Diyarbakır’da bir araya gelen DTK, HDK, HDP bileşenleri Türkiye’deki tüm siyasi partilere, Sivil toplum örgütlerine ve kamuoyuna tarihi bir çağrı yaptı. Ortak metni okuyan HDP Eş Başkanı Sezai Temelli: Barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Diyarbakır’da 2 Temmuz’da toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı ardından Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile olağanüstü toplantı gerçekleştirdi. Yapılan toplantıda DTK, HDK ve HDP’nin AKP ve CHP başta olmak üzere tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye kamuoyuna önemli mesajlar ve çağrıların yapılacağı ortak basın açıklaması kararı alındı.
Açıklama, HDP’nin tüm bileşenleriyle gerçekleştirdiği ve ikinci gününde devam eden 1’inci Merkezi Örgütlenme Konferansı’nda verilen arada yapıldı. Konferansın yapıldığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde yapılan açıklamaya, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, tüm bileşenlerin temsilcileri, HDP MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri, il ve ilçe eşbaşkanları ile HDP’li belediye eşbaşkanları katıldı.
‘Çözüm ertelenmeyecek kadar acil’
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin yaptığı ortak açıklama metni şöyle: “Yerel seçimler sonrasında başlattığımız çalışmalarda halkımız, tüm bileşenlerimiz, kurumlarımız ve örgütlerimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla çok sayıda toplantı ve görüşme yaptık. Bu görüşmelerde Türkiye’de derinleşen ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerin çözümünün ertelenemeyecek kadar acil olduğunu bir kez daha tespit etmiş bulunuyoruz.
‘Barış güçlü bir toplum seçeneğidir’
Başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu’da oldukça kritik bir eşikten geçmektedir. Son dört yıldır yaşadığımız baskı, otoriterleşme ve adaletsizlik sarmalı ülkeyi geri dönülemez bir noktaya götürmektedir. Önümüzde iki yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; on yıllar boyu sürecek bir kaos ortamı, ikincisi ise; demokratik ve onurlu bir barış ile daha güçlü bir toplum seçeneğidir.
Toplumsal Barış için sorumluluk vurgusu
Türkiye’de kaosa karşı toplumsal barışın inşası için tüm siyasi çevrelerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, vicdan sahibi tüm bireylerin tutum alarak tarihi bir sorumluluk üstlenmeleri gerekmektedir. Bizler bu süreçte toplumsal barışın gerçekleşmesi için; sorunların konuşarak ve demokratik bir müzakere anlayışı ile çözülebileceğini düşünüyoruz. Bunun için üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya da hazırız.
‘AKP sorunların kaynağıdır’
Toplumsal barış ve adalet temelinde bir siyaseti Türkiye halklarının hizmetine sunmak tüm siyasi aktörlerin öncelikli görevidir. Hiç kuşkusuz savaş başta emekçiler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm toplumun bugününe ve yarınına saldırıdır. Şu çok açık ki, siyasi iktidarın ana gövdesi olan AKP, yaşanmakta olan sorunların kaynağıdır ve bu sorunların çözümünde de birinci dereceden muhataptır. Bu sorunların ortak akılla çözülmesi için siyasi iktidar çatışma, kutuplaştırma ve gerginlik yaratan politikalardan vazgeçmeli, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarına son vermelidir. Siyasi iktidarın çözümsüzlük üreten politikalarına devam etmeleri halinde bütün halklarımızla beraber demokratik direnişimizi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
‘CHP’yi sorumluluk almaya davet ediyoruz’
Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konularında siyasi ve tarihsel sorumluluğu gereği olarak her kesimin açık tutum belirlemesi gerekir. Başta CHP olmak üzere parlamentoda yer alan ve parlamento dışında olan tüm siyasi partileri toplumsal barış için sorumluluk almaya, savaş politikalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.
Açık çağrı
Demokratik müzakereyi ilke edinen ve barışı örgütleme mücadelesi veren bizler, ülkenin baskı ve çatışma sarmalından kurtulabilmesi için üzerimize düşen tüm sorumluluğu ve siyasi riskleri göğüsleme konusunda tek bir tereddüt dahi yaşamamaktayız.
Siyasetin özgürce icra edilmesi ve evrensel hukuk normları ile toplumsal barışın sağlanması için açık çağrı yapıyoruz. Savaş politikalarının karşısında olan bu çağrımızın bir parçası olarak yargı reformu, demokratik anayasa ve demokrasi ittifakı konularında kararlı duruşumuzu gösteren strateji metinlerimizi hazırladık.
‘Tüm siyasi partileri çözüm için tartışmaya çağırıyoruz’
Biz, coğrafyamızdaki halkların ve inançların artık barış, demokrasi ve eşitlik temelinde bir arada yaşamasının mümkün olduğuna inanıyoruz. 31 Mart yerel seçim sonuçları da, Türkiye halklarının ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı ve barış karşıtı siyasetin bitmesi gerektiğine dair inancı teyit etmiştir. Bu anlamıyla siyasi partiler başta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini tartışmaya ve çözümler geliştirmeye davet ediyoruz.
Öcalan’ın 7 maddelik deklarasyonu
Öte yandan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerginliği tırmandıran askeri yığınağın operasyon tehdidinin son bulmasının bölgesel barış için son derece önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Bu coğrafyada yapılması gereken tank, top yığınağı ile savaş çağrıları yapmak değil, bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yürütmektir. Yapılması gereken, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde yerel demokrasi çerçevesinde eşit, özgür ve demokratik bir rejimin inşasıdır. Bu anlamıyla Sayın Öcalan’ın 2 Mayıs’ta yapılan avukat görüşmesinde kamuoyu ile paylaştığı 7 maddelik deklarasyon sorunların çözümü açısından son derece önemlidir. Sorunların çözümü ve bölge barışı için Sayın Öcalan’ın avukatları ve siyasi heyetler ile görüşmeler yapmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
‘Sınır dışı operasyonlar bir şey kazandırmadı’
Şu çok açık ki; Kuzey ve Doğu Suriye’ye veya Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına yıllardır yapılan çeşitli askeri müdahalelerle ve sınır dışı operasyonlarla kazanılmış bir şey yoktur. Ama kayıplar tarifsizdir. Kaybedebilen insanların canıdır, huzurdur ve gelecektir. Bu adımlar bölgesel istikrarsızlığı artırmakta, komşularımız başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi ile sorunlar yaşamamıza neden olmaktadır. İçerde ve dışarda barışcı değil çatışmacı ve savaşçı politikaların sürdürülmesi, var olan sorunların derinleşmesine ve çözümden daha fazla uzaklaşılmasına sebep olmaktadır.
Demokratik ulusal birlik vurgusu
Bölgesel ve küresel güçlerin Kürtler arası gerginlikten beslenen politikaları, Kürtlerin büyük bedel ve mücadele ile elde ettiği kazanımlar için büyük bir tehdittir. Son günlerde Maxmur kampına dönük ambargo ve kuşatma ile Türkiye’nin sınır ötesi askeri saldırılarına karşı Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamentosu tutum almalıdır. Bu tutum Kürtler arası çatışmadan uzak durmanın ve Demokratik Ulusal Birliği inşa etmenin gerekliliğidir. Kürtler için Ulusal Birlik partiler ve kişiler üstü bir yerdedir. Bu nedenle Kürtler arasında gerginliğin son bulması için her kesimin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi tarihsel bir görevdir.
Bir kez daha barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz.”