Polisin ‘Seni çivilerim’ diyerek ölümle tehdit ettiği HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, iktidarın cenazeleri siyaset malzemesi yaptığını belirterek ‘Başka bir çözüm yolu sunduğumuz için hedef halindeyiz’ dedi
Sabah saatlerinden bu yana Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’ni ablukaya alan polisin provakatif bekleyişi sürüyor.
Polisin provokasyonuna dair HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. Polisin provokasyonuna 90’larda faili meçhul cinayetle öldürülen babasını hatırlatarak, “Babamın katilini de git sor o zaman” yanıtını veren Başaran’a bir polis amiri, hakaret ve tehdit ederek, “Seni çivilerim” demişti.
Partilerine yönelik provokasyonlara ilişkin uzun süredir açıklamalarda bulunduklarını hatırlatan Başaran, “Bu provokatif eylemlerin çok yakıcı sonuçlarını da yaşadık. Bugün burada yaşananı da aşan bir yakıcılıktan söz ediyorum. Biliyorsunuz İzmir’de kapımızın önüne konulan çadırdakilerin hedef göstermesinden sonra kadın arkadaşımız parti binamızın içinde katledildi. Katil hem ilk ifadesinde hem de akabinde o çadırda oturanların söylemlerinden nasıl etkilendiğini de ifade etti” dedi.
‘Sorumlu AKP-MHP iktidarı’
Kürt sorunu demokratik yöntemlerle çözülmediği sürece yüreklerinin yanmaya devam edeceğini belirten Başaran, “İktidarın yürüttüğü bu savaş ve çatışma politikaları nedeniyle 2015’ten bu yana Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si, kadını, erkeği onlarca insan yaşamını yitirdi. Ama neticede bu yaşamını yitirenlerin esas sorumlusu AKP- MHP iktidarının ta kendisi. Onların yürüttüğü politikaların kendisi. Özel savaş politikası olarak partimiz sürekli bir biçimde hedef gösteriliyor ve bu provokasyonun merkezinde İçişleri Bakanı var. AKP-MHP ittifakının kendisi var. Bugün burada olanlar bunu net bir biçimde hepimize göstermiş oldu. Çünkü burada eylem sahibi getirilen bir kaç kişi değildi. Eylem sahibi Ankara emniyeti, İçişleri Bakanıdır” diye belirtti.
Barış sürecinde cenazeler olmadı
Polisin kendilerine yönelik tehdit ve hakaretlerine ilişkin de Başaran, “Bizimle kurdukları iletişim, muhataplık düzeyi bunu çok net bir biçimde ortaya koydu; burada bir problemi çözme, ailelerin acısını dindirme gibi bir amaç yok zaten. Böyle bir amacı yok iktidarın. Böyle bir amacı olsa; ülkede bir barış süreci yaşadık iki yıl. İki yıl anneler ağlamadı, bu ülkede gençler toprağa düşmedi, acı yaşanmadı ama iktidar kendi varlığını, kendi geleceğini güçlendirmek için bu aileleri buraya getirdi. Bu ailelerin yaşadığı acıya ilişkin bir dertleri yok. Bu ailelerin acısının AKP-MHP iktidarının gündeminde olmadığını bilmek lazım. Bugün bu tablo bir kez daha ortaya çıktı. İktidar gerçekten bu sorunu çözmek, bu acıları dindirmek mi istiyor yoksa tam tersine, kutuplaştırarak, karşı karşıya getirerek, milliyetçi oyları konsolide ederek kendi varlığını mı devam ettirmeye çalışıyor” diye sordu.
‘Çözüm yolu sunduğumuz için hedef halindeyiz’
İktidarın nefret söylemleri ve milliyetçi duyguları körükleyerek ayakta durmaya çalıştığını vurgulayan Başaran, “Burada kim yaşamını yitirmiş kim bundan zarar görmüş zerre kadar umurlarında değil. Hatta bu acılar üzerinden kendi varlığını sürdüren ve netleştiren bir iktidarla karşı karşıyayız. Her gelen cenaze, iktidarın bir propaganda merkezi haline geliyor. İktidarın bakanları, milletvekilleri gidip o cenazelerde nefreti körüklüyor. Orada siyaset yapıyor. Tabutların üzerine, yaşamlar üzerinden kendi siyasetini kurguluyor ve büyütüyor. İşte bugün aslında biz bunları söylediğimiz için hedef alınıyoruz. Bu ülkede başka bir çözüm yolu sunduğumuz için hedef halindeyiz. İktidarın bu siyasetine çomak soktuğumuz için hedef halindeyiz ama bundan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Bizi tehdit eden polis bu gücü kimden alıyor?’
