Anayasa Mahkemesi’nin Barış Akademisyenleri hakkında verdiği kararın emsal karar olması bekleniyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM), ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için cezalandırılan 10 akademisyen hakkında ‘hak ihlali’ kararı verdi. AYM’ye bireysel başvuruda bulunan 10 akademisyenin dosyası 22 Mayıs’ta birleştirilmişti.
Mahkeme önceki gün verdiği kararla, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla ceza alan Barış Akademisyenleri’nin ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti. AYM genel kurulunda sekiz üye ihlal bulunduğu yönünde, diğer sekiz üye ihlal bulunmadığı yönünde görüş bildirdi. Ancak Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın ‘ihlal’ yönünde oy kullanması nedeniyle, ‘eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağına ilişkin hüküm’ gereği bireysel başvuruda ihlal kararı verildi.
Emsal karar
Akademisyen Canan Özbey ve avukatı Aslı Kazan, BBC Türkçe’de Fundanur Öztürk’e konuştu. Avukat Kazan, bu kararın ceza almış, davası süren ya da hâlâ soruşturma aşamasında olan tüm Barış Akademisyenleri için emsal olacağını söyledi: Kazan, “Uzun süredir çok ciddi mağduriyetler yaşanıyordu. İmza attığı için sözleşmesi yenilenmeyen akademisyenler intihar etti. Sadece barış çağrısı yapan bir metni imzalamışlardı ve daha en başında ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekiyordu. Dolayısıyla bu kararı çok sevindirici buluyorum. Davası süren, ceza almış ya da hükmün açıklanması geri bırakılan diğer Barış Akademisyenleri için de emsal olacak” dedi.
‘Süreç yaralayıcıydı’
Akademisyen Canan Özbey, AYM’ye başvuru sürecini BBC’ye şöyle anlatıyor: “Benim yargılandığım 32. Ağır Ceza Mahkemesi, bu süreçte en hızlı ceza veren mahkemelerden biriydi. Bizim mahkeme sürecimiz diğerlerine göre erken bittiği için, AYM’ye en önce başvuranlardan olduk ve dosyalarımız birleştirildi diye düşünüyorum. Örneğin hocamız Füsun Üstel de aynı ağır ceza mahkemesinde yargılanmıştı ve onun hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmişti. Ben hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmiştim ancak Füsun Hoca reddettiği için maalesef cezaevine girmişti.”
Akademisyen Canan Özbey, “Ceza kanununa ve anayasaya aykırı işlediğim herhangi bir suç yoktu ortada” diyor ve bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “2016’nın Ocak ayında bildiri ilan edilmişti ve o günden itibaren kabus dolu günler yaşadık. Şu anda çok yoğun duyguları bir arada yaşıyorum. Barış istemenin neticesini bu şekilde görmemiz, bileğimizin hakkıyla kazandığımız mesleğimizden ihraç edilmemiz ve dört yılın sonunda bugün verilen ihlal kararı bana büyük bir duygu yoğunluğu yaşatıyor. Bunlar akademisyen olduklarını, aydın ve demokrat olduğunu iddia eden kişilerdi. Bu durum beni Türkiye akademisi adına karamsarlığa itmişti ve bu süreçte beni en çok yaralayan zaten bunlar oldu.”
Rekor sayıda dava devam ediyor
İmzacı akademisyenler hakkında hâlâ sürmekte olan 581 dava bulunuyor. İlk imzacıların 738’i, ikinci imzacıların 47’si hakkında dava açıldı. Bu davalarda 164 akademisyen hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildi. 4’ü hakkında erteleme kararı verildi. 36 akademisyen ise ceza aldı. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Hep haklıydık
AYM’nin kararı üzerine birçok akdemisiyen de sosyal medyada tepkilerini ortaya koydu. O tepkilerden
bazıları şöyle:
Emre Tansu Keten: Üç ay önce oy kullanamayacaktık, şimdi haklı bulunuyoruz. Garip ülke.
Cenk Yiğiter: Geri döndüğümüzde herkes şunu kendine görev bilmeli:
Öyle bir hesap sormalı, bu konformistleri, muhbirleri öyle bir teşhir etmeliyiz ki, geleceğin olası konformistleri böyle bir işe kalkışacak olduklarında bin kez düşünmeli. Geleceğe bir borcumuz budur.
Ali Rıza Güngen: Hakarete uğradım, hedef gösterildim, mobbinge uğradım, işten atıldım, çalışma ve seyahat hakkım elimden alındı… Ne diyeyim, neye sevineyim, neye ağlayayım bilemiyorum. Bir başkasın memleketim.
Garo Paylan: Anayasa Mahkemesi: “Barış istemek suç değildir!” diyerek, Barış Akademisyenleri’nin hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bu karardan sonra, akademisyenlerin mağduriyetleri hemen giderilmeli. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere akademisyenleri hedef gösteren siyasetçiler özür dilemeli.
Yandaş karardan rahatsız
Anayasa Mahkemesi’nin 10 akademisyenin başvurusu ile, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atmanın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki kararını Demirören Medya yayınları beğenmedi. Kararı “skandal”, “çukur” gibi ifadelerle duyuran CNN Türk, Hürriyet ve Milliyet gazetelerine sosyal medyadan tepki geldi.
Gruba ait Hürriyet gazetesi kararı, “AYM’den tartışılan karar / ‘Katliam’ diyeni haklı buldu” başlığı ile birinci sayfadan duyurdu. İç sayfada ise AKP Grup Başkanı Naci Bostancı’nın kararı eleştiren, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in hükümetin akademisyenlerden özür dilemesi gerektiğini söylediği görüşlerine yer verdi.
Milliyet gazetesi de kararı birinci sayfadan, “AYM’den ‘çukur’ kararı” başlığı ile ‘hukukçular karara tepki gösterdi’ diyerek verdi. Gazete, ‘hukukçu’ olarak sadece grubun haber kanalı CNN Türk’e açıklama yapan TÜRKAD Başkanı Mehmet Sarı’nın kararı eleştiren açıklamasına yer verdi. Hükümete yakın Sabah gazetesi de haberi birinci sayfadan ‘skandal karar’ şeklinde duyurdu. Güneş gazetesi de benzer bir başlık kullandı. Yeni Şafak ise Hürriyet, Milliyet ve Sabah’tan farklı olarak kararı iç sayfalarda ve “hak ihlali kararı” başlığı ile verdi.