Bakur Belgeseli’nin yönetmenlerine verilen hapis cezasına tepki gösteren ‘Bakur Belgeseliyle Dayanışma Platformu’ üyeleri, verilen cezanın sanatsal ifade özgürlüğünü hiç saydığını ve bir tehdit niteliği taşıdığını vurguladı
Bakur Belgeseliyle Dayanışma Platformu, “Bakur” filminin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’e verilen 4’er yıl 6’şar ay hapis cezasını protesto etmek için Beyoğlu’nda bulunan Taksim Hill Otel’de basın toplantısı gerçekleşti. Basın açıklamasına Hakların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Saruhan