Polisin tehditlerine ilişkin Başaran, “Bir milletvekilini tehdit edemez. Bu kadar hadsizce karşımıza geçip bizi ölümle tehdit eden bu kişi kim? Kime bağlı, kimden alıyor bu gücü? Kim bunun sırtını sıvazlıyor da bu kişi partimizin kapısına gelip, kapıyı kapatıp, bizleri, bir milletvekili olarak beni tehdit edebiliyor? Beni ‘Seni çivilerim’ diye tehdit eden bu polis kim? Bu partideki herhangi birimizin başına gelecek herhangi bir olumsuzluktan başta İçişleri Bakanı ve hükümet net bir biçimde sorumludur. Bu polis de fail olarak karşımızdadır” diye aktardı.
‘Ölüleri bile ayrıştıran bir iktidar var’
Ölümleri bile siyaset malzemesi haline getiren bir iktidarla karşı karşıya olduklarını dile getiren Başaran, “Gerçekten demokratik tepkisini ortaya koyan aileleri desteklemekse mesele, Cumartesi Anneleri çok uzun bir süredir Galatasaray Meydanı’na çıkamıyor. Bu aileler gözaltında kaybedilen, sokak ortasında katledilen çocuklarının, yakınlarının faillerini arıyorlar. Çocuklarının ve yakınlarının kemiklerini aradıkları için oradalar. Bu aileler artık o meydana çıkamıyor. Bu, AKP iktidarı döneminde oldu. Tamam evet bu kaybettirilmeler, bu cinayetler AKP döneminde olmadı. Ama bu dönemde cezasızlıkla ödüllendirildi. Bulunan faillerin beraatleriyle sonuçlandı davalar. Birçok dosya zaman aşımına uğratıldı. Ama devlette devamlılık esastır. Peki bunun hesabını neden kimse çıkıp vermiyor? Neden biz ölülerimizin hesabını sormak için çıktığımızda ölülerimizi kıymetsizleştiren, değersizleştiren bir anlayışla karşı karşıya kalıyoruz? Çünkü, ölüleri bile ayrıştıran bir iktidar var karşımızda” diye belirtti.
‘Faili meçhullerin hesabını da bu iktidar verecek’
Cezaevlerinde yaşanan ölümlere de dikkati çeken Başaran, “Cezaevinden cenazeler çıkıyor. Cenazelerin yıkanmasını engelleyen bir iktidar var karşımızda. Mezarlarda dini vecibelerin yerine getirilmesi engelleniyor. Kendisi suç işlerken bu çocukların hesabını bizden soracağını zanneden bir iktidar var karşımızda. Bu, bu iktidarın haddi değildir. O çocukların da hesabını AKP-MHP iktidarı verecek, faili meçhullerin hesabını da bu iktidar verecek. Cezasızlıkla ödüllendirdiği için. Çeteleri, mafyaları, bu suça ortak olanları saldığı için, onlarla ittifak geliştirdiği için. Bizi kriminalize ederek, hedef göstererek, aileleri kapımıza oturtarak bu sorumluluktan kurtulacaklarını sanmasınlar” şeklinde konuştu.
‘Öncekiler gibi yok olmaya mahkumdur’
Başaran, son olarak şunları söyledi: “Konjonktör nedeniyle tüm mekanizmaları ellerinde sopa olarak kullanıyor olabilirler. Yargısından kolluğuna, en nihayetinde esas sorumlular hesap verecek. Gezide katledilen çocukların hesabını vermesi gereken bir iktidar var karşımızda. Tüm bunların hesabını vermemişken, bizi suçlamak hadleri değil. Bu ülkede, bu konuda en son suçlanacak partidir HDP. Çünkü her zaman barışın ve çözümün siyasetini yürütmüştür. Tam da bu nedenle hedef halindeyiz, bundan da vazgeçmeyeceğiz. Herkes de bunu bilsin. AKP-MHP de daha önce gelmiş benzerleri gibi yok olmaya ve kaybetmeye mahkumdur.”
HABER MERKEZİ