Taner Aday
Dünyada hiçbir sözcük bu kadar iğdiş edilmemiş, bu kadar kötüye kullanılmamış; hatta hiçbir sözcüğün içinde, “onur” ile “utanç” gibi birbirine zıt iki anlam barınmamıştır!
İnsanların kullandıkları hiçbir sözcükte “düzenbazlık” ile “yalan” gibi iki olumsuz sözcük yer etmemiştir. İnsanların görüşleri ile ifadeleri bunca onarılmaz bir biçimde birbirinden ayrılmamıştır. Öyle ki konuşan canlı, insan, bu sözcük nedeniyle, kendi içinde bunca çelişki taşımamıştır. Hiçbir insan, ağzından çıkardığı bu sözcük nedeniyle, bu kadar aşağılaşmamış, aynı şekilde kendisini yüceltmemiştir.
Bu sözcük adına acımasız savaşlar yapılmıştır. Sözcüğün tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Politik olarak bilinen en eski kullanımı, Roma İmparatoru Augustus’un adı ile anılan “Pax Romana” ile başladı dersek yanlış olmaz. Augustus/Octavian (M.Ö. 63- M.S. 14) onyıllar süren iç savaşı sonlandırmak, “Barış” getirmek için, kendi diktatörlüğünü kurdu! Eski olan ne varsa yok etmeye çalıştı. Dünyada ilk defa (Hitler’den önce) resmi emir ile toplu kitap yaktırdı. Eski Roma tapınaklarının yerine yenilerini yaptırdı. Bunlardan biri de Ankara Ulus’taki Hacı Bayram Camisi yanında duran Ay Tapınağı’dır. Duvarında “Yaptıklarım” diye başlayan bir yazıt vardır. Roma’nın en ünlü şairi Ovid’i “Aşk sanatı” adlı eserinden dolayı Karadeniz kıyısına sürgüne göndermiştir. Onun ardından gelenlerden Sulla ise tüm bunlara son vermek için ilk politik darbeyi gerçekleştirmiş, yeni bir terör dalgasını BARIŞ adına örgütlemiştir.
Avrupa’da 30 yıl savaşı diye bilinen savaş da “Dini barışı” sağlamak için yapılmış, yüzbinlerce ölüden sonra “son” bulmuştur! Bunun ardından da birçok ulusun katıldığı “Dünya Barışı” için Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Kısaca BARIŞ tüm diktatörlerin, totaliter eğilimli grupların, iktidar hırslarının baştan çıkarıcı maskesi olmuştur.
Dini önderlerden uluslararası hukuk uzmanlarına; oradan filozoflara, şairlere kadar herkes BARIŞ için çaba göstermiştir. Örneğin aynı zamanda bir matematik dâhisi de olan, ilk hesap makinesini icat eden filozof Leibniz, XIV. Lui’yi Avrupa’da fetihlere girişmesin diye Mısır’a yönlendirmek için ünlü “Mısır Planı’nı” hazırlamıştır. Bunu da Hıristiyanlar arası bir savaşı önlemek, “BARIŞ” sağlamak için yazmış. Onu Immanuel Kant, sonra da onun öğrencisi, daha sonra Prens Metternich’in özel sekreteri olan Friedrichs Gentz “Sonsuz barış için program” ile izlemiştir.
Roma İmparatorluğu’ndaki kullanımından bugüne, BARIŞ sözcüğü o kadar çok kötüye kullanıldı ki, bugün artık nerede ise BARIŞA inanan insanlara deli diye bakılmaktadır. Bakınız, Roma’nın Britanya’yı işgalinden sonra, gene dünyanın ilk anti emperyalisti olarak bilinen, Britanya Kralı Calgacus ne demiş: “Yağma, cinayetler, hırsızlıklardan sonra, geride bir çöl bırakanlar Barış’tan söz ediyor” (Tacitus, Momsen. Roma Tarihi. Ayrıca Bkz.Wikipedia).
Çok uzaklara gitmemize gerek de yok aslında. Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye BARIŞ götürenlerin geride bıraktıklarına bakmak yeterlidir.
Tüm bu yaşananlardan, tarihi bilgilerden sonra, politik söyleme yansıyan şey: barış ile pasifizm gibi tüm kötülüklere karşı duruşun en radikal sözcüleri, “ulusal kurtuluşu”, “toplumsal barışı” getirme iddiasındakilerce lanetlenmekte, aforoz edilmekte, bu sözcükler onlara karşı politik küfür olarak söylenmektedir!
Ne gariptir ki aynı politik çevreler, Rosa Luxemburg’un savaşa karşı barışı savunarak pasifizm çağrısı yapmak suçlaması ile öldürüldüğünü hatırlamak bile istemiyorlar!
Evet Rosa Luxemburg radikal bir pasifist, bir barış taraftarı idi.
Unutmayın! “İslam Barış dinidir. İslam Barış demektir” diyenler, Suriye’yi tam bir insan çölüne, kan gölüne çevirmiştir. Bugün iktidarda bulunan AKP de toplumsal barış diyerek gelmiş, darbeleri engelleyeceğiz, demiş, darbe üstüne darbe yapmıştır. Türkiye toplumunu gerçek anlamda saflaştırmış, tam bir toplumsal karışıklık ortamı hazırlamıştır.
Son olarak gene Roma’dan bir örnek: Ünlü filozof Marc Aurel’in oğlu Commodus döneminde paralara bastırılan, savaş tanrısı Mars Pacifer kabartması. Bu kabartmada Savaş Tanrısı mızrağını aşağı doğru tutmuş, barışı temsilen zeytin dalı uzatmaktadır. Daha sonra, 238-244 arası Roma İmparatoru olan Gordanius, paraların üzerine, elindeki zeytin dalını uzatarak ileri doğru atılan BARIŞ Tanrıçası kabartması yaptırmıştır. Suriye’de Tiberius tarafından bastırılan paralarda ise kraliçenin bir elinde uzun hükümdar asası ile gene zeytin dalı bulunmaktadır.
Barış, barış sembollerini paraların üzerine bastırmakla gelmiyor. Gerçek barıştan yana olanlar, militarizme, tüm baskıcı tavır alışlara karşı durmayı becermelidirler. Gerçek birer PASİFİST olarak bunu başarmalıyız.