Bir elinde çay kaşığı ve ucunda azıcık bal, diğerinde kepçe ve ağzına kadar dolu kezzap. Kepçeyi geri çekip kaşığını uzatıyor, tatmak isteyen yerinden kıpırdamadan ağzını uzatıyor. Kopacak denli uzayan bir boyun, arkaya kaykılmış bir baş, karanlığa büzüşmeye yatkın bir açık ağız. Çabalar faydasız. Bu haliyle parlayan o bir damlacık saf kehribar, ulaşılacak gibi görünmüyor. Tatmak için yaklaşmak, en azından bir adım atmak gerekiyor. O adımı attıktan sonra bir adım daha ve sonrasında bir adım daha. İlk adımın küçük düşürdüğünü biliyor. Ama bir kez küçük düştükten sonra daha fazla küçük düşmek artık küçük düşürücü gibi gelmiyor. Gözü kapalı tam sınıra vardığında ve tam da balın tadına varmak için ağzını açtığında kaşık geri çekiliyor ve açık ağızdan gırtlağa kızgın kezzap boşaltılıyor. Kıvranışlar, çırpınışlar, can çekişmeler ve nihayetinde ölüm bekleniyor. Mucize bu ya, umulanın tam tersi oluyor! Öyle bir şartlanmışlık ki, kezzap bal etkisi gösteriyor. Ne kuşkulu yorgunluklar ne uzuvların belirgin rahatsızlıkları. Şaşırtıcı bir canlılık, huzursuz edici matlıklardan muaf sıhhat taşkını bir ışıltılı coşkunluk. Tereddüt ve çekince emareleri, fiziki dengeyi tehdit edici belirtiler görünmüyor. Onda, ıstırapların derin dehlizlerine sürükleyen tahripkâr süreçlerin izlerini, bedensel ve onu izleyen ruhsal çözülüşün asli kalıntılarını, dinamik nüanslarını aramak nafile. Kezzap iyi geliyor, hatta üstüne bir kâse baldıran bile görünüme çakırkeyif bir hoşluk katıyor. Oluşun bulanıklığı içinde karakterin lime lime dökülüşünü görmek ve duymak ne mümkün. İkincil düşler ve yan duygularla asal kabalıkların karışımı bir yığınsal çökelti değil, gördüğümüz diri bir form, çizgi ve kaslarıyla uyumlu kaskatı bir sağlıklı bünye.
Şirketin buyruğu, iktidarların arayışı, liberallerin buluşuydu. Zarif şekilde yorumlanması gereken tarihi dönem sonlarının o zaruri merhamet krizi anlarına denk gelen, sayısız belirsizliklerle yumuşatılmış bir incelik gösterisi. Köle kimliğine yönelik o okşayıcı sevecen vurgu hep aynı mecburiyetten. Devlet şirketi lehine, sömürge ahalisini kendi varlığının hilafına doyurmak iktidarların yamyam hiddetini, liberallerin yılansı zekâsını gerektirirdi. Yine de bal niyetine kezzabı sindirebilen aşırı alışkın bir bünye ve alçalışa yeterli esnekliği olan bir karakter zafiyetinin de buna eşlik etmesi farzdı. Çektiği acıya değebilen her laf, kaşığın ucundaki baldan da tatlı. Ama bu bile, koloninin sürüler halinde biat ettikleri halde hep karşı koymuş gibi öne atılan yandaşlar içindi sadece. Her yıkım esnasında ve her seçim öncesinde ağızlarında hep aynı yumuşak sözler, sömürgeciye artık inanmayanı değil de yalnızca sersem bir dalgınlıkla yoldan sapmışları burnundan tutup yeniden yola getirmek üzere.
Kimi katledip kimi kolladığına bakmalı her zaman, balı uzatırken de kezzabı içirirken de. Kitlesel iç kıyımların kitlesel bir rahatlama gibi kabul gördüğü, sınır ötesi vandallıkların gizli bir merhamet ve yardımseverlik gibi işitilmez kılındığı zamanlara denk gelir hep. Çiftliğindeki köle çocuğun başını ezer gibi yerli dilinden iki kelimeyi ezip çiğnediğinde, endişenin makul bir safhasındaki rahatlığı sunduğunu bilir. Can çekişenlerden bile bu rahatlıktan soluması ve onu izlemesi beklenir. Söylediklerinin hiçbir anlama gelmediğini sezer de bir hiç karşılığında, en anlamsızından bir söz oyunuyla sömürgeci geleneğin yine de kurtarılması gerektiğine ikna edilir herkes. İçeriksiz ve boş diye yüz ekşiteni çok. Ama zaten en ahmak sözcük oyunları karşılayabilirdi, köylülüğünden göçüp tüm koloni sakinlerinin topluca iltica ettiğine inandırıldığı orta sınıf şehirliliğin yavan gevşekliğini. Ezeli yanılsamayı ebedi bir gerçek diye yaşatan vahşi düzen temsilcilerinden biri gidip öteki gelirken hepsinin de dayandığı aynı zaaf, kurbanlarının meyilli göründüğü aynı istekli çözülüş. Meselenin özüne dokunmayan gönül alıcı bir tek söz, yenilenmiş hayal kırıklıklarının uyandırabileceği tüm ilgisizliğe bir anda son verebildiği görülmemiş bir şey değil. Vazgeçmemeleri o yüzden, yutturdukları kezzabın bir kez daha bal etkisi göstereceğinden zerre şüphe duymadıklarından.