunda herkes kafasını kuma gömmekte, herkesin demokratlığı yerle bir olmaktadır. Dolayısıyla Kürt halkının mücadelesi ve Kurdistan coğrafyası herkes açısından bir turnusol kâğıdı işlevi görmekte. Herkesin gerçek yüzü Kürtlerin yaşadığı coğrafyada ortaya çıkmaktadır. Kürt halkının ana sütü gibi helal olan mücadelesini görmezden gelen ama Filistin mücadelesinde barışçıl, demokrat ve adalet timsali kesilenlerin ikiyüzlülüğünü biliyoruz.
‘Filistin halkının mücadelesini en iyi anlayan Kürtlerdir’
Bugün Kurdistan’ın tüm kentlerinde Filistin halkının mücadelesine, davasına destek için kapsamlı yürüyüşler, açıklamalar yapılıyor. Hem Rojava’daki hem de Filistin’de yaşananlara karşı en küçük basın açıklamalarına bile valilikler, kaymakamlıklar en sert şekilde müdahale etmekte ve yasaklar getirmektedir. Bugün Kurdistan’da Filistin’e destek adı altında Filistin mücadelesini istismar eden ve geçmişten günümüze Kürt halkına karşı katliam yapan bir katil örgütün öncülüğünde yürüyüş ve mitingler düzenlenmekte. Hür Dava Partisi gibi geçmişten günümüze Kürt katili olan bir örgütün öncülüğünde nasıl Filistin davasının istismar edildiğini, AKP-MHP eliyle Filistin haklı mücadelesinin nasıl sömürüldüğünü çok açık şekilde görmekteyiz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bugün Filistin halkının haklı özgürlük mücadelesini en iyi anlayan bizleriz. En hakiki şekilde savunan Kürt halkıdır.
‘Bölgeyi savaş alanına çevirmek istiyorlar’
Kurdistan’da şunu çok açık ve net söylüyoruz. Kürt halkı kendi özgürlük mücadelesini bedeli ne olursa olsun yürütecektir. Yine Ortadoğu’da beraber yaşadığı, komşusu olan halkların mücadelesini geçmişte olduğu gibi bugün de desteklemeye devam edecektir. Fakat bunu istismar ederek değil, en hakiki şekilde en insani, en vicdani, en ahlaki şekilde sürdürecek.
Fakat AKP-MHP iktidarı, bölgesel güçler ve başta Türkiye devleti olmak üzere bugün Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyaları adeta bir savaş alanına çevirmek istiyor. Bütün yatırımını, bütün varlığını Kürtlerin inkârı üzerine, Kürtlerin tasfiye edilmesi ve kendi özgürlük mücadelesinin başarıya ulaşmaması üzerine kurgulanmış bir iktidar gerçeği ile karşı karşıyayız. Rojava’dan Güney Kurdistan’a oradan Rojhilat Kurdistan’ına nerede bir Kürt kazanımı varsa nerede bir Kürt’ün varlığı, kurumsal yapısı varsa orayı tasfiye etmeye, dağıtmaya çalışıyorlar. Adeta yaşam alanlarımız bizlere cehennem kıl istiyorlar. Biz sizin yaratmak istediğiniz cehennemi reddediyoruz.
Kürt meselesindeki hakiki çözüm İmralı’da
Kürt sorunun çözümünde savaş ve şiddeti derinleştirmenin sonuçlarını yüzyıldır bizler de gördük, onlar da gördüler. Kürt sorununun çözümünde savaş ve şiddetle hiçbir yere varılamayacağını, hiçbir şekilde çözüm olunmadığını, bu halkın özgürlük mücadelesinde hiçbir milim dahi geri adım atmadığını yüzyıllık tarihimizde en kör olan gözler bile görebilir. Denenmemiş, görülmemiş, ele alınmamış olan odur. Kürt meselesinde çözümün aktörü, Kürt meselesindeki hakiki çözüm İmralı’da bulunan Sayın Abdullah Öcalan’dır.
Zaman Kürt meselesini çözüme zamanı
Bugüne kadar denenmemiş ve girilmemiş bir yol önümüzde duruyor. Biz bütün bu baskılara, bütün şiddete rağmen bu asimilasyon politikalarına rağmen bu yok etme ve tasfiye yöntemlerine rağmen yine Kürt halkı olarak demokratik, siyasal mücadele yürüten kurumlar olarak şunu net ifade ediyoruz; Sizin bu yöntemlerinize, baskılarınıza asla ve asla boyun eğmediğimiz gibi aynı zamanda Kürt sorununun çözümünde de muhatabı da yolu da gösteriyoruz. Çözümsüzlükte ısrar, savaşta ısrarın hiç kimseye bir gelecek, bir kazanç sağlamadığını bir kez daha söylüyoruz. Dolayısıyla artık zaman çözüm zamanıdır. Zaman Kürt meselesini çözüme kazandırma, bu konuda iradeyi muhatap alma, Kurdistan’ın haklı davasını tanıma zamanıdır. Bunun dışında hiçbir yol, başarılı olamamıştır ve olmayacaktır. Bunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Tecridin kaldırılmasıyla çözüm olur
2015’ten bu yana çözüm sürecinin AKP-MHP iktidarı tarafından devrilmesi ve yok sayılmasından bu yana Kurdistan’de derinleştirilen ve Sayın Abdullah Öcalan üzerinden başlatılan bir tecrit bugün Kurdistan’ın bütün coğrafyasına yayılmış durumda. Şunu açıkça söylüyoruz; Kürt meselesinin ve Kürt sorununun çözümünde yegâne aktör Sayın Abdullah Öcalan olduğu gibi, Kürt sorununda çözüm kapısının aralanması da ancak ve ancak Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılmasıyla olabilir. Onun için Kurdistan ve Ortadoğu’da çatışma ve savaş siyasetinin son bulması, tecridin kaldırılması ve Sayın Abdullah Öcalan’ın aktörlüğünde Kürt sorununun çözüm rayına, çözüm atmosferine girmesi için tüm varlığımızla önümüzdeki süreçte mücadele yürüteceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Örgütlülüğümüzü büyütmenin ihtiyacı bundan kaynaklıdır.
Yerel seçimler
Büyük fırsatların ve büyük kazanımların olduğu ve olabileceği bir mücadele dönemine giriyoruz. Dolayısıyla örgütlülüğümüzü büyütürken parti bürolarımızı, parti yöneticilerimizi yeni ruhla yeni heyecanla tazelerken aynı zamanda güçlü bir mücadeleyi sokakta, alanlarda vermenin dönemine girdiğimizi ifade etmek isterim. Yerel seçimler bizler açısından önemli bir dönemi ifade ediyor. Özgürlük mücadelesi, demokrasi örgütlülüğü açısından yerel yönetimler ve yerel seçimlerde kapsamlı bir çalışmanın içine girmek her birimiz açısından bütün halkımız açısından önemli bir noktada duruyor. Yerel seçimlere bu anlamıyla bütün örgütsel yapılarımız güçlendirmek, büyütmek bu konuda halkımızın güçlü desteğini de arkasına alarak 2024 yerel seçimlerde halkı daha ileri götürmenin neferi olacağız. “
Konuşmaların ardından yapılan seçimle DBP Çewlig İl Eşbaşkanlığına Şevket Kalındamar ve Özlem Karasungur seçildi.
HABER MERKEZİ