Gelir artırmadan tüketim artırma yoluna giden Türkiye ekonomisi, şimdi bankalardaki kara deliği tartışıyor. Batık kredilerin devlete, devlet üzerinden de yurttaşın sırtına yıkılması an meselesi
M. Ender Öndeş/İstanbul
Geçtiğimiz günlerde AA’nın konuğu olan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, “Yatırım iştahında artış olduğunu ancak krediye erişimin kolaylaşması için banka bilançolarındaki sıkıntılı kredilerin temizlenmesi” gerektiğini söyledi. 2019’da yüzde 1’ler civarında büyüme ve yüzde 17 seviyesinde enflasyon beklediklerini belirten ve dönüp dönüp sürekli olarak bankaların batık kredilerinden söz eden Bilecik, “Banka bilançolarının sıkıntılı krediler açısından hızlıca normale döndürülmesi gerekiyor ki iş dünyası kredilere ulaşmakta zorlanmasın” uyarıları yaptı. Hemen birkaç gün sonra, Bankacılık Düzenleme Kurulu (BDDK), bankaların 2019’da sorunlu krediler payının yüzde 6’ya yükselebileceğini belirterek durumun vahametine dikkat çekti; ki bu, dünya ortalamasının çok üstünde. BDDK açıklamasında, bankaların batık kredi oranı yüzde 3,74 ile Aralık 2010 sonrası en yüksek seviyeye yükseldiği belirtilerek, “Önümüzdeki yıl sermaye yeterliliğinin yüzde 15,5’e gerileyebileceği tahmin edilmektedir” ifadesine de yer verildi.
Kriz sıkıştırıyor
Kurul, açıklamasını “merak edilecek bir şey yok” diye bitirse de, durumun böyle olmadığı çok açık. Aslında mesele Eylül’den beri tartışılıyor; çünkü sıkıntı büyük. Bilecik, Ekim ayında Hürriyet’e verdiği röportajda da “Sistemdeki sağlıksız, artık ödenemez hale gelmiş kredilerin temizlenmesi gerekiyor. Yoksa sağlıklı iş yapan, risklerini iyi yöneten şirketlerimiz de finansmana erişim sorunu yaşayacaklar” demişti. Aynı günlerde Fitch de, bankacılık sektörüyle ilgili raporunda, bankaların varlık kalitesindeki risklerin, inşaat, enerji ve proje finansmanı gibi riskli sektörlere verdiği krediler ile döviz ve faiz baskısından kaynaklandığını aktarmıştı.
Bankaları kim kurtaracak?
Ekim ayında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bankacılık sektöründe son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle ihtiyaç oluşması durumunda hükümetin gereken desteği vermeye hazır olduğunu söylemişti. Daha sonra ise Bloomberg haber ajansı, bankaların takipteki alacaklarının kamu bünyesinde oluşturulacak bir kuruma aktarılması konusunda çalışmaların yapıldığını, devlet kurtarmasının eli kulağında olduğunu sağlam kaynaklara dayanarak öne öne sürmüştü.
Ancak Albayrak, açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) bu konuya değinmedi. Hızla bir açıklama yapan BDDK de, “Batık kredilerin başka bir kuruma devredilmesi planda yok” dedi. Ancak durum vahimleştikçe, geçmişte “banka kurtaranlara” ağız dolusu hakaretler yağdıran AKP iktidarının da bu yola gireceği kesinleşiyor. Kasım ayının verilerine göre, bankacılık sektörünün kredi hacmi ciddi şekilde azalmakta. 2 Kasım itibarıyla bankaların kredi kapasitesi 43 milyar 111 milyon lira azalarak 2 trilyon 506 milyar 711 milyon liraya geriledi ve bu, tüketici kredileri dâhil her alanda bir gerileme anlamına geldi. Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 2 Kasım ile biten haftada 573 milyon lira azalarak 408 milyar 327 milyon liraya geriledi. Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 4 milyar 845 milyon lira azalarak 365 milyar 913 milyon liraya düştü.
Asıl büyük batıklar nerede?
Hepsi bu kadar değil ama. Türkiye’de yeniden yapılandırılan asıl büyük kredi miktarları ‘sorunlu krediler’ arasında gösterilmiyor. Bankalar ve varlık yönetim şirketlerindeki “takipteki alacaklar”a kredi yapılandırmaları da eklendiğinde yaklaşık 250 milyar liraya yakın kredinin batığa sürüklendiği ortaya çıkıyor
Amerikan yatırım kuruluşu Merrill Lynch, geçen ay, “Sistemdeki döviz cinsi kredilerin yüzde 30’una, toplam kredilerin ise yüzde 12’sine karşılık gelen 55 milyar dolarlık döviz kredisinin yeniden yapılandırılma veya geri ödenmeyen krediler kategorisine devredilme riski” olduğunu söylüyordu. Merrill Lynch’in raporunda, bu kara deliğin adresi de gösteriliyor. “Toplam döviz kredilerinin yüzde 16’sı inşaat ve gayrimenkul sektörüne, yüzde 14,6’sı ise enerji sektörüne ait. En yüksek stresin de bu borçlar üzerinde olduğunu düşünüyoruz.”
Halkın sırtından kurtarma
Şimdi, BDDK ve TÜSİAD açıklamalarından sonra, Beştepe’nin önceki açıklamalarını yutup banka bilançolarını temizleme işine girip girmeyeceği konuşuluyor. Ama çok fazla da seçenek yok aslında. Bu konuda uygulanması muhtemel yöntem, bankaların bilançosunun içinden sorunlu kredileri alıp devletin de içinde bulunduğu bir özel amaçlı ortak girişim şirketine devredilmesi olarak görünüyor.
Bu şirketin banka bilançolarındaki hasarı satın alması, karşılığında da devletten tahvili alarak ilgili bankalara batık krediler karşılığı vermesi ya da Türk Telekom’daki gibi hisse satın almaya yönelmesi olarak görünüyor. Her durumda, devlet ve yurttaşın devlete ödediği vergiler söz konusu. Aynen köprülerdeki ‘hazine garantisi’nde olduğu gibi, hayatında hiç banka borcu olmayan yurttaşlar da vergileriyle bu ‘kurtarma’ harekâtının bir parçası olacak. Yıllardır, AKP’nin savaş ve beton politikalarının bedelini ödeyen yurttaş, bu kez de bankaların çılgınlar gibi dağıttığı kredilerin bataklığına çekilecek. Bu ise, krizin yükünün yine yoksullara yıkılması anlamına gelecek.
Battı balık yan gider!
Ekonomik krizle birlikte bankaların batık kredi oranı son 8 yılın zirvesine yükseldi. 30 Kasım ile biten haftada toplam krediler içinde takipteki kredilerin oranı yüzde 3,74’ü gördü ve Aralık 2010’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, toplam 2 trilyon 452 milyar TL’lik kredi içinde takipteki alacakların seviyesi 91 milyar 870 milyon TL oldu. Oysa daha 2018 yılının başında, takipteki alacaklar oran olarak yüzde 2,95, miktar olarak 63 milyar 990 milyon TL seviyesindeydi. 11 ayda batık kredi miktarı 28 milyar 880 milyon TL arttı. Takipteki kredi oranı, en son ekonominin yüzde 4,7 küçüldüğü 2009 krizi sırasında yüzde 5,59’u görmüştü.
Batık kredi: Kocaman bir pazar
Bankalar 2018’de 5, toplamda 41 milyar TL’lik batık kredilerini ‘yasal tahsilatçı’lık yapan varlık yönetim şirketlerine sattı. Borç tahsilatı için bekleyen 3,5 milyon adet dosya var. Varlık Yönetim Şirketleri Derneği (VYŞD) Başkanı Selçuk Tuncalı, geçenlerde, bankaların 2018’de 5 milyar TL’yi aşan miktarda batık kredilerini varlık yönetim şirketlerine sattığını, böylece son üç yıldaki satışın 20 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Aralık 2018 itibarıyla varlık yönetim şirketlerinin elindeki sorunlu kredi büyüklüğü ise toplam 41 milyar TL’yi aşmış durumda.