Cumhur İttifakı’nın kazanması ile çok sınırlı da olsa bir değişim olasılığı ortadan kalkmış görünüyor. Başa mı dönük? Bir yanıyla öyle. Yine Cumhur İttifakı’nın yaptıklarına göre politik gündem şekillenecek, hatta ekonominin içinde bulunduğu durumdan dolayı Saray’ın yeni bir açmaza girmesi beklenecek; sanki eskinin bir tekrarı yaşanacaktır. Kabaca yakın gelecek böyle görünüyor.
Fakat biraz daha yakından bakınca tablo önemli ölçüde farklıdır. Saray bugünlere derin bir “çoklu krizle” geldi ve bütün uzatmalar tükenmişti. Seçimi kazandığı için yeniden uzatmaları oynama şansı da kazanmamıştır. Seçim açısından yirmi yıldır yaşanan bir kez daha tekrarlanmıştır, ancak artık hiçbir şey eskinin bir tekrarı olmayacaktır. Bu hem iktidar hem muhalefet hem de Emek ve Özgürlük İttifakı için böyledir.
Saray yeni kabinesiyle uluslararası finans kapitale el sallıyor. Bu davet için sadece Mehmet Şimşek yetecek mi göreceğiz. Ancak artık “Körfez’deki dostlar”dan gelen swaplarla ekonomiyi sürdürmenin imkansız olduğu bir noktaya gelindi. Ya “rasyonal” ekonomi politikalarına dönülecek, kaçan “Londra sermayesi” kendi koşullarını dayatarak geri dönecektir, ya da gittikçe daha fazla Ortadoğulu olunacak, Rusya ile dostluk daha da sıkılaştırılacaktır. Bu konuda oyalanmak için son tarih mahalli seçimlerdir.
Politik olarak milliyetçilik ve siyasal İslamın daha da yaygınlaştırılması için adımlar atılacak; bu alanda sürekli bir gerilim yaşatılacaktır. Anayasa tartışmalarına Saray’ın biçtiği misyon budur. Fakat bu yol sonsuza kadar açık değildir. Yakın gelecek cumhuriyetin kazanacağı yeni niteliklerle yüklüdür; fakat neye benzeyeceğini bugünden kestirmek zordur. Seçimle ertelenen yüzyıllık hesaplaşma eninde sonunda yaşanacaktır.
Muhalefet için de (altılı masa) kaçınılmaz bir değişim kapıdadır. Zoraki evlilik sona ermiştir. Altılı masanın sağ kanadının artık Cumhur İttifakı ile ilişki kurabilmek için eli daha rahatlamıştır. Muhalefet özellikle ekonomi politikası açısından büyük bir açmaz içindedir. Ekonomik olarak Saray’ın Mehmet Şimşek’le yapmaya niyetlendiği programın bir benzerini onlar uygulayacaktı. Onun için fazla itiraz etme şansları yoktur. Siyasi olarak ise Saray anayasa değişikliği ve “kültür savaşları” ile sürekli muhalefetin sağını açmazda bırakacaktır.
CHP için bu seçim yenilgisi çok önemli bir ders olmuştur. CHP içinde kaçınılmaz bir şekilde sağdan büyüme stratejisi yoğun bir ateş altındadır. Çok tartışılan “değişim” isteğinin içeriği bir türlü yeterince açıklığa kavuşturulamıyor. En son yaşanan Abdüllatif Şener olayı “sağdan büyüme” stratejisinin hangi noktalara kadar geldiğini ortaya koydu. Aslında böyle bir skandala gerek yoktu, seçimlerin gösterdiği gibi CHP oyları yıllardır yüzde 25’te donmuştur. Bu sınırın nasıl aşılacağı bilmecesi bugün CHP içinde “değişim” kıyameti olarak yaşanıyor. Bugüne kadar dolaşılan limanlardan alınan sonuç bellidir.
Gemi hangi limana yanaşacaktır?
HDP ve Emek Özgürlük İttifakı da bu seçimlerde önemli bir sınavdan geçti. Devletin HDP üzerinde baskısını sürekli arttırması, özellikle 7 Haziran 2015 sonrası bunu “çöktürme planı”na vardırması bir türlü istedikleri sonucu yaratmadı. Seçimlere gidilirken “devlet aklı”nın en öne çıkarttığı seçim taktiği HDP’nin (Yeşil Sol Parti’nin) kilit rol oynamasını engellemek üzerine kurulmuştu. İlk kez Cumhur İttifakı kaybetme tehlikesini çok yakınında hissetti. Bu nedenle sağ dalgayı güçlendirmek için her yola başvurdu; bunu belli bir ölçüde başardı.
Yeni dönemde Kürt Özgürlük Hareketi için koşulların önemli ölçüde değişeceğini öngörmek hatalı olmaz. Hüda-Par ile siyasi, ideolojik, kültürel olarak kuşatma alanını büyütme yoluna çıkıldı. Öte yandan iç politikada yeni gerilimlerle, bölgede yeni operasyonlarla kuşatmayı her alanda genişletmek devlet aklının önüne koyduğu en önemli hedeflerdendir. Farklı bir döneme giriliyor. Bu farklı dönem eskinin tekrarı ile aşılamaz.
HDP dahil Emek Özgürlük İttifakı’nın kendi kitlesi ile zayıflayan ilişkileri güçlendirilmelidir. Bu çok açık gerçeklik bilinenin bir tekrarı gibi görünse de, yeni koşullarda yeni yollar yaratılmadan yapılamaz.
Emek ve Özgürlük İttifakı gelecek döneme göre dayanıklı bir yapılanma yaratmak durumundadır. Stratejik olarak en önemli sorun Kürt halkının talepleriyle diğer kültürlerin, kadın ve emekçi kitlelerin taleplerinin bir uyum içinde yürütülebilmesidir. Bu konu bileşenleri güçlendiren yönde yürütülememiştir. Bugüne kadar bir anlamda kendiliğinden bir gidişe bırakılan bu sorun önümüzdeki günlerin en yaşamsal sorunu olarak ittifak gündeminin ilk sırasında yer alacaktır.
Başa dönmedik! Her şeyin köklü ve elbette çok sancılı bir değişime zorlanacağı bir döneme ilk adımlar atılıyor. Böyle bir dönemde yaratıcılık ve hız büyük önem taşır.