1 FİLM
1 YÖNETMEN
Çeviri: Tolga Er
Eski Sovyet ülkeleri Abhazya ve Gürcistan arasında gerçekleşen 1992 yılındaki savaş sırasında çatışma hattının yakınlarındaki Estonyalı köy sakinleri, on yıllardır kaldıkları toprakları çoktan terk etmiştir. Fakat geride iki kişi kalmıştır; Ivo ve Margus. Çatışma sesleri köylerine adım adım yaklaşırken, Margus Estonya’ya gitmeden önce bahçede kalan mandalinaları toplama telaşındadır, Ivo ise terk etmeyi düşünmediği bu topraklarda arkadaşı Margus’un mandalinaları toplayabilmesi için ahşaptan kasa yapmaktadır. Ancak çatışmanın taraflarına ‘yabancı’ Ivo’nun kapısında bir gün yeni ziyaretçiler belirir: İki Çeçen asker Ivo’dan biraz ekmek alır.
Bunlardan biri Ahmed’dir. İkilinin ayrılmasından kısa bir süre sonra Gürcüler, Ahmed ve arkadaşı ile çatışmaya girer. Buradan yaralı bir şekilde sağ kurtulan Hıristiyan Niko’yu ve Müslüman Ahmed’i evine alan Ivo olur, ancak Ivo, ikiliden bir söz tutmasını ister: Kimse onun çatısının altında bir diğerini öldürmeye teşebbüs etmeyecektir. Yönetmen Zaza Urushadze’nin filminde, ne Ahmed’e ne de Niko’ya siyasi görüşü anlatma fırsatı verilecektir, çünkü burada önemli olan savaşan taraflar değil, savaşın cinnetinde sağ kalma çabasındaki insanlıktır. Ivo’nun çatısı altında öldürmeme kuralı da yerini önce bir ateşkese, ardından empatiye bırakır. Yönetmen Urushadze, “Mandalina Bahçesi” filmiyle savaşın yıkımına karşı hedef alınan insanlığı savunur. Aşağıdaki söyleşide ise yönetmen Zaza Urushadze, filmiyle vermek istediği mesajı anlatıyor.
Filminiz ‘Mandalina Bahçesi’ (Mandariinid), 1992-1993 yıllarındaki Gürcü-Abhaz savaşı konusuna değiniyor. Filmde 20 yıl önceden bahsedilmesine rağmen ortada hala devam eden bir sorun olduğu etkisi yaratıyor.
Tabii ki öyle. Abhazya konusu Gürcistan için önemli olmayı sürdürüyor. Bugünlerde Güney Osetya’da yaşananlar – sınırların Gürcistan’ın aleyhine sürekli santim santim sistematik olarak kaydırılması-, Gürcistan vatandaşlarında güçlü tepkilere neden oluyor. Ve küçük bir ülkenin vatandaşı olarak, topraklarımızın bir parçasından mahrum bırakılma çabalarını gözlemleyerek sakin kalamam. Yine de filmim, devletler arası siyasi çekişme anlamında bir girişim veya bir bildiri olarak algılanmamalı. Bu film, her şeyden öte kendilerini kontrol edemeyecekleri bir olayda bulan insanlar hakkında ve bu filmdekiler insan doğasından uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Filmde Kafkasya’ya özgü bir sorunu hikayeleştirmenize rağmen şaşırtıcı bir biçimde ana karakterin Estonyalı olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni nedir?
İlkin, Ivo’nun tipik bir Estonyalı kişilik olarak değerlendirilemeyeceğini söylememiz gerekir. Ivo, Abhazya’da derin bağları olan bir adam: Burada doğmuş, ailesi burada 100 yıl yaşamış. Bilhassa bu, onun savaşa rağmen Estonya’dan ayrılmama kararını açıklıyor. O, toprağına bağlı yaşlı bir adam. Köken nedeniyle belli bir noktaya kadar çatışmanın her iki tarafına da “yabancı”. Fakat her şeyden öte kendisi güçlü bir kişilik; her şeye rağmen deliye dönen bir dünyada sağduyusu, değerleri ve ahlakı var.
Bu ahlak Ivo’yu iki yaralı askere, birbirine düşman bir Gürcü ile Çeçen’e evinde yer açmasına neden oluyor. Ivo insan olarak kalıyor.
İnsanları hayvanlardan ayıran tüm özelliklerini koruyor; hoşgörüyü, affetme ve anlama arzusunu, müsamahayı, duyarlılığı ve empatiyi. İçinde bulunduğu koşullara rağmen hiç hasetlik hissetmiyor ve büyük bir akıl gücüne sahip biri olarak kalıyor. Bizler kolayca unutabiliriz, kendimizi reddedebiliriz ve diğerlerinin bizleri manipüle etmesine izin verebiliriz ki bu gerçekte çok önemli değildir. Hepimiz insan olduğunu kolayca unutuyoruz. Farklı kökenden, farklı ülkeden, farklı inanıştan olabiliriz ama hepimiz insanız. Filmimin asıl mesajı bu; en önemli şeyi unutmamamız hakkında, yani insan kalmayı.
Ivo konuklarını birden fazla kez düşman olarak nitelendiriyor. Bunu ironiyle, fakat aynı zamanda sitemle yapıyor. Bir insan topluluğu görüntüsü yarattınız, ancak ben özellikle filmdeki tüm karakterlere yönelik gerçek bir tehdit haline gelen Rus askerlerinin bulunduğu sahneden etkilendim. Filmde kendinizi siyasetten ayrı tutmaya çalışmanıza rağmen anlaşılana göre bu her zaman işe yaramıyor. Fakat film askerlerin doğrudan kim olduğunu söylemiyor ki.
Bu sizin yorumunuz (Gülüyor). Nihayetinde, söz konusu sahne ağırlıklı olarak savaşın cinnetini ve acımasız aykırılığını gösteriyor. Oradaki sarhoş subay, çatışmanın herhangi bir tarafından olabilir. Bir kez daha siyasetten kaçınmaya çalıştığımı vurgulamak istiyorum. Her şeyden önce, çatışma olaylarında çoğunlukla görmezden gelinen bir değeri göstermek istiyorum: İnsanlık değerini.