Her şey önceden tasarlanmış, itinayla çalışılmış. O halde sonuç da kayda değer, özgün, çarpıcı olacaktı. Geride Vandallar, onun önünde koruyucu azizler, deruni ahenge mevta âlimler, azimli asiller, ehli nizam saygın vaizler. Kapı kapı, konak konak, sokak sokak, kasaba kasaba, şehir şehir. Doludizgin, çılgınca, usul erkan bilmez, gözükara, özensiz ve üstünkörü bir talan değildi, soğukkanlı, hesaplı, tedarikli, kural ve nizam bilir, ince ve çok yönlü, sağlam ve tertipli bir soygundu. Kuşatma kararlı, ilerleyiş derli toplu, konaklama, kurulma, el koyma çabucak ve lekesiz oldu. Tek çöp, tek kırıntı, zırnık cevher, gram zenginlik, milim değer atlamadan. Kıymetli sayılabilecek irili ufaklı ne varsa kaçırılmasın, kurtarılmasın diye sınırlar kapatıldı, ülkenin derme çatma bütün kapıları sımsıkı tutuldu. Bir ülkenin zenginlikten yana bütün varı yoğu, olabilecek en hızlı ve eksiksiz şekilde barbarların mahzenlerine, korunaklı mabetlerine, hazinelerine taşınabilsin diye muhabbet incileri, ülkenin kıymetli kafaları, halkın gözbebeği sair efradı incinmeden, inlemeden, şikâyet etmeden, gönüllü, samimi, içten bir çabayla işe koyuldu.
Kaygıya, korkuya, paniğe gerek yoktu. Şüpheye kapılmak gururunu zedelerdi. Yakıp yıkmayacak, harap etmeyecek, merhametli ve haysiyetli bir muameleyi esirgemeyecekti Vandal. Cömertliğiyle, gönül yüceliğiyle, erdemli geçmişiyle kedilerini, kuşlarını, çocuklarını, kadınlarını, yaşlılarını koruyacak, koşulsuz itaat bildirildiğinde sadece üstün olanın, galibin inkâr edilemez kılıç hakkı olan ganimet usulünce alınacaktı. Oğulları ve kızlarının kanında yıkanmış kılıçlarını kurulamadan muzaffer haydut sürüsü, hayli yatkın olduğu halde pek gösterişe kaçmadan, ama hafif tumturaklı bir vakarlık içinde, ama soğukkanlı, ama sessiz, ama övgüye değer bir nezaket içinde tutsak kavmin saygıdeğer kıymetlileri, halkının göz nuru yerel mümessilleri eşliğinde yağmaya duygulu bir hassasiyet içinde başladı. Kasabın ölmüş bir hayvanı parçalaması gibi sükûnet ve ustalıkla daha nefes alıp vermekteyken, henüz kanlı canlıyken ülkenin karnı yarıldı ve içindekiler titreyen bedeninden usulca, parça parça koparılıp alındı. Bu sabırlı devinim, bu incelikli uğraş sırasında o günün gönüllü vasalı, bugünün dönüşe istekli tutsağı, sürgünü, yönetmeye gayretli yasal eşhası yine netice odaklı, yine geniş zamanlı, yine tam teşekküllü ve muhakkak fethe uyumlu, yine naif bir tefekkür içinde izleyebilirdi. Bu törensel kıyımda hiçbirinin sıkılmadığı, neşeden yana hiçbirinin tutumlu davranmaya yeltenmediği, tek bir sızlanma belirtisi göstermediği söylenebilirdi.
Yağma, talan ve soygunda hep sahnedeydi, bir izleyici olarak asla oturup uzaktan izleyemezdi. Kuramda ve uygulamada hep en önde, yıkım evresinde, yağma bölgesinde hem yol gösterici hem tatbik ediciydi. Kılavuzu asıl işini üstlendiğine göre artık Vandal ağırbaşlılığına bürünebilir, nezaketinden ödün vermeyebilirdi. Kahhar, maiyetiyle birlikte kan göletlerine batmadan, insan küllerine bulanmadan üstünden zarifçe, dikkatlice atlayabilir, yanındakilerle birlikte karmaşanın içinden kibre meyletmeden belli belirsiz gülümseyerek geçerken ilgisizce ganimet yığınlarına asasıyla dokunabilir, kendisine zahmetsiz zaferi armağan eden mülayim birlikçiyi memnuniyetle selamlayabilir, hizmet ve sadakatine hikmetli övgüler dizebilirdi. Kavmin kırımını hilelerine değil bir avuç yürekli çocuğun cesaretine bağlayan, onların itlafıyla açıklayan kavmin bu iç hesaplı, uz görüşlü, yumuşak kırım gücünü zevkle kanatları altına alabilirdi.
Bir tek ev yıkılmamış, bir tek aile dağılmamış, bir tek damla kan akmamış, bir tek insan öldürülmemiş gibi. Ağacı yakılmamış, toprağı göçmemiş, vadileri boğulmamış, nehirleri kurumamış, şehirleri hiç ölmemiş gibi. Beş yıl boyunca dallarından kuş, sokaklarından çocuk cıvıltıları hiç eksilmemiş gibi. Hâlbuki kimse yüksek sesle konuşmuyor, kimse içinden gelerek dileğince gülmüyor. Evlerinin içinde insanlar nefeslerini tutmuş bekliyor. Dışarıdan yalnızca damarlarındaki son kanın aktığını hisseden bir yaralının iniltilerini andıran boğuk hırıltılar, bir de yağmada barbardan da hevesli olanların, demli çay sohbetleri, bol köpüklü kahve muhabbetleri, diri kahkaha sesleri duyuluyor. Döneceklermiş, barbarlar gülümsediğinde!