Veysi Sarısözen
Nihayet oldu. Erdoğan Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın Özbekistan’da yapılmakta olan toplantısında, bir yemek masasının “baş köşesinde” yer aldı.
Çin Başkanı fotoğrafta olmasa da Putin oradaydı. Ben ‘baş köşede’ onun oturacağını düşünüyordum. Belli ki Putin Erdoğan’ı “baş köşeye” oturttu.
Görünüşe göre ŞİT devlet başkanları arasında Erdoğan’ın yeri bir başka gibi.
Cervantes’in ünlü kitabının kahramanı Don Kişot aklıma geldi. Anlatayım:
Günlerden bir gün Rozinentası ve uşağıyla, yeldeğirmenlerine karşı yaptığı savaştan yorgun argın karşısına çıkan büyük bir malikanenin kapısını çalmış. Açmışlar. Kendini tıpkı Erdoğan gibi “şahsım şövalyeler şövalyesi Don Kişot” diye tanıtmış. Gürültüyü duyan malikanenin sahibi Kont kapıya gelmiş. Tuhaf giysisiyle şövalye karikatürüne benzeyen Don Kişot’u yukarıdan aşağıya süzmüş. Muzip bir adammış Kont. Kahramanımızın önünde eğilmiş, okkalı bir reverans yapmış, onun koluna girip, o sırada hazır olan zengin yiyeceklerle dolu yemek masasına götürmüş. Don Kişot’a masanın “baş köşesindeki” koltuğu işaretle “buyrun muhterem şövalyeler şövalyesi” demiş. Demiş ama Don Kişot her şeye rağmen biraz mütevazı imiş. “Aman Kont’um demiş, baş köşeye siz buyrun, ben şöyle kenarda otursam iyi olur”. Kont bıyık altından gülmüş, ama Don Kişot’un “baş köşede” oturması için de ısrar etmiş. Epey “otur-oturmam” çekişmesinin sonunda Kont’un tepesi atmış: “Bana bak Şövalye bozuntusu demiş, sen ‘baş köşede’ edebinle otur, ben nereye oturursam oturayım, orası zaten ‘baş köşedir’” demiş.
Teşbihte hata olmaz. Havuz medyasının bir hayli mana yüklediği yemek masasındaki durumu Cervantes demek ki, yüzlerce yıl önceden yazmış.
Görünüş hayli komik ama ŞİT işi netameli bir iş. Bu “tehlikeli alakanın” sonunda Türk devleti kendini yeni Çarların ve yeni Hanların kucağında bulabilir.
Şanghay yolculuğu ne zaman başladı?
Şanghay macerasının ilk işaretini Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tunçer Kılınç 2002’nin 8 Mart gününde vermişti. Türkiye’nin AB’ye karşı Rusya ve İran’la ittifak kurmasını savunmuştu. Orgeneral Kılınç bu sözleri rakı masasında değil, İstanbul’da Harp Akademileri’nin toplantısında ve Evren, Demirel, Ecevit ve Çiller’in önünde dile getirmişti. Tekrar yazayım: O sırada MGK Genel Sekreteri’ydi. “Askeri vesayet” günleriydi.
Kılınç bilindiği gibi Ergenekon sanıkları arasındaydı, tutuklandı, sonra diğerleri gibi serbest bırakıldı, bu defa onun yerine 15 Temmuz çakma darbesiyle NATO yanlısı generaller hapse atıldı ve şimdi bu sözlerinden 21 yıl geçtikten sonra, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Rusya ve İran’la birlikte, içinde Çin’in de yer aldığı ŞİT toplantısında “baş köşeye” oturtuldu.
Biraz daha ayrıntı vereyim: Biraz daha ayrıntı vereyim: T. Kılınç’ın ŞİT’in ilk işaretini verdiği tarih 8 Mart 2002’dir. AKP henüz iktidarda değil. Ergenekon davasından tutuklandığı tarih 7 Ocak 2009’dur. Ne zaman tahliye oldu? 11 Mart 2014’te. Yani ünlü Çöktürme Planı’nın MGK’da kabulünden az önce. Artık AKP Suriye savaşında ABD’yle karşı karşıya gelmiş, savaşın yönünü Rojava’ya çevirmiş, DAİŞ’le işbirliğine girmiş ve Ergenekon’la anlaşmıştı. Nitekim Ergenekon’un hazırladığı “çöktürme planının” 2014 Ekim ayında onaylanmasından üç-dört ay sonra ve Kobanê zaferiyle birlikte PKK’yle savaş yeniden başlatılmıştı. Şanghay’a giden yol Kürt halkına karşı topyekun savaşla döşenmişti.
Şanghay yolculuğunda Türk treninin ilk kampanasını MGK Genel Sekreteri T. Kılınç çalmıştı. Daha önce “Büyük Orta Doğu treninde” baş makinist olan Erdoğan, bu trenden alınmış, Şanghay trenine, bu defa sanıyorum baş makinist olarak değil de, kondüktör olarak tayin edilmişti. Baş makinistin sımsıkı kapalı kompartımanından kulağıma çalınan seslere bakılırsa, Erdoğan kan ter içinde Şanghay tabelasını göreceği anı beklerken, içeride Savaş Bakanı Akar ile İstihbarat Başkanı Fidan önlerindeki tabaktan fındık, fıstık atıştırıyor olmalılar.
Ergenekon nerede? Nerede olacak; ergenekon ulusalcısı ve muhafazakarı ile devlettir, devlet de “Şanghay ekspresinin” gürül gürül giden lokomotifidir.
Şu ara, Agatha Christie’nin “Doğu Ekspresinde Cinayet” romanını okuyorum. Kaçıncı sayfasında olduğumu bilmiyorum ama, cinayet işlenmek üzere.