HEDEP kongresine katılan BastA Genel Sekreteri Franziska Stier, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride değinerek, ‘Sayın Öcalan’a fiziki özgürlük ile uluslararası dayanışma ya da tecridin kaldırılması Türkiye’ye yapılan uluslararası bir çağrıdır’ dedi
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) isim değişikliğine giderek Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) adını aldığı ve yeni eş genel başkanlarının Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan olarak belirlendiği kongrenin ana gündemleri tartışılmaya devam ediyor. Kongreye damgasını vuran konu da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit oldu.
HEDEP’in gerçekleştirdiği kongreye katılan İsviçre BastA (Basels Starke Alternative) Genel Sekreteri Franziska Stier, kongre ve Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin JINNEWS muhabirleri Melek Avcı ve Dilan Babat’a değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de her şeye baskı var
Türkiye’nin faşist bir devlet inşa ettiğini söyleyen Franziska Stier, “Türkiye’nin faşist bir devlet inşa ettiğini görebiliyoruz ve sadece Kürt parlamenter gruplara karşı değil, muhalefete karşı da çok fazla baskı görüyoruz. Doğaya karşı olduğu gibi, Kürtlere karşı, kadına karşı da bir savaş yürütülüyor. Bugün barış için siyasi bir program tartışmaları yürütüyoruz. Barış, savaşın yokluğundan çok daha fazlası anlamına geliyor. Her şeyi bunun için yapıyoruz, özgürlük için dayanışıyor ve mücadele ediyoruz. HEDEP kongresinin de özgürlükçü bir toplum için mücadelenin önündeki engelleri temizleyecek bir sinyal verdiğini düşünüyorum” sözlerini kullandı.
Tecridi kırmak uluslararası bir çağrıdır
Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride değinen Franziska Stier, fiziki özgürlük çağrısı yaptı. Franziska Stier, “Birçok kurumumuz var; Avrupa Birliği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve birçok insan hakları kuruluşu. Bu kurumların hepsi cezaevlerindeki tecridin insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Pek çok siyasi güç tecrit sistemine karşı çıkıyor. Ama Türkiye’de insan haklarını tartışma şansınız dahi yok. Her türlü eyleme müdahale var ve bu büyük bir sorun. Dolayısıyla Sayın Öcalan’a fiziki özgürlük ile uluslararası dayanışma ya da tecridin kaldırılması Türkiye’ye yapılan uluslararası bir çağrıdır” dedi.
Filistin kadar Rojava’da görülmeli
Tecrit ile birlikte derinleşen Orta Doğu sorunu ve Kurdistan’daki savaşta sivil halkların ve en çok da kadınların hedef alındığını belirten Franziska Stier, şöyle devam etti: “Her savaşta sivillerin, özellikle de kadınların ve çocukların acı çektiğini, erkeklerin başlattığı savaşta, en çok acı çekenlerin ise kadınlar ve çocuklar olduğunu görüyoruz. Birçok devletin İsrail ile dayanışma içinde olduğunu söylediğini gördük, bazıları da Filistin ile. Fakat bakıyoruz kimse Rojava’da yürütülen savaştan bahsetmiyor. Sivillere zulüm uygulayan iktidarlardan ‘bağışlayıcılık’ talep ederek çözüm bulamayız. ”
Rojava sistemi bir model olabilir
Rojava Devrimi ardından inşa edilen sisteme vurgu yapan Franziska Stier, “Rojava sistemi bir örnek model olabilir. Eğer biz, her dine, her etnik gruba, her cinsiyete özel haklar verecek, onların seyahatlerini, zihinlerini baskısız bir şekilde siyasi tartışmalara taşıyacak bir toplum inşa edersek, o zaman barışçıl olabilir, o zaman barışçıl bir toplum inşa edebiliriz. Ama bunun için önce zulmü ve bombaları durdurmak zorundayız. İnsanlık için bir affetme süreci ve birbirimize saygı duyma sürecine ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
ANKARA