Barış Anneleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile savaş politikalarının ülkeye istikrar getirmeyeceğine işaret ederek, çözümün diyalogda olduğunu vurguladı
Yıllardır mücadele eden Barış Anneleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 41 aydır sürdürülen mutlak tecrit ile Türkiye’nin KDP ortaklığında Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarına tepkili. Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a konuşan Barış Anneleri, savaş politikalarının çözüm olmadığına vurgu yaptı.
‘Abdullah Öcalan tüm dünya halklarına önderlik ediyor’
Barış Annesi Feleknaz Karabaş, tecridin derinleştirmesinin çatışmaların daha da yayılmasına neden olduğunu söyledi. Karabaş, Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos 2019 tarihli görüşmede dile getirdiği “Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Kendime güveniyorum, çözüm için hazırım” sözlerini hatırlattı.
Karabaş, “Türkiye, Sayın Öcalan’ı dinlemedi ve tecrit politikalarını derinleştirdi. Eğer tecrit olmasaydı Abdullah Öcalan, Kurdistan başta olmak üzere Ortadoğu’daki tüm sorunları çözer ve savaşı durdurabilirdi. Abdullah Öcalan sadece Kürt halkının önderi değil, tüm dünya halklarına önderlik ediyor. Bilinçli her Kürt, tecrit politikalarının sadece Öcalan’a yönelik olmadığını, Kürtlerin tümünü ilgilendirdiğini bilir. Ben bir Barış Annesi olarak Kürt halkının bu dünyada onurlu bir barışı hak ettiğine inanıyorum. Bizler de dünyada bulunan diğer halklar gibi kendi dilimizi, kendi kültürümüzü yaşamak istiyoruz. Kimse dilimizi, kültürümüzü yasaklayamaz” diye konuştu.
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ndeki saldırılarına da dikkati çeken Karabaş, KDP’nin tutumunu “ihanet” olarak yorumladı. Karabaş, Mesut Barzani’ye çağrıda bulunarak, “Türkiye bugün seninle dost gibi görünse de yarın senin baş düşmanın olacak. Barzani bunu iyi bilsin, buna göre hareket etsin. Kimse Kurdistan topraklarını kendi çıkarları için MİT’in ve korucuların arka bahçesi olarak kullanamaz. Bunu kabul etmiyoruz” dedi.
‘Zafer işaretine 30 yıl ceza veriliyor’
Öcalan’dan 41 aydır haber alınmadığına dikkati çeken Barış Annesi Mensure Özekinci, “Yeter artık bu zulüm. Erdoğan, kadınları öldürenleri, çocukları istismar edenleri, uyuşturucu satanları cezaevine atmıyor, atsa bile 2 yıl sonra dışarı salıyor. Ama bir Kürt genci zafer işaret yapıyor diye 30 yıl ceza veriliyor. Bu nasıl bir hukuktur, bu nasıl bir adalettir? Artık bu zulüm yeter kabul etmiyoruz. Buna karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
‘Adaletin kırıntısı kalmamış’
Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) üyesi olan Barış Annesi Rewşan Döner, “Abdullah Öcalan’ın sesini kısmak isteyenler başarılı olamadı. Bugün önderlik (Öcalan) artık Kürt halkının önderi olmaktan çıktı dünya halklarının önderidir. Dünyada demokrasi, özgürlük ve eşitlik isteyen birçok halk Abdullah Öcalan’ın felsefesi, ideolojisini benimsemiştir. Ama böyle bir önder yaklaşık 4 yıldır mutlak bir tecritle karşı karşıya bırakılmış durumda. Ne ailesiyle ne avukatıyla görüştürülmüyor. Bu büyük bir adaletsizliktir. Hepimizin ekmek ve su kadar adalete ihtiyacı var. Ülkenin durumuna baktığımızda adaletin kırıntısı dahi kalmamış” şeklinde konuştu.
Döner, “Öcalan’ın ektiği özgürlük tohumları ne silah ne tecrit ne de başka bir yöntemle yok edilebilir. Abdullah Öcalan’ın felsefesinde herkes için eşitlik ve özgürlük yer alıyor. Bu tecrit politikası Abdullah Öcalan’ın ideolojisini yok etmek için devreye konulmuş. Ama ne yaparlarsa yapsınlar onun felsefesi ve ideolojisi tüm dünya halklarına yayıldı ve birçok kişi tarafından benimseniyor” dedi.
‘Barış sürecinde kan durmuştu’
Barış Annesi Sabiha Bozan ise, tecrit politikaları derinleştikçe savaş ve kaosun büyüdüğünü söyledi. Bozan, şunları söyledi:
“Tecritle birlikte ekonomik kriz derinleşiyor, kadın cinayetleri artıyor, toplum adeta bir çürüme yaşıyor. Ne savaş politikaları nedeni ne de tecrit uygulamaları Türkiye’ye istikrarı getirmeyecek. Bu ancak Kürt sorununda barış ve müzakere ile mümkündür. Daha önce de Türkiye’de barış süreci yaşandı ve akan kan durmuştu, kimse ölmüyordu. Sadece Kürt çocukları öldürülmüyor, aynı zamanda Türklerin de çocukları ölüyor. Barış Anneleri olarak asker ve polis ailelerine de çağrıda bulunuyoruz. Biz çocuklarımız büyük emeklerle, yoksulluk içinde büyütüyoruz. Neden çocuklarımızı ölüme gönderiyoruz? Neden bu savaş hayır demiyoruz? Bu savaşı asla kabul etmiyoruz, bu savaşa karşı birlikte ‘hayır’ dersek bu savaş durdurabiliriz.”
HABER MERKEZİ