İnsani duruş ve değerleriyle çevresinde haklı bir sevgi ve saygı halesi oluşturmuştu. Önce medyanın nefret söylemine, yargısız infazına maruz kaldı. Baskılardan, hedef haline getirilmekten, tehditlerden korkmadı. Doğru bildiği yolda yürümekten geri durmadı
Hicri İzgören
Tahir Elçi, katledilişinin altıncı yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi Vakfı tarafından bir hafta öncesinde başlayan anma programı bugün (2 Aralık 2021) Av. Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gösterilecek olan “Kırık Saat” adlı belgesel gösterimiyle noktalanacak. (Tahir Elçi’nin ölümünden hemen sonra duran saatine atıfla Kırık Saat ismini alan belgesel, Elçi’nin yaşamına ve öldürülmesine ilişkin soruşturma sürecine ışık tutuyor. Yönetmenliğini Sinem Babul ve Rabia Çetin üstlenmiş.)
***
Tam altı yıl olmuş O’nu kaybedeli ama anısı ve bıraktığı miras halkın duyarlığından hiç eksik olmadı.
Kısa sayılabilecek bir ömre çok şey sığdırdı. Baro başkanı ve insan hakları savunucusuydu, ceza hukuku ve insan hakları alanında yetkin bir isim olan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu Üyesi’ydi. Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Tahir Elçi, 90’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdur avukatlığı yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de çalışmalarını sürdürüyordu.
İnsani duruş ve değerleriyle çevresinde haklı bir sevgi ve saygı halesi oluşturmuştu. Önce medyanın nefret söylemine, yargısız infazına maruz kaldı. Baskılardan, hedef haline getirilmekten, tehditlerden korkmadı. Doğru bildiği yolda yürümekten geri durmadı. Görevini eksiksiz yerine getirdi ve vuruldu. Savaş istemiyoruz. Çatışma istemiyoruz. Operasyon istemiyoruz derken, barış çağrıları yaparken vurdular O’nu. ”Artık savaşlar, katliamlar olmasın” derken vurularak katledildi.
Bir barış ‘Elçi’siydi. Ömrü mazlumların haklarını aramakla geçti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurucularındandı. İnsan Hakları Derneği Üyesi’ydi. 90’lardaki faili meçhul ve köy yakma davalarından Roboski kıyımı dahil birçok davada halkın savunucusu oldu.
***
Ömrünü “faili meçhul”lere, katili bulunamamış davalara adamış biri olarak bugün aynı konuma düşürülmüş bir dava olarak devam ediyor. Avukat arkadaşlarının da belirttiği gibi: Üzerinden bir geçmiş olmasına rağmen, Tahir Elçi’nin katline ilişkin soruşturma dosyasında, uğruna yaşamını yitirdiği hakikat ve adalet adına hiçbir mesafe katedilmemiş, bir tek delil ve şüpheliye ulaşılmamış ve dosya sürüncemede bırakılmıştır. Bugüne kadar baroların ve meslektaşlarının faillerin ortaya çıkarılması konusunda gösterdiği olağanüstü çabalar, soruşturma makamlarının ilgisizlik ve kayıtsızlık duvarlarına çarpmış, toplumda giderek azalan adalet inancı bu tutum karşısında hepten tükenmiştir.
Tahir Elçi, vurulmadan önce Sur’un önceki çatışmalarda zarar gören tarihi 4 Ayaklı Minare’nin önünde yaptığı çağrıda, “… Biz buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun.” demişti. Ve bu vurulmadan birkaç saniye önceki son sözleriydi. Bu çağrı günümüz için de aciliyetini korumakta devam ediyor ne yazık ki.
Tahir Elçi’nin mezar taşında Nelson Mandela’nın şu sözleri yazılıdır: “Ölüm kaçınılmaz bir şeydir. Eğer ülkenize ve halkınıza karşı görevinizi yerine getirmişseniz. Huzur içinde yatabilirsiniz”
O bu görevi fazlasıyla yerine getirmiş biriydi. Canı pahasına da olsa boyun eğmedi.
Anısına saygıyla.