İÇERİDEN/Hüseyin Aykol
Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Gökhan Yıldırım, 22 Mart 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Gazete sayfalarında birçok defa hasta tutsaklar sorununa ilişkin haberlerinizi okudum. Bu konudaki duyarlılığınızı biliyoruz. Hasta tutsaklara ilişkin ne Adli Tıp Kurumu ne de Adalet Bakanlığı ve iktidar gündemine alıyor. Görmezden gelmeye devam ettikleri gibi, kendilerine yazılan dilekçelere matbu cevaplar vermekteler. Hasta tutsakların serbest bırakılması için Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan Sibel Balaç 19 Aralık 2021’den bu yana ve ben 25 Aralık 2021 gününden itibaren Ölüm Orucu eylemi yapmaktayız. Derdimiz elbette ölmek değil. Ancak sizlerin de bildiği gibi sadece son üç ayda hapishanelerden 8 tabut çıktı ve ölenlerin de derdi ölmek değildi.
Kaldığım hapishanede hemen yan hücremde kalan ağır hasta tutsak Ali Osman Köse, içerideki 1600 hastadan sadece biridir. Adli Tıp Kurumu’nun düzenlediği ‘sağlam’ raporundan sadece 2 ay sonra kanser teşhisi konuldu, acil ameliyata alındı, sol böbreğini aldılar ve şu an yaşamını tek başına idame ettirememekte ve refakatçi eşliğinde kalmaktadır. 65 yaşında, 38 yıldır hapishanede ve birçok önemli kronik hastalıkları bulunmakta. Adli Tıp Kurumu’nun ‘maşallah’ deyip, ‘sağlam’ raporu verdiği tutsak; sadece bir ay sonra bu hale geldi. Ya diğerleri, ya bizler! Sibel Balaç ve ben 100 günlere geldik açlık yolunda. Umarım Adalet Bakanlığı bu sesimize kulak verir ve hasta tutsaklar serbest bırakılır…”
* * *
Yıllardır Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulmakta olan gazeteci arkadaşlarımızdan Özlem Seyhan geçen ay Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Özlem Seyhan 21 Mart 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Öncelikle cezaevinin mekansal konumuna ilişkin bir şeyler söyleyeyim: Burası tam bir bataklığın ve ilçe atık toplamanın yerine inşa edilmiş. Çöplüğün, bataklığın kuşattığı bir yer. Haliyle havası kirli, sürekli bataklık, lağım ve çöp kokusu var. Çoğu zaman nefes almak bir işkenceye dönüşüyor. Havaların ısınmasıyla birlikte kokular çoğalıyor, sivrisineklerden geçilmiyor. Ayrıca nem oranı yüksek. Yataklar küf tutuyor, eşyalar nem kokusundan geçilmiyor.
Uzun zamandır burada kalan arkadaşlarda birçok sağlık sorunu oluşmuş. Nefes darlığı, solunum yollarında tıkanmalar, eklem-kemik ağrıları fazla. Örneğin 29 yıldır içeride bulunan müebbet hapis cezalısı Songül Boğatır, KOAH hastası olmuş. Ciğerleri çok kötü durumda. Ayrıca pek çok başka hastalığı da var. Üç hücre cezası aldığı için infazı yakılmış; ancak burada kalmaya devam ettiği sürece hayati tehlikesi bulunuyor. Burada hastaneye sevk edilen mahpuslar, orada kelepçeli muayene dayatıldığı için muayene olmadan geri gelmek zorunda kalıyorlar. Bu konudaki itirazlarda da her kurum, sorumluluğu bir diğerinin üstüne atıyor.”
* * *
Siverek 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Ayhan Kavak, gönderdiği 14 Şubat 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bize geçen hafta yanımızdaki 2 nolu T Tipi’ne taşınacaksınız demişlerdi; ancak nakil olmadık; onun yerine odamızdaki arkadaşlardan Sozdar Çiçek, Türkoğlu 1 nolu L tipine, Remzi Bayram, Türkoğlu 2 no L tipine, M. Nur Çelebi, Bünyan 1 nolu T tipine, Hasan Kılıç, Bünyan 1 nolu T tipine sevk edildi.
Bizler de iyi sayılırız. Üç arkadaşımızın tahliye zamanı gelmesine rağmen 3 ay uzattılar. Haftaya bir arkadaşın daha tahliye zamanı gelecek ama onu da kesin uzatırlar diye düşünüyoruz. Bu konuda çeşitli kurum ve mahkemelere başvursalar da kapı duvar. Cevap verme lütfunda da bulunmuyorlar. Nitekim dergilerin bize verilmesi konusundaki AYM kararından hareketle idareye başvursak da iki aydır ses-seda yok. Görüntülü telefon meselesi sanki bize uygulanmayacak. Çok da önemli değil. Telefonu şu an 10 dakikaya indirdiler. Başka yerlerde hâlâ 20 dakika imiş. Hasılı içeriden başvurulara olumlu cevap yok. Dışarıda da ilgilenen yok…”
* * *
Cezaevlerindeki koğuş ya da odalara görüntülü kabin kuruluşları neredeyse tüm cezaevlerinde tamamlandı. Ancak odalarda büyük bir yer kaplayarak zaten dar olan mevcut alanı daha da daraltan bu kabinler, görüntülü görüşmelere -siyasi mahpuslar için- halen açılmadı. Bu konuda yakınan mektuplardan birini yazan kıdemli mahpuslardan Orhan Çaçan, şöyle diyor: “Ailelerimiz çok uzakta. Açık ya da kapalı görüşlere pek gelemiyorlar. Görüntülü görüşme, bize bu anlamda yararlı olacaktı; ancak bir türlü bu görüşmeler açılmadı. Oysa adli mahpusların görüntülü görüşmelerden yararlandığını biliyoruz. Bizim görüntüsüz olarak yararlandığımız bu telefonlar sık sık kesiliyor. On dakikalık görüş hakkımı kullanırken, telefon üç kez kesildi. Neredeyse ankesörlü telefonları arar olduk. Bu konuda, Adalet Bakanlığı’nı bilgilendirirseniz, seviniriz.”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer de 14 Mart 2022 tarihli mektubunda Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın ölüm orucuna değinmiş. Şöyle diyor: “Sibel Balaç, halkını çok seven bir öğretmen. KHK zulmüne karşı çıktığı Yüksel caddesi eylemleri nedeniyle tutuklandı. Adaletsiz bir mahkemede, hakkını aradığı için 10 yılı varan hapis cezasına çarptırıldı. Gökhan Yıldırım yiğit bir devrimcidir. Mahallesinde uyuşturucuya, yozlaşmaya, çetelere karşı mücadele etti. Tutuklanıp onlarca yıl hapse çarptırıldı. Sizin de sesinizi seslerine katmalarını bekliyorlar inançla.”
BAŞSAĞLIĞI: Bursa H Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan İdris Başaran, iki ay kadar önce babasını kaybetmiş. Uzun süredir kanser tedavisi görmekte olan İdris’in babası da oğlunun tahliye olduğunu göremeden aramızdan ayrıldı. Başta İdris Başaran olmak üzere tüm Başaran ailesine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz!
MEKTUBU GELENLER:
———————————
Özlem Seyhan – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
İzzethan Aykut – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
İdris Başaran – Bursa H Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Ayhan Kavak – Siverek 1 nolu T Tipi Cezaevi
Diyaveddin Turhan – Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Gökhan Yıldırım – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
Murat Topci – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
Yusuf K. Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Çizim: Mehmet Boğatekin – Burhaniye 1 nolu T Tipi Cezaevi