Yeni bir barış ve çözüm süreci olasılıklarından ve imkanlarından söz edebilir miyiz? Bu aşamada kamuoyuna yansıyan bir bilgi ve belge yok. Kendilerini barış ve çözüm sürecine adamış kişi, kurum ve kuruluşlar ise sanki sorunu unutmuş veya somut bir gelişmeyi bekliyorlarmış gibi bir suskunluk içinde. Gönüllülük temelinde barış, çözüm, demokrasi, özgürlük ve adalet savunuculuğu yapanlar, “Godot’yu bekleme” tavrından vazgeçmeli. Kendi çizgilerinde tutarlı olma zorunluluğunun bilinciyle sorunu gündemlerine almalı.
Somut koşulların somut tahlilinden hareketle, siyasal ve toplumsal gelişmelerin barış ve çözüm sürecine doğru evrilebileceğine dair bir inancım var. Böyle bir sürecin ne zaman, nasıl ve hangi argümanlarla başlayabileceğini bilemiyorum. Ancak, 4 yıldan beri sürdürülmekte olan çözümsüzlük politikalarının ve cepheleşme siyasetinin rejimin geleceği için risk içermeye başladığını, derinleşen ekonomik krizin aşılabilmesi için yeni toplumsal mutabakatların gerektiğini, siyasal ve toplumsal sürecin emperyalizmin ve onunla işbirliği halindeki tekelci sermayenin çıkarlarını zedelemeye başladığını dikkate aldığımızda, yeni bir çözüm sürecinin gündeme gelebileceğini söyleyebilirim.
Barış istemek, bir barış talebinin neyi içerdiğini, bunun kime ve neye hizmet edeceğinin bilincinde olmak demektir. Kalıcı barış, barış hakkının tanınması ve bir barış kültürünün gelişmesiyle doğru orantılıdır. Barış içinde ve birlikte yaşama bilinci, savaş ve çatışma durumunu engelleyen faktörlerden biridir. Bu nedenle dünyadaki barış ve kalıcı çözüm süreçleri dikkate alındığında tek bir modelin olmadığı, her ülkenin özgün koşullarına göre kendi modelini yaratığı bilinmektedir.
Barış ve demokratik çözüm sürecinin doğru algılanması gereklidir. Barış ilk planda bir ateşkesin sağlanması, ölümlerin durması ve müzakerelerin başlaması ile gerçekleşebilir. Bu bağlamda 2009-2015 çözüm sürecinin hangi koşullarda ve nasıl başladığını, nasıl sürdürüldüğünü ve nasıl sonlandığını hatırlamamız, yeni bir sürecin başlaması için ısrarcı olmamızın nedenlerini anlatmaktadır. Daha da önemlisi bu süreç, sadece Kürt sorununu çözmekle kalmayacak, Türkiye’nin özgür ve demokratik geleceğinin de önünü açacaktır.
Gerek taraflar ve gerekse barış savunucuları açısından 2009-2015 dönemindeki barış ve çözüm sürecinden çıkarılacak çok önemli dersler var. Şimdi, 2009’da Oslo’da başlayıp İmralı’da devam eden ve 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de bir protokole bağlandıktan sonra Başbakan Erdoğan tarafından bir anda sonlandırılan çözüm sürecinde yaşanan sorunları yeniden düşünmenin zamanıdır.
Kalıcı barış süreci inişli çıkışlı, uzun ince bir yol gibidir. Süreç yavaş yürüyebilir ve kesintilere uğrayabilir. Önemli olan süreçte tarafların karşılıklı olarak sorumlularının bilincinde olmaları ve bağlılıklarını korumalarıdır. Sürecin ilerlemesi ve giderek bir çözüme ulaşabilmesi için tarafların ortak iradesi ve kararlılıkları belirleyici olacaktır.
Hiç kimse taraflara akıl vermeye, onları yönlendirmeye çalışmamalı, barış ve çözüm için bir rol üstlenmeyi düşünen herkes bunun için çaba sarf etmekten geri durmamalıdır. Barıştan yana olan güçler, taraflarla özdeşleşmekten ve tek yanlı tutumlar almaktan kaçınmalı, barışın ve çözümün ortak dilini kullanarak sürece katkıda bulunmalıdır.
Uzun yıllar savaştıktan sonra barış ve kalıcı çözüm bulmak sanıldığı kadar kolay olmuyor. Yol haritası ve zaman sorunu, sürecin başarısı bakımından dikkatle yürünmesi gereken bir yolu ifade ediyor. Bu nedenle yol haritasının bütün aşamalarının önceden ilan edilmesi ve her şeyin kamuoyuna açıklanması gerekmiyor. Bu tutum, savaştan nemalananların, çeşitli yollardan müzakereleri engelleme ve taraflar arasında güven sorunu yaratmalarını engelleyecektir.
Toplumun barış ve çözüm sürecine hazırlanması her aşamada önem kazanmaktadır. Savaşın yarattığı ortak acıları, yıllardan beri oluşan önyargıları aşmak için taraflar ortak çaba sarf etmek zorundadır. Güven sorununun aşılması için üçüncü tarafların yardımına ve barış savunucularının çabalarına ihtiyaç olabilir. Bu konuda barıştan yana olan herkese görev düşmektedir. Özellikle de barış ve kalıcı çözüm savunucuları yeni bir sürecin başlaması ve devam etmesi için ısrarcı olmalıdır.