Kenan Kırkaya
KDP yönetimi, AKP siyaseti paralelinde bir resmi söylem geliştiriyor. Al Jazeera televizyonuna konuşan Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, bir kez daha bu ezberi ve resmi tezleri tekrarlayarak, “Türkiye’nin PKK ile sorunu var ama diğer Kürtlerle sorunu yok” diye buyurdu. Mesrur yerine Mevlüt Çavuşoğlu ya da herhangi bir AKP yetkilisi bu röportajı verse aşağı yukarı aynı şeyleri söyleyecekti.
Bu sözler Mesrur’un tarih cehaletinden, bilgisizliğinden veya hakikati bilmemesinden kaynaklanmıyor elbette. Diyelim ki Mesrur’un yüzyıldır bu topraklarda Kürtlere uygulanan asimilasyon politikalarından, Şark Islahat Planı’ndan, Dersim, Zilan, Ağrı katliamlarından haberi yok. Bütün bu katliamlar yaşandığında PKK’nin henüz tarih sahnesinde bile yer almadığından bihaber. Farz edelim ki Mesrur, kendi topraklarında işsizliğe ve ekmeğe muhtaç hale getirilen Kürtlerin, Türkiye’nin dört bir tarafında saldırıya uğradığını hiç duymamış. Roboski neresidir bilmiyor, cenazesi 7 gün sokakta bekletilen Taybet anayı tanımıyor, Ceylan’ın gözlerine hiç bakmamış! Hatta Trabzon’da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bayrağını açan Kürt turistlerin linç edilmesini vaka-i adiyeden sayıyor.
Peki AKP siyasetinin “Kürtlerle sorunu olmadığı” tezini yutturmaya çalışan Mesrur, daha birkaç yıl önce AKP’nin kendi iradelerine yaklaşımını, kendilerine karşı geliştirilen hasmane tutumunu nereye koyacak? Çok değil, 4 yıl önce Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yaptığı “referanduma” karşı AKP hükümetinin geliştirdiği tehditlerin nedeni olarak da PKK’yi mi görüyor? AKP’nin “gayri meşru” ilan ettiği referanduma karşı orduyu sınıra yığıp, Güney’deki Kürtleri “açlıkla” tehdit etmesinin nedeni Barzanilerin PKK’li olmasından mı kaynaklanıyordu? Kerkük’le ilgili Ankara’dan yedikleri zılgıtı, Kerkük’ün saldırıya uğramasını nasıl tanımlayacak, nereye dayandıracak Mesrur? Diyelim ki AKP hayranlığı büsbütün beyinlerini bulandırdı, Kerkük’ü de referandumu da hatırlamıyorlar. Öyle birkaç yıl öteye gitmeye de gerek yok, daha bir ay önce Papa ziyareti sonrasında Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından hazırlanan pullara karşı AKP yönetiminin takındığı üstenci tavrı da Mesrur, AKP’nin Kürtlere yönelik bu “hoşgörüsüne(!)” mi bağlıyor?
Nerden baksan tutarsızlık. Kürtlere karşı savaş gerekçesine dönüştürdükleri “egemenlikleri”, AKP ve egemen devletler söz konusu olunca akıllarına bile gelmiyor. AKP’ye şirin gözükmek için hakikati böyle eğip bükeceğini sanıyor. Üstelik yakın ve uzak geçmişlerini, kendi yaşadıklarını bile inkâr ederek. Eğer bu kadar her şeyden habersiz, tarih cahili değillerse bu söylediklerinin anlamı açıktır. Birincisi Mesrur, “Korucu olursanız, egemenlerin politikalarına hizmet ederseniz, her buyurduklarına ‘emrinize amadeyiz’ diye selama durursanız, egemen devletlerin sizinle bir sorunu olmaz” diyerek Kürtlere hiç de onurlu olmayan bir yol gösteriyor. İkincisi, “Kürtlerin hak ve özgürlükleri için” attıkları küçük adımlar için nedamet getiriyor ve “Bizim de kendi hanedanlığımızı sürdürmek dışında Kürtlerin özgürlükleri gibi bir derdimiz yok” diyerek itirafta bulunuyor.