Başkale’nin Xaşkan Mahallesi’ndeki asker baskınına dair HDP’nin Meclis Araştırma önergesine AKP ve MHP ve ‘hayır’ oyu verdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Murat Sarısaç tarafından Van’ın Başkale ilçesinin Xaşkan Mahallesine bağlı Sersul mezrasında gözaltı için gelen askerler, kadınları darp ederek, dakikalarca havaya ateş açmasına dair verdiği Meclis Araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Ek Bütçe görüşmeleri 29 Haziran gecesi sürerken önerge gerekçesini açıklamak üzere söz alan HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, Van valiliği tarafından taş atıldığı açıklamasını hatırlatarak şunları söyledi: “Fakat görüntülerden anlıyoruz ki böyle bir durumun olma ihtimali yok ve ilginç, orada köylüler 400 tane mermi toplamışlar oradan. Arkadaşlar, bir kişiyi, üstelik de yani herhangi bir suçtan, suçun da ne olduğunu bilmiyorum ben doğrusu ama önemli bir suç olmadığı anlaşılıyor, fakat bu kişiyi yakalamak üzere gelen kolluk kuvvetleri 400 tane mermi atıyorlar ve oradaki halkı, kadınları, çocukları korku içinde bırakıyorlar.”
“Bu, bizim ‘Kürt sorunu’ dediğimiz soruna ilişkin bir mesele esasında ve bir an için düşünün, böyle bir meseleyi Beşiktaş’ta yapabilir miydiniz mesela veya Bağdat Caddesi’nde” diye soran Katırcıoğlu, “Yapamazdınız. Peki, orada niçin yapıyorsunuz? Çünkü orada bu toplumun ötekileştirilmiş olan bir halkı yaşıyor, Kürt halkı yaşıyor. Kusura bakmayın, kanun önünde eşit falan değiller. Eğer eşit olsaydılar bir kişiyi teslim almak üzere giden kolluk kuvvetleri 400 tane mermi harcamazdı orada; o korkunç, sanki korku filmlerindeki bir sahneyi andıran video çekimini kimse görmezdi. Yani bu mesele bu ülkenin bir ‘biz olma’ mücadelesidir ve Kürtler de bu toplumun bir parçasıdır ve kendi haklarını, kendi eşit haklarını istemektedirler ve bunda anormal hiçbir şey yoktur, dünyanın her yerinde bu böyledir” diye belirtti.
CHP: Büyük bir kanunsuzluk var
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, kamuoyuna yansıyan görüntülerde kolluğun hakkında yakalama bulunan bu şahsı gözaltına almak için yapmış olduğu çalışmaların gerçekten ölçüsüz olduğunu belirtti. Tutdere, “Ne oluyor burada? Havaya ateş açılmak suretiyle vatandaşlarımız korkuya ve paniğe sevk ediliyorlar. Burada büyük bir kanunsuzluk var, büyük bir hukuksuzluk var. Buna ilişkin, Van Barosunun İnsan Hakları Derneğiyle birlikte ve Hukukçular Derneğiyle birlikte yapmış olduğu rapora baktığımızda, aslında -olayın tanıkları, görgü tanıkları ve olay yerinde bulunan insanların ifadeleri- burada bir orantısız gücün olduğunu, orantısız bir gücün kullandığını görüyoruz. Aynı şekilde, zaman zaman, kolluk, uygulamada çok ciddi hatalar yapmaktadır” diye konuştu.
Adıyaman’da da keyfi uygulamaların yapıldığına dikkat çeken Tutdere, “Van’daki olayda da Van Valiliğinin açıklamasına baktığımızda, bu konuda herhangi bir idari ve adli soruşturmanın yapılmadığını görüyoruz; bu, doğru değil. Bu tür hukuk dışı uygulamalar gerçekten ülkemizin demokrasisine, hukukuna darbe vurmaktadır. Yasalarımızda temel hakları ve özgürlükleri koruyacak çok sayıda düzenleme var ancak kraldan çok kralcı geçinen birtakım kolluk kuvvetleri veya uygulayıcılar yanlış uygulamalarla bu tür şeyleri tuzla buz etmektedirler” dedi.
AKP’li Uslu’dan övgü
Söz alan AKP’li Atay Uslu’nun ise övgüleri dikkat çekti. Uslu şunları söyledi: “Aranan şüphelinin yakalanması için bir operasyon düzenlenir, şahsın gözaltına alınması sırasında ortaya çıkan direnç sonrasında farklı olaylar meydana gelir ve bu olaylar kamuoyuna farklı şekilde yansır. Bu konuda bir ihmal varsa devletimiz, İçişleri Bakanlığımız, teftiş kurullarımız, adli makamlarımız her zaman gereğini yapar. Güvenlik kuvvetlerimizin genel olarak bir töhmet altında bırakılması, bölgeye farklı davrandığının iddia edilmesi doğru bir davranış değildir. Bireysel bir ihmal varsa her türlü inceleme, teftiş ve işlem hukuk çerçevesinde yapılır”
Meral Danış Baştaş ise Uslu’ya tepki
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Baştaş ise Uslu’ya tepki göstererek, “Beş ayrı suçtan arandığı, bunun içinde ‘terörö’ de var tabii ki, olmazsa olmaz. Bence o saldırıdan sonra o soruşturma açılmıştır, onu da araştıracağız çünkü bizim bildiğimiz ayrı, o da önemli değil. Bir de güvenlik güçlerine teşekkür etti. Ya, ne anlatıyorsunuz ya? 400 mermi kovanı bir köyde bulundu, 400 mermi kovanı. Kadınlar kovalandı, kadınlar yerlere atıldı, çoluk çocuk çığlık çığlığa kaçıştı, siz diyorsunuz ki ‘Böyle bir şey yok’ Lütfen, o görüntüleri bir daha izleyin. Orada yaşananlar Filistin gibi sömürge topraklarda ancak yaşanabilir, siz kınıyorsunuz ya ama kolluk gücü orada bütün köyü cezalandırıyor. Şimdi, idari soruşturma dediniz de bu, silah sıkan, 400 mermi kovanını harcayan askerler hakkında ne yapıldı? Hiçbir şey. Servet Turgut helikopterden atıldı, katledildi, hâlâ tek bir kişi görevden alınmadı ya! Siz böyle teşekkürlerle, güzellemelerle gerçeği karartamazsınız. Orada yaşayan halk sizi de dinliyor, bizi de dinliyor, ne yaşadığını da biliyor. Evet, bu, Kürt’e karşı ayrımcılıktır, düşmanlıktır! Siz bu mermileri gidip Marmaris’te sıkamazsınız, İstanbul’da sıkamazsınız! Oradaki vatandaşı düşman görüyorsunuz” diye konuştu.
Önerge AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
Oya Ersoy: Evet, soruyorum: Vatanını satan kim bu durumda?
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen “Ek Bütçe Kanun Tasarısı” konusunda da muhalefet milletvekilleri AKP-MHP’nin ekonomi politikalarını eleştirdi.
İYİ Parti Grubu adına konuşan Durmuş Yılmaz, “Hangi şartlar bizi senenin beşinci ayında ek bir bütçe yapmaya zorladı?” sorusuyla başlayarak, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den yanıt alamadıklarını belirtti.
TL’nin değeri
Yılmaz, 5 ayda 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne yakın bir bütçe getirildiğini belirterek, ekledi: “Hükûmetler gerekli gördüğünde, şartlar değiştiğinde ek bütçe yaparlar, yapabilirler ve yapmalıdırlar ancak bu kadar öngörüsüzlüğe de beş aylık bir sürede gelinen noktada pes demekten başka bir şey söyleyemiyorum. Siyasi tarihin gördüğü en pahalı uyku bu maalesef; uyuduk, altı ay sonra uyandık, yattık, kalktık, bir de baktık, geldiğimiz noktada TÜFE yüzde 73, ÜFE yüzde 132”
Ekonomideki sorunun temel nedeninin Türk Lirası’nın değersizleştirilmesi olduğunu kaydeden Yılmaz, “Türk lirasının itibarını sıfırladınız ve dolayısıyla ülkede dövize bulaşmayan, hâlâ bankada Türk lirası olarak kalan kaynakları da kur korumalı mevduat uygulamasıyla dövizle ilişkilendirdiniz ve bugün geldiğimiz noktada artık Türk lirası Türk ekonomisinde herhangi bir işlev görmüyor, Türk lirası olarak görmüyor. Siz bunu, itibarı yerle bir ettiniz ve bunun sonucunda da geldiğimiz noktaya geldik. Nedir geldiğimiz nokta? Yüksek enflasyon, düşük faiz ama sadece Merkez Bankasının kanunla, emirle düzenlenen faizi düşük fakat ekonominin genelini ilgilendiren her türlü faiz yükseldi. Dolasıyla yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek cari açık ve itibarsız Türk lirası” diye konuştu.
“Eğer enflasyonla mücadelede bir tavrınız, bir duruşunuz olsaydı bu ek bütçede öngördüğünüz gelir kalemlerindeki enflasyondan dolayı artışın olmaması gerekirdi” diyen Yılmaz, “Enflasyonla mücadele edilen bir ortamda toplam talebin aşağı gelmesi ve dolayısıyla da vergi matrahının daralması ve oradan gelecek olan vergilerin de daha az olması gerekir. Bir, tespitim şu: Enflasyonla mücadele etmiyorsunuz, Türk lirasını başıboş bıraktınız, şu andaki uygulama devam edecek” dedi.
Ersoy: Büyük bir felaket var
Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına İstanbul Milletvekili Oya Ersoy konuştu. Ersoy, “Öncelikle teklifin adını ‘ek bütçe’ koydunuz ama buna ‘ek bütçe’ adı konularak çok büyük bir hata yapılıyor; tarihe haksızlık ediyorlar, ek bütçeler deprem, afet, savaş gibi durumlarda çıkarılır oysa şimdi bunlar yok. Bunlardan bile daha büyük bir felaket var, saray rejimi; evet, o yüzden bunun adı ikinci bütçe” diye konuştu.
Getirilen bütçenin beceriksizliğinin ve başarısızlığının kanıtı olduğuna dikkat çeken Ersoy, şöyle devam etti: “‘Faiz sebep, enflasyon sonuç.” diyordu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce ‘Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz’ diyordu ve patronlardan oy istiyordu ve hep birlikte gördük; enflasyon yüzde 150’yi buldu ve en çok artanlar da bu ülkenin yoksullarının, emeğiyle geçinenlerinin en temel yaşamsal ihtiyaçları oldu. 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 6 bin 319 liraya, yoksulluk sınırı da 20 bin 818 liraya çıktı. Yurttaşlar artık yoksullukla değil, açlıkla mücadele eder hâle geldi. Oysa, saraya elektrik faturası gönderilmez, ulaşımı 13 uçak, 3 helikopter ve yüzlerce lüks araçla sağlar, sarayın kirasına zam yapılmaz çünkü kira ödenmez.
Sizi rakamlarla boğma gibi bir niyetim yok, sadece bir rakam vereceğim: 2002 yılında yani AKP iktidara geldiğinde 129 milyar dolar olan dış borç şimdi 500 milyar dolara yaklaştı. AKP yirmi yıl boyunca sadece fazladan 350 milyar doları har vurup harman savurmakla kalmadı, bizlerin yani bu ülkenin 84 milyon insanının emeğini, ürettiği artı değeri de yok etti. Bu ülkenin yurttaşlarından 1 trilyon lira istiyorsunuz, ‘1 trilyon daha verin’ diyorsunuz. Siz ne kadarını vereceksiniz demiyorum sadece şunu soruyorum: Ey, siz saray saraydakiler ve onun çevresindekiler; nelerden vazgeçeceksiniz yani nelerden tasarruf edeceksiniz? Bu ek bütçe dediğiniz tasarıda bir tane tasarruf kalemi var mı? Yok. Mesela, Cumhurbaşkanlığı konvoyundan bir araba eksiltilecek mi? Mesela yemek ziyafetlerinden bir kaşık çorba azaltılacak mı? Mesela bakanlar bir depo benzini kendi ceplerinden dolduracak mı? Mesela ekonomik kriz ve pandemi koşullarında kârlarına kâr katan şirketleriniz, kârlarına kâr katmaktan vazgeçecek mi, imtina edecek mi? Mesela, on yılda 128 kez vergi affı getirdiğiniz 5’li çetenin vergilerini silmekten vazgeçecek misiniz? Daha bu ‘mesela’lar çok ama siz, bunların hiçbirini yapmayacaksınız tabii ki.
Vatanı satan kim?
Ve son cümlem; buna baştan, peşin itiraz etmeyin, bence dinleyin, yoksa hani anlamayabilirsiniz çünkü son sözümü, konuşmamı sizin Genel Başkanınızın ifadeleriyle bitirmek istiyorum. ‘Vatanı satmak yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur’ Evet, soruyorum: Vatanını satan kim bu durumda?”
Bülent Kuşoğlu: Vatandaşı ezmişsiniz
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Bülent Kuşoğlu, “Bu 2’nci maddenin başlığı ‘gelir’ adını taşıyor yani gelirle ilgili ve gelirde, ek bütçede 1 trilyon 80 küsur milyar liralık bir artış var; aşağı yukarı yüzde 86, yüzde 90’a geliyor yani beş ay önce yaptığımız bütçenin yüzde 100’üne yakın bir oranda gelirlerinin artmasını öngörüyor. Bu çok önemli bir oran. Şimdi, neden böyle yüzde 100’e yakın bir artış söz konusu, neden yüzde 100’e yakın bir artışla ek bütçe yapıyoruz? Bakın, 2022 yılında ilk beş ayda -bu, Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe gerçekleşme raporudur yani Hazine ve Maliye Bakanlığının resmî rakamları- bütçe giderlerindeki artış yüzde 47’dir, ilk beş ayda yüzde 47 gider artışı var. Gelir artışı ne kadar? Gelirlerdeki artış yüzde 204. Bir anormallik yok mu?” diye sordu.
Vergi gelirlerinde müthiş bir artış olduğunu kaydeden Kuşoğlu, şöyle konuştu: “Şimdi, vergi gelirlerinde bu kadar çok artış varsa bu neyi gösterir? Enflasyon olduğunu gösterir, o ayrı ama kimden alındı bu vergi? Bu vergi vatandaştan alındı değerli arkadaşlar, vatandaştan. Şimdi, siz vatandaştan vergi almışsanız, bu kadar vergiyi anormal bir şekilde vatandaştan almışsanız vatandaşı şöyle bir ezmişsiniz demektir. Şöyle ezmişsiniz demektir, suyunu çıkarmışsınız demektir. On sene önce bu ülke 250-300 milyar dolarlık bütçeler yapabiliyordu, şu anda bütçemiz -ek bütçe olmasın- 100 milyar dolara düşmüş vaziyette; ek bütçeyle beraber 150 milyar dolar olacak, yıl sonunda tekrar düşecek. Bu çok düşük bir rakam, bunları dikkate almak zorundayız. Bakın, 300 milyar dolarlık bütçe yaparken 100 milyar dolarlık bütçeye düşmüşüz. Ya, 90 milyon bu ülkenin nüfusu mültecilerle beraber.”
ANKARA