Eğer başka bir dünyanın, başka bir Türkiye’nin mümkün olabileceğini tahayyül ederek yalana ve talana hep birlikte, omuz omuza dur dersek, yapamayacağımız, gerçekleştiremeyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Dev Yapı-İş Sendikası olarak buna yürekten inanıyoruz.
İşte o zaman başka türlü inşa ederiz şehirlerimizi, evlerimizi, yollarımızı; mutluluğu, hüznü, sevinci, acıyı, hasreti, tutkuyu hep birlikte yaşayacağımız şehirleri, evleri…
Oradan oraya koşan çocuklar göreceğimiz, cıvıl cıvıl seslerini yeniden duyacağımız sokaklarımız olur. Mahallede düğünler kurulur yeniden. Komşusuna seslenen Ayşe teyzenin sesini duyabiliriz o zaman, pencereden pencereye derin sohbetler başlar, çekirdek de çıtlatılır hani…
Meydanlarımızı, sokaklarımızı geri alır, okullar, fabrikalar kurarız yeniden. Tarlalarımızı süreriz özgürlük şarkıları söyleyerek…
İşte bu tahayyülle yola koyulduğumuz zaman, sadece hayatta kalmak için değil, ortak iyi bir yaşamı birlikte kurmak için de sabırla verdiğimiz mücadele mutlaka sonuç alacaktır.
Direniş kazanacak faşizm kaybedecek.
Emeğin direnme kapasitesini küçümsemesin kimse!
Dünyada gelişen direniş dalgaları ve dayanışma ruhu, küçük büyük tüm mücadeleler cesaret ve moral aşılıyor. Tüm destek ve direniş mesajları özgüvenimizi çoğaltıyor. Kolektif mücadele ruhuyla eylem kapasitemiz artıyor, güçleniyor.
3. Havalimanı şantiyesinde iktidarın sınırsız hırs ve ihtirasıyla aşırı hızlı döndürülen çark, plansız ve programsız ve beceriksiz uygulamalar eşliğinde yörüngesinden çıkmış, bir kıyım makinesine dönüşmüştü nicedir. Bunca ölümün, acının sebebi, işçileri kölelik şartlarında, ölümüne çalıştırarak açık kapatma çabasıdır. Resmi rakamlarla 37, yabancı ve kayıt dışı çalıştırılanlar hesaba katıldığında ise 100’ü hatta 400’ü aştığı ifade edilen işçi ölümlerine yol açmıştı. İşe gidip gelirken olan kazalarda yaşamını yitirenlerin, yaralananların haddi hesabı yoktu.
Yaşam hakkı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerçekleşen başkaldırı, şirketpolis- jandarma şiddeti ile karşılık bulmuş, 600 işçi gözaltına alınmış 24’ü tutuklanmıştır. Daha sonra işe mecburen devam eden ama hiçbir sorunun çözülmediğini gören, buna da sadece ıslık çalarak tepki gösteren 3 işçi, ardından 8 işçi daha gözaltına alınmış ve 6’sı tutuklanmış, 2’si denetim serbestliğiyle bırakılmıştır. Tutuklananlar arasında, “İnşaat işçisi ya öldüğünde ya da bugünkü gibi direndiğinde gündeme geliyor!” diyen Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut ve 4 sendika yöneticisi de yer almaktadır.
Telaşa düşen iktidar, buyruğu altına aldığı medyası aracılığıyla sınırsız yalan dolan uydurarak, direnen arkadaşlarımızı tehdit etmiş, milliyetçi- ırkçı kışkırtmalarla, “hain” ,“terörist” damgalarıyla kriminalize etmeye çalışmış, yıldırma ve gözdağı amaçlı gözaltı ve tutuklamalar ardı ardına gelmiştir. Aslında iktidarın bütün korkusu, işçilerin el yazısıyla alelacele kaleme alınmış talepler listesi ve o taleplerin etrafında gelişen, yeni birleşik mücadele zeminlerinin yaratılmasına yol açacak ihtimal ve potansiyeldir. Bu korku ve panikle arkadaşlarımızı tutukladılar. Devletin bu tavrının aksine şirketin CEO’su bile işçilerin haklılığını itiraflarıyla kabul etti. O zaman soruyoruz neden hala işçiler ve sendika yöneticileri tutukludur?
Çok açık ve net söylüyoruz, hayatımızı çalanlara izin vermeye hiç niyetimiz yok. Hayallerimizden, hayatımızdan, çocuklarımızın geleceğinden vazgeçmeyeceğiz. Geleceğimizi kendi ellerimizle inşa edeceğiz. Bu ekonomik, toplumsal ve ekolojik yıkıma karşı iktidarın korkusu olmaya devam edeceğiz. Faşizmin kaybedeceğinden, direnişin kazanacağından da tertemiz adımız ve alın terimiz kadar eminiz.