Ankara, Amed, Êlih ve Riha’da gerçekleştirilen ‘Barış Nöbeti’ eylemlerinde toplumsal barış için tecride son verilmesi çağrısında bulunuldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından her ayın ilk Cuma günü “Herkes için barış” şiarıyla gerçekleştirilen nöbet eylemi bu ay da devam etti. Derneğin şube yönetici ve üyeleri tarafından Ankara, Amed, Êlih ve Riha kentlerindeki
nöbet eyleminde dile getirilen bu ay ki talep, “Toplumsal barış için tecridi kaldırın; hapishanelerdeki hak ihlalleri son bulsun” oldu.
Ankara
Derneğin Ankara Şube binasındaki nöbet eylemine, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) İl Örgütü yöneticileri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları ile Barış Anneleri katıldı.
Nöbet eyleminin yapıldığı salona, “Toplumsal barış için tecrit kaldırılsın, hapishanedeki hak ihlalleri son bulsun” pankartı asıldı.
Burada konuşan İHD Ankara Şubesi Eş Başkanı Ömer Faruk Yazmacı, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ile kötü muamelenin artık son bulması gerektiğine dikkat çekti. Yazmacı, “Türkiye hapishanelerinde meydana gelen ihlallerin en önemli nedeni; devletin iç barışını sağlamak konusundaki isteksiz davranışlarından kaynaklanıyor. Türkiye hapishaneleri, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer ‘insan hakları ihlal merkezlerine’ dönüşmüştür. Hapishanelerde tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, sosyal hakların engellenmesi, sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, idari gözlem kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir” dedi.
PKK Lider Abdullah Öcalan’a karşı sürdürülen mutlak tecritte dikkat çeken Yazmacı, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde kalan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın dünyada izole edildiklerini belirtti. Yazmacı, “Avukat ve aile görüş yasağı, telefon ve mektup ile iletişim hakkının engellenmesi; mutlak tecridin geldiği aşamayı göstermektedir. 33 aydır aile ve avukatlarının görüş için yapmış olduğu başvurular kabul edilmiyor. Bu mutlak tecrit, devletin uymakla yükümlü olduğu hem kendi iç hukuk mekanizmasına hem de uymakla yükümlü olduğu Uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki tecrit ve diğer hak ihlalleri ile ilgili Avrupa İşkencenin Önleme Komitesi’nin (CPT) birçok kez tespitleri ve tavsiye kararları olmasına rağmen, yetkili makamlar tarafından tecridin kaldırılmasına dair herhangi bir adım da atılmamıştır” şeklinde ifadeler kullandı.
Akkal: Bakanlık adım atmalı
ÖHD Genel Merkez Sekreteri Ebru Akkal da konuşmasında gelinen noktada tecridin mutlak iletişimsizliğe dönüştüğünü belirtti. Tecridin kaldırılmasına dair çalışmalarının devam edeceklerini Akkal, “Gelinen aşamada tecrit tamamen mutlak iletişimsizlik haline döndü ve her geçen gün daha da ağırlaştığını görüyoruz. Hem iç hukuktaki mekanizmaların hem de uluslararası mekanizmaların hiçbir şekilde işlevsel kullanılmadığı bir boyuta geldi. Açlık grevlerinin başlaması da bu durumun bir sonucudur. Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumların bu konuda yapılması gereken tüm adımları atması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Tecrit İmralı ile sembolize edildi
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol ise şunları kaydetti: “Tecrit gerçekliğinin Türkiye’de sembolize olduğu temel cezaevi, kuşkusuz İmralı Cezaevi’dir. İmralı’da başlayan, Türkiye’deki tüm hapishanelere, siyasi mahpuslara yayılan bir uygulama, bir mimari, bir sistem söz konusudur. Bununla da yetinmeyip giderek zamanla tüm topluma yayılan bir yönetim biçimi haline dönüşen bir yaklaşım söz konusudur. Kuşkusuz, bunun en yoğunlaşmış hali olarak İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit artık tam olarak mutlak bir iletişimsizlik halini almış durumdadır. Nisan 2021’den bu yana Sayın Öcalan’dan hiçbir haber alınabilmiş değil. Ne bir avukat görüşmesi ne aile ile görüşmesi ne telefon görüşmesi ne de başka bir şey. Herhangi bir sesin, görüntünün dışarı çıkmasına ya da içeri girmesine izin verilmiyor.
Türkiye’deki demokratik ortamla İmralı tecrit sistemi arasında böylesine bir paralellik söz konusudur. Bugün cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinin İmralı’da ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne dönük bir taleple ortaya çıkmış olmasının bu gerçeklikle Kürt sorununun çözümüne dair taleple yakından bir ilgisi vardır.”
Amed
Amed’de İHD şube binasında tutulan nöbete Barış Anneleri ile kentteki bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.
Eylem öncesinde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, yerine kayyım atanan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ve katledilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ile TBB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına da dair yargılamalara dikkati çekti.
Yılmaz, bu tür yargılamaların ülkede demokratik bir zeminin olmamasından kaynaklandığını söyledi.
Hazırlanan basın metnini ise Hapishaneler Komisyonu Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan okudu. Türkiye hapishanelerinde meydana gelen hak ihlallerinin neredeyse Cumhuriyet tarihi ile yaşıt olduğunu, bu ihlallerin giderilmesi konusunda bugüne kadar iktidara gelen hiçbir hükümetin kalıcı politikalar geliştirmediğini belirten Erdoğan, bu durumun sorunun daha da derinleşmesine neden olduğunu ifade etti.
‘Bir işkence yöntemi’
Erdoğan, “Bir işkence yöntemi olarak gördüğümüz tecrit politikası, başta İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi olmak üzere Türkiye’de yeni kurulan S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelerde birçok ağır ihlale neden olmaktadır. Bir işkence yöntemi olarak tecrit, devletlerin hapishanelerde özellikle politik mahpusları ‘ıslah’ etme ve bu yolla toplumun bütün muhalif kesimlerine yönelik bir gözdağıdır” dedi.
Tecride son verilmeli
Türkiye hapishanelerinde uygulanan tecrit ve izolasyon uygulamalarının kaldırılması talebiyle hak ihlallerine karşı mahpuslar tarafından birçok kez açlık grevi eylemleri gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, “27 Kasım 2020 tarihinde tecrit ve izolasyon uygulamalarına karşı Türkiye hapishanelerinde başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevleri 290. gününde bitirilmiş; 2021 yılı içerisinde de mahpuslar tarafından ceza infaz sistemindeki sorunlara tepki olarak yeniden açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Son olarak 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Hapishanesi’nde devam eden tecrit uygulamalarının son bulması ve Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle birçok mahpus tarafından dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Geçmişte birçok kez denenen ve mahpusların yaşamlarını yitirmelerine neden olan açlık grevleri konusunda mahpusların taleplerinin devlet ve iktidar yetkilileri tarafından dikkate alınarak; başta İmralı hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarına derhal son verilmeli, aile ve avukatlarının görüş talepleri acilen kabul edilmelidir” dedi.
Erdoğan son olarak şunları söyledi: “Türkiye’de onurlu bir barışın tesisi, hapishanelerde tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilmesi ile başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere; politik nedenlerle hapishanede tutulan mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamaların ortadan kalkmasıyla mümkündür. İnsan Hakları Derneği olarak bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; tecrit işkencesine son verin, ağır hasta mahpusları serbest bırakın, idari gözlem kurullarını kaldırın, barış hemen şimdi diyoruz!”
Êlih
Êlih’te ise, İHD şube binası önünde yapılan açıklama Êlih Emek ve Demokrasi Platformu da destek verdi. “Cezaevlerinde ölüm değil, yaşamı savunuyoruz. Hasta mahpuslar serbest bırakılsın, ölüyorlar sessiz kalma” pankartları açılan açıklamada konuşan İHD Şube Eşbaşkanı Ahmet Şiray, toplumsal barış için tecridin kaldırılması ve hak ihlallerinin son bulması çağrısında bulundu.
Riha
Riha’daki “Barış Nöbeti” eylemine ise HEDEP Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, ÖHD Riha Şube Eşbaşkanları İbrahim Halil Öyke, Riha Emek ve Demokrasi Platformu birleşenleri de katıldı.
İHD Riha Şube Eşbaşkanı İsmail Tutal, yaptığı konuşmada İmralı’da devam ettirilen mutlak tecride tepki göstererek “Mutlak tecrit hem Anayasa hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tecridin kalkması için tutsaklar birçok defa açlık grevleri yaptı. Tutsakların nasılsın son başlattığı açlık grevi talepleri biran önce kabul edilmeli. Tecrit işkencesi ne son verin. Hasta tutsaklar biran önce serbest kalsın. Barış hemen şimdi” diye konuştu.
Açıklamanın ardından Barış Nöbeti’ne geçildi. Nöbete katılanlar “Kürt soruna demokratik çözüm ve Ortadoğu’ya barışı inşa” konusunda sohbet etti. Sohbete dahil olanlar barışın inşasının bütün herkese faydası olacağı, savaşların son bulması noktasında görüşlerini paylaştı.
HABER MERKEZİ