Uzun süredir yolsuzluklara sahne olan şirketler ve kurumlarla bankaların ‘promosyon’ anlaşmaları, büyük bir sömürü alanı oldu. KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, bankaların kazanıp emekçinin kaybettiği bu düzen değişmeli diyor
Yadigar Aygün / İstanbul
Kamu emekçileri ve emekliler için bankalarla yapılan eski promosyon anlaşmaları ile yeni yapılanlar arasındaki farka tepkiler giderek artıyor. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), özellikle büyük işletmeler ve devlet kurumlarının maaşlarına aracılık etmekten büyük kârlar sağlayan bankaların verdiği promosyonların enflasyon oranına göre güncellenmesini ve tamamen emekçilere verilmesini talep ediyor.
Hiperenflasyon ile uçup gitti
Türkiye’de uzun yıllardır ekonomik krizin derinleştiğini belirten KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, işçi ve emekçilerin enflasyon karşısında maaşlarının eridiğine dikkati çekti. Emekçilere ve emeklilerle yapılan promasyon anlaşmalarının enflasyon oranlarına göre güncellenmesi gerektiğinin altını çizen Bozgeyik,“Yüzde 200’ü aşan bir enflasyon ile karşı karşıyayız. Hatta artık hiperenflasyon ile karşı karşıyayız. Ekonomik kriz ve enflasyon karşısında reel anlamda işçilerin ve emekçilerin gelirlerinde büyük kayıplar var. Uzun süreden beri kamuda çalışan emekçilerin bankaya yatan toplam maaşları üzerinden çeşitli 2 veya 3 yıllık promasyon anlaşmaları yapılıyor ancak bu 2021-2022 yılı için yapılan anlaşmaların enflasyon karşısında uçup gittiğini gördük. Hiçbir değeri, anlamı yok. Bu arada, bankaların kârlarının da yüzde 500 oranında artığını görüyoruz” dedi.
Sendikalar yetkili olmalı
AKP’nin ekonomi politikalarının emekçi ve işçilerin lehine olmadığını vurgulayan Bozgeyik, bütçenin ve kamu kaynaklarının zenginlere, mütaitlere aktarıldığının altını çizdi. Bozgeyik, “2022 yılı bütçesi görüşülürken, kamuda yapılan ihalelerde mütekaitlerin kayıplarının giderilmesi için ihalelerde güncellemeler yaptılar. Sermayeden yana hazineden müteaitlere bir sürü kaynak aktarıldı. Müaitlere, yandaşa bütçe sağlanırken işçilerin emekçilerin yok sayıldığını görüyoruz. Promasyon anlaşmaları tek bir kararname veya düzenleme ile olabilir. Çözüme kavuşturulabilir ama bu yapılmıyor. Bazı bankalar ile promasyon anlaşmaları yapıldı güncellendi ama bazı özel bankaların kamu bankalarının özellikle bu noktada hala olumlu bir adım atmadığını görüyoruz. Banka promasyonları için demokratik, şeffaf ve adil olmayan bir süreç yürütüldüğüne ilişkin pek çok eleştiri var. Bankalar ve bakanlıklar yerine promasyon anlaşmaları, sendikalar ile bankalar arasında bu süreç yürütülmelidir” diye konuştu.
Promosyon nedir?
1 Ocak 2009 tarihinden geçerli olmak üzere, 5754 sayılı Kanunla yapılan düzenleme uyarınca çalışanlara ödenecek ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın banka yoluyla ödenmesi zorunluluğu getirildi. Böylece, maaşların elden ödenmesi yasaklanarak bankalar üzerinden dağıtılmasına geçildikten sonra, patronlar ya da kamu kurumlarının yöneticileri, bankalarla anlaşmalar yaparak işlerini yürüttüler. Bu büyük mevduat kaynağını elde etmek için birbirleriyle rekabet halinde olan bankaların maaşlara ek olarak verdiği küçük ‘rüşvet’ meblağları ise promosyon olarak adlandırıldı. Uzun süre patronların, müdürlerin bankalarla anlaşıp el koydukları bu paralar, açılan davalardan sonra çalışanlara da ödenmeye başlandı ama çoğu zaman uygulamada durum böyle olmadı. Özellekle devlet kurumlarıyla bankalar arasındaki anlaşmalarda büyük miktarların ‘iç edildiği’ bir düzen kuruldu.
Hacettepe emekçilerinden eylem
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), promosyon ödemelerinin güncellenmesini talep etmek amacıyla Hacettepe Üniversitesi Personel Yemekhanesi önünde açıklama yaptı. “Bankalar Kazanırken Emekçiler Kaybediyor” yazılı pankartın açıldığı, “Diğer değil sağlık hizmetinin öznesiyim”, “Ateşe baca kitaba hoca Hacettepe’ye ‘rektör’ lazım” yazılı dövizlerinin taşındığı açıklamada, “Promosyon hakkımız söke söke alırız” ve “Yaşamak yaşatmak istiyoruz” sloganları atıldı.