Kürt halkının kazanımları ve değerleri bu ailenin üstündedir. Artık fiilen Güney Hükümeti denen bir olgu ortada kalmamıştır ve bu yaşanacak olan savaş asla bir brakujî savaşı olmayacaktır
Rubar Amedi
Ezilen ve sömürülen toplumlar egemenlere karşı varlık savaşı vererek aykta kalıp geleceklerini kurmaya çalışırlar, egemenler de toplumlara karşı teslim alma yöntemlerini geliştirerek hakim olmaya ve teslim almaya çalışırlar. Egemen ve sömürgecilerin bunu yaparken çok sık başvurdukları yöntemlerden biri ve en önemlisi kaleyi içten fethetmeleridir yani ihaneti içeriden geliştirerek sonuç almaya çalışmalarıdır.
İhanet olgusu ezelden beri toplumların başına bela olmuş ve toplumların tarihten günümüze kadar mücadele etmek zorunda kaldıkları bir gerçeklik olmuştur. Öyleki ihanet ile mücadele etmek düşmanla mücadele etmekten daha zor bir duruma getirilmiştir.
Genelde bu durum kardeş kavgası ya da Kürtçe ‘brakujî’ olarak adlandırılır fakat sosyolojide bu durum bir paradoks olarak tanımlanır. Bir kardeşin diger kardeşe karşı ortak düşmanının yanında yer alması ve kardeşinin ölümü üzerinden kendini var etmesi, yaşatması akla, mantığa ve vicdana sığmayan bir durumdur. Onun için ihanet her toplumda yargılanması, mahkum edilmesi ve mücadele edilmesi gereken en temel olgulardan biri olmuştur.
Kürdistan’da bu durum özellikle sömürgeciler tarafından daha da katmerleştirilip bir yaşam tarzı haline getirilmeye çalışılıyor. Ha keza dört parçaya bölünmüş ve dört ayrı kişiliğe bürünmeye mahkum edilmiş Kürt sömürgeciler için her zaman ihaneti cazip hale getirme nedeni olmuştur.
Coğrafik olarak parçalan Kürt kişilik olarak da parçalanmıştır. Kimliği ve kişiliği ile oynan Kürt tanınmaz hale getirilerek ulusal değer yargılarından, benliğinden ve kimliğinden uzaklaşarak sömürgecisi ile çıkar ilişkisi yaşayarak adeta kendini yaşatmaya çalışmıştır. Bu süre gelen durum günümüze kadar devam etmiştir.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar zaman zaman Kürt isyanlarının, ayaklanmalarının gerçekleştiğini görüyoruz fakat acı olan bir gerçek var ki her isyanın kendine has bir ihanetçi karakteri de olmuştur. Dersim isyanında Rayber’in ihaneti, Şeyh Said isyanında Binbaşı Kasım Bey’in ihaneti gibi. Sürekli sömürgeciler bu tip işbirlikçi ve ihanetçiler ile kaleyi içten fethetmeye çalışmışlar. Bastırılan, katliamla sonuçlanan tüm isyanlarda mutlak anlamda ihanet olgusu yaşanmıştır.
Günümüzde sömürgeciler bu kez Kürt halkına ihanet etme ve kaleyi içten fethetme rolünü Barzani ailesine vererek Kürdistan’a bu aile üzerinden egemen olmaya çalışmaktadır.
Kürtlüğü kendi ailevi çıkarları için bir maske olarak kullanan Barzani ailesi Kürdistan halkının başına bela olmuş en büyük felaketlerden biridir. Kürdistani anlamda hiçbir zaman bütüncül düşünceye sahip olmamış, tam tersi küçük olsun benim olsun anlayışıyla hareket ederek diğer parçalardaki devrimsel gelişmeleri kendi aile çıkarları için bir tehdit unsuru olarak görüp zaman zaman İran’la bazen Irak’la ve en çok da Türkiye ile ilişkiye geçerek olası devrimsel gelişmelerin önünü ihanet rolünü oynayarak engellemeye çalışmıştır.
Tarihi komplolar ile dolu olan bu aile Kürdistan’ın en değerli evlatları olan M. Karasungur’u, Dr. Şıvan’ı, Sait Elçi’yi, Abdurrahman Qasimlo’yu katletmekten geri kalmamış, söz konusu aile çıkarları olunca gözü kara ve alçakça ihanet etmekten asla geri durmamıştır. 1996 yılında Hewlêr’de silahsız, savunmasız, hastanelerde tedavi gören savaşta yaralanmış 76 özgürlük savaşçısı gerillayı hunharca katledip cenazelerini parçalamıştır.
Körfez savaşıyla beraber fiilen ABD’nin desteğiyle Güney Kürdistan’da hükümet olan Barzani ailesi, kısmen de olsa bu durum Kürtlerde olumlu karşılanmış, en azından statüsüzlükten iyidir denilerek destek dahi olunmuştur. Fakat sözde Kürt hükümeti olan bu aile Kürdistan’ın yerel kaynaklarını, gelirlerini Kürdistan için asla kulanmamış, tüm gelirlerini sömürgeci ülkelerde yatırıma dönüştürerek Kürdistan’ın kaynaklarını dışa aktarmıştır. Bununla da yetinmeyip merkezi hükümet olan Irak’ın verdiği paraları dahi halka aktarmamıştır. Adeta açlık ve para ile kendi halkını terbiye etmiştir. Barzani ailesi lüks içinde yaşarken aylarca merkezi hümetin verdiği paraları dahi alamayan çalışanların tepkileri gündemden düşmemiştir.
Bugün bu aile tekrardan kendi çıkarları için sömürgecilerle en alçakça ilişkiler içinde olup Güney Kürdistan’ı alenen Türkiye’nin bir parçası haline getirmiştir. Temel amaç ailesel çıkarları için tehlike arz eden özgürlük güçlerini tasfiye etmek ve kendilerini sömürgeciler ile var etmektir. İhanetin asla vicdanı, ahlakı, kişiliği yoktur. Bu aile olduğu gibi kendi halkından olan kardeşlerini hem de Kürt halkının kurtuluşu için savaşta olan kardeşlerini en acımasız bir biçimde katletmeye yönelerek tarihin en alçakça ihanetine soyunmuştur. Koç başı işlevini görerek tüm parçalarda Kürt ulusal gelişmelerinin yıkılmasına ön ayak olmaktadır.
Halkı için en zor koşullarda fedaice savaşan ve yaşayan Kürt evlatlarının bu işbirlikçi aile tarafından katledilmesinin hiçbir izahatı yoktur. İhanet bir zorunluluk değildir, bir tercihtir. Bu tercihe karşı vicdanı olan, ahlakı olan, Kürdistani olan her Kürt, bu topraklarda yaşayan her halk tavır koymalı ve mahkum etmelidir.
İhanetin tek panzehiri özgürlük hareketidir ve onun yarattığı değerlerdir. Bu değerlere sahip çıkmak, savunmak insan olmanın, Kürt olmanın bir gereğidir. İhaneti durduracak olan da budur.
Yarın çok geç olmadan kendi ailevi çıkarları için Kürdistan’ı sömürgeciler ile beraber ateş çemberine dönüştüren bu aileyi durdurmak, teşhir etmek ve ulusal tavır koymak elzemdir ve önemlidir.
Kürt halkının kazanımları ve değerleri bu ailenin üstündedir. Artık fiilen Güney Hükümeti denen bir olgu ortada kalmamıştır ve bu yaşanacak olan savaş asla bir brakujî savaşı olmayacaktır. Yaşanacak olan savaş ihanet ile Kürt halkının ulusal çıkarları için direnen özgürlük güçlerinin direnişi arasında olacak olan bir savaştır. Bu topraklarda ihanet öyle bir teşhir edilmeli ve mahkum edilmeli ki bir daha kimse halkının değerlerini satmaya teşebbüs dahi etmemelidir ve inanıyoruz ki öyle de olacaktır. Zafer her zaman haklının ve direnenlerin yanında olacaktır.