Kendisine sistematik olarak şiddet uygulayan erkeği öldürmek zorunda kalan Name Öztürk,yaşadıklarını anlattı. Öztürk, cezaevindeyken kadınların gösterdiği dayanışmayla kendisini daha güçlü hissettiğini söyledi
Kendisini öldürmeye kalkan erkeğe karşı meşru müdafaa hakkını kullanmak zorunda kalan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Name Öztürk, evlendiği günden itibaren gördüğü şiddeti anlattı. Temmuz 2016’da boşandığı eşi Kazım Aydemir’i ölmemek için öldürmek zorunda kalan Öztürk, yargılandığı davadan 12 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Yapılan itiraz üzerine, karar istinaf mahkemesine taşındı. Verilen cezayı bozan İstinaf Mahkemesi Name Öztürk’ün tahliyesine karar verdi. Öztürk’ün dün istinafta görülen karar duruşmasında ise cezası en alt sınırdan verilerek 10 yıla indirildi
‘Şiddet hamileyken başladı’ Lisedeyken tanıştığı Kazım Aydemir’le üniversiteyi bitirdikten sonra evlendiğini anlatan Öztürk, “Hamile kaldıktan hemen sonra şiddet başladı” dedi. 7-8 aylık hamileyken gördüğü şiddet üzerine polise haber verdiğini dile getiren Öztürk, “Ağzım burnum kan içindeydi. Polise haber verdim. Polis geldi. Arabanın kapısını açtı ve yanıma yanaştı bana ‘sen hamilesin’ dedi. Öyle deyince durumuma üzüldüğünü sandım. Ondan sonra bana ‘Sen hamilesin, bu tür dönemlerde aile içi şiddetlere sıkça rastlıyoruz. Çünkü eşinin ihtiyaçlarına cevap veremiyorsun’ dedi. O öyle deyince polise ‘bana yardımcı olamazsınız’ dedim. O an bir kapının daha yüzüme kapandığını anladım” diye belirtti.
‘Silahla tehdit etti’
Aynı zamanda çalıştığını ifade eden Öztürk, “Çalıştığım iş rakamlar olduğu için en ufak bir hata her şeyi mahvedebiliyordu. 2015’te artık dayanamadım ve işi bırakmak zorunda kaldım. İşi bırakmamla şiddet daha fazla artmaya başladı. Her gün karşıma silahla gelip beni tehdit ediyordu. Maalesef bu gün bana sahip çıkmaya çalışan ailem o zaman yoktu. Onun ailesine özellikle kayın pederime her şeyi detaylı anlatıyordum. Buna rağmen mahkeme de ‘şiddet görmüyordu’ dedi’ ifadelerinde bulundu
‘Bazen seçeneğin kalmıyor’
İşten ayrıldığında aldığı kıdem ve işsizlik parasıyla evden kaçma planı yaptığını anlatan Name Öztürk, şöyle devam etti: “Buradan para alacağımı sadece çocuklarıma (Oğlu Miraç ve yaşamını yitiren ablasının oğlu Ayetullah) söyledim. Ben bu parayı aldığımda Alanya’ya kaçacaktık. Her şeyi ayarladım. Biletlerimizi de almıştım. Yeter ki gidelim belki bizi bulana kadar 1 yıl geçer o zaman biz de başka bir yer bulur kaçarız diye düşünmüştüm. Ama kaçmama fırsat kalmadı, bu olay oldu. Keşke böyle olmasaydı. Ama bazen öyle bir şey oluyor ki insanın başka çıkışı kalmıyor. Sanki bu olmak zorundaydı ve bu oldu
Kadınların dayanışması
Cezaevinde kaldığı süreç içerisinden kadınlardan gördüğü desteğe vurgu yapan Öztürk, şunları ifade etti: “3 yıl içinde benim için çok şey yaptılar. Bilhassa avukatlarım ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Kadınlar yine öyle. Hiç tanımadığım insanlar bana mektup yazdı ve bu bana çok iyi geldi. Onlarla kendimi daha güçlü hissetim. Şu aşamada daha çok korkuyorum. Başıma gelebileceklerden değil ama baş edemeyeceklerimden korkuyorum. Bir daha sıfırdan başlamakta bana zor geliyor. Aynı hevesle de hayata başlar mıyım onu da bilmiyorum.
‘Avukatlarım çok destek oldu’
Avukat kabininde ilk tanıştığı avukatın Sezin Uçar olduğunu söyleyen Öztürk, devamında şöyle konuştu: “Sezin elimi tuttu ‘ben buraya avukatın olarak değil kardeşin olarak geldim’ dedi. Benim olayımla ilgili o kadar güzel yorumlar yaptı ki çok şaşırdım. Sonra Diren Cevahir Şen geldi. Diren abla çok şakacı. Bazen Diren abla gelsin istiyordum. Çünkü Diren abla komiklik falan yapınca bana cezaevinde bir hafta yetiyordu. Sezin benim avukatımken cezaevine girdi. Avukatım olmasına rağmen görüşemiyorduk orda. Ben ona yanımda ol ama bu kadar da yakınıma gelmeseydin dedim. Neyse ki onlar için dua ettim ve ben cezaevinden çıktığımda onları gördüğümde çok sevinmiştim
‘Keşke ölmeseydi’
Öztürk. “Kadınlar ne yaşalarsa yaşasınlar dürüstlükten uzaklaşmıyorlar. Ceza da alacaksak onurumuzla alalım diyoruz. Aynı benim durumumdan olan birçok kadını cezaevinden tanıdım. Ne olursa olsunlar dürüstlükten vazgeçmediklerini gördüm. Keşke o insan ölmesin diyebiliyoruz. Ama kaç tane erkek bunu diyebiliyor” şeklinde konuştu. Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: “Şuan o kadar duygusalım ki. Biri anne dese bile ağlıyorum. Şuan ne yapacağımı bilmiyorum ama cezaevinde kurduğum hayallerin peşine düşmek istiyorum. Cezaevinde adalet bölümünü okumaya başladım. En çok istediğim şey İsveç’e gitmek.
‘Hayatınızı savunmayın’ denildi
Jinnews’e konuşan Name Öztürk’ün avukatlarından Diren Cevahir Şen, Öztürk’ün fiilinin meşru müdafaa olduğunu belirterek verilen kararla kadınlara hayatlarınızı savunmayın mesajı verildiğini belirtti. 3 yıldır süren dava sürecinde Name Öztürk’ün fiilinin meşru müdafaa olduğunu anlattıklarını kaydeden Diren Cevahir Şen, “Name’nin cezası ağır tahrik indirimi alarak düşürüldü. Alt sınırdan ceza verildi. Canını zor kurtarmıştır Name ve tesadüfen hayattadır. Çoklu şiddete maruz kaldı. Bu durum bilimsel raporlarla da sabittir” diye belirtti. İstinaf Mahkemesi’nin verdiği kararı 15 gün içerisinde Yargıtay’a taşıyacaklarını söyleyen Şen, “Bizler hem Name’nin avukatları hem de davayı başından beri takip eden kadınlar olarak, Name için adalet demeyi sürdürelim, Name’ye sahip çıkalım ki yalnız kalmasın. Şiddetle dolu hayatında kadınlar yanında olursa daha güçlü hisseder. Name’yi savunmaya devam edelim. Kadın dayanışmasını sürdürmek Name’ye borcumuz olsun” dedi.
Sadiye Eser /İstanbul-MA