Seydi Fırat
8 Haziran’dan bu yana 22 Kürt gazeteci, 22 özgür basın mensubu AKP iktidarı tarafından gözaltına alındı. Gerçekleri dile getiren, kamuoyunu doğru temelde bilgilendiren basına ve gazetecilere yönelik hak ihlali tüm yoğunluğuyla sürüyor. AKP iktidarının 22 gazeteciye yönelik hukuksuz gözaltı uygulaması, bu ihlalin en güncel ve en son örneğini teşkil etmekte.
İktidarın Kürt basınına, özgür basına yönelik muamelesi zerre kadar bir hukukilik taşımıyor.
Kürdistan coğrafyasında olan bitenler hakkında doğru, sağlıklı haber, düşünce ve tepkiyi kamuoyuna aktaran, kamuoyunu doğru temelde bilgilendiren basın organlarına ve gazetecilere yönelik iktidarın uygulamaları, karalama, tehdit, para ve hapis cezalarına maruz bırakma uygulamalarıdır. Bu yönlü uygulamalar yoğun ve sistematiktir.
Kürt basınına yönelik devletin bekraundunun vahşiliği biliniyor. AKP iktidarı o vahşi bekraundun, o tekçi, baskıcı, otoriter, faşist zihniyetinin, en pervasız uygulayıcısıdır. İktidar Kürt halkının özgürlük taleplerini, bu uğurdaki direnişini kırmak ve Kürt halkına yönelik kendi İttihat ve Terakkici tasavvurunu yürütmek için her yola başvuruyor.
İktidar Kürt basınına yönelik fiiliyata bir nevi Takriri Sükun yasasını uyguluyor. Kürt halkına yönelik iktidarın insanlık dışı imha yönelimli siyaseti ve uygulamaları hakkında kamuoyunu doğru temelde enforme eden tüm bilgi, iletişim ve haber kaynakları iktidarın saldırısına ve tahribatına maruz kalmakta.
Kürt gazetecilere yönelik 8 Haziran operasyonunun bu tahribat içerikli konseptinin bir sonucu olarak geliştiğini söylemek abartı sayılmaz. Kürt basını, Kürt gazetecileri çok ağır koşullar altında devletin ağır saldırılarına ve cezalandırmalarına maruz kalma tehdidi ve tehlikesi altında görevlerini icra etmekteler.
2020 Eylülü’nde Van’da Türk güvenlik güçleri tarafından Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atılma olayını haberleştiren dört gazeteci aylarca hapse maruz kaldı.
Üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un Diyarbakır’da polis tarafında katledilme anının fotoğraf karesini paylaşıp gerçeğin ortaya çıkmasına sebep olan gazeteci Abdurrahman Gök hakkında onlarca yıl hapis cezası istenirken, Kemal Kurkut’u katleden polis ise beraat etti. Kürt gazeteciler ve özgür Kürt basını olmasaydı, kamuoyu söz konusu gerçekleri nasıl öğrenecekti? İktidarın Kürt gazetecilerine kini, öfkesi ve düşmanlığı tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Öğrenmenin önünü kapatma siyasetini güden iktidar çareyi gazetecilere ve basın organlarına yönelik saldırıları arttırmada buluyor.
Hakikati ifade eden, haberleştiren gazetecilerden iktidarın cezalandırmasına maruz kalanların sayısı yüzlercedir. Basına yönelik saldırılarda da görüleceği gibi, AKP iktidarı Kürt sorununda içeride susturma siyasetini, dışarıya yönelik uluslararası alana yönelik ise şantaj, tehdit ve işgal siyasetini öne çıkarıyor.
İçeride ve dışarıda iktidarın bu siyasetine yedeklenen ve destekçisi olma pozisyonu sergileyen her kim olursa olsun, iktidarın suç dosyasının ortağıdır. Kürt halkı ve insanlık tarafından hep yerileceklerdir.
Kürt gazetecilerinin büyük cesaret, emek ve özveriyle gerçekleştirdikleri gazetecilik görevi büyük bir saygı ve dayanışmayı hak ediyor. Uğradıkları haksızlığa, maruz kaldıkları hukuksuzluğa karşı daha güçlü bir tepki gösterilmesi gerekir.