Hasankeyf’in sular altına kalmaması için Batman’da bir araya gelen 17 kentin baro başkanları, tarihi yapının kurtarılması gerektiğini belirterek açılacak hukuki davalara destek vereceklerini belirtti.
Batman Hasankeyf’te geçen gün toplanan 17 kentin baro başkanları, 12 bin yıllık tarihe sahip ilçenin sular altında kalmaması için Ilısu Baraj Projesi’nin iptal edilmesi için çağrıda bulundu. Yapılan çağrılar ile yetinilmeyeceğini belirten baro başkanları, geldikleri kentlerine döndüklerinde Hasankeyf’i ve Dicle Vadisi’ni kurtarmak amacıyla açılabilecek davalar ile hukuki mücadele başlatacaklarını söyledi.
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan İzmir, Aydın ve Tekirdağ baro başkanları, Hasankeyf’in sadece Batmanlılara veya Hasankeyflilere ait bir yer olmadığını, tüm insanlığın ortak mirası olduğunu belirtti.
‘Kapitalizm hiçbir değeri tanımıyor’
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, Hasankeyf’i henüz yıkılmadan ve betona gömülmeden gördüğü için kendisini şanslı hissettiğini belirterek, betona gömülen tarihi manzaranın korkutucu olduğunu vurguladı. Karşılaştığı manzara karşısında korktuğunu ve üzüldüğünü gizleyemediğini dile getiren Yücel, “Para uğruna insanların neler yapacağını bugün gördüm. Para uğruna bir ülkenin, bir toplumun ve toprağın tarihinin nasıl yok edileceğini gördüm. Kapitalizm dediğimiz şey, hiçbir değeri tanımıyor. Bir taraftan korunacak yerler arasında denilip diğer taraftan yıkılması ne akla mantığa ne de hukuka uymuyor” değerlendirmesinde bulundu.
’50 yıllık baraj için Hasankeyf sular altında kalacak’
Hasankeyf’in kazılması ve yeraltında olan tüm tarihin araştırılması gerektiğini vurgulayan Yücel, “Sadece gün ışığında olan tarih değil, onun altında olan tarih de sular altında bırakılmak isteniyor. Ne için, ömrü 50 yıl olan bir baraj için” dedi. Baroların kendi ekoloji komisyonlarının olduğunu ifade eden Yücel, şöyle devam etti: “İzmir’e döndüğümüzde ilk işimiz bir çalışma yapılmasını söylemek olacak. Hukuki olarak dava açabiliriz. Ama açıkçası çok umutlu olduğum söylenemez. Çünkü idarenin yürütmeyi durdurma kararlarına uymadığını görüyoruz. Öncelikle, bu projenin başındakilerin yargı kararlarına uymaması konusunda kendilerini eğitmeleri gerekiyor. Kısa vadede hukuk yolu ile sonuç almak tek başına mümkün değil” diye konuştu.
‘Hasankeyf insanlığa ait’
Hasankeyf’i kurtarmak için ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerin var olduğuna vurgu yapan Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt ise, “Batman Barosu’nun ev sahipliğinde yapılacak etkinliklere ve açılacak davalara Aydın Barosu olarak katkı sunmaya hazırız” dedi. Hasankeyf’i kurtarmak için sadece yasaya ihtiyaç olmadığını ifade eden Bozkurt, “Hasankeyf’e baktığımızda betona gömülmüş bir tarih görüyoruz. Ve bu bizi kahrediyor. Eğer baraj olur ve su tutarsa, bu tarih su altında kalacak. Buradaki binlerce canlı yok olacak, çevre yok olacak. Vicdanımız buna el vermiyor. Burası sadece Hasankeyflilere veya Batmanlılara ait bir yer değil. Burası Aydınlıların, Edirnelilerin, Karslıların yani tüm insanlığın ortak mirasıdır. Buradan yükselen çığlık sadece Hasankeyflilerin değil, 82 milyonun çığlığıdır. Barajı istemiyoruz” dedi.
‘Davalara müdahil olacağız’
Dicle Nehri’nde canlı türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna işaret eden Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci, “Canlı türleri konusunda açılmış davalar var ise onlara müdahil olacağız. Yoksa da bununla ilgili ne yapabileceğimizi araştıracağız. Baro olarak buradaki yerleşim ve yaşam alanının yok edilmesine karşı olmak ve onu engellemek gibi bir görevimiz bulunuyor. Hasankeyf’te şahit olduğum manzara çok ürkütücü. Ömrü 50 yıl olan bir baraja binlerce yıllık bir tarihin yenilmesine katlanamıyorum. Bunlara karşı hukuki bir mücadele vermemiz gerekiyor. Şunu söylemem lazım. Eski tarihi görmeye insanlar gider ama kimse barajı görmeye gitmez” şeklinde konuştu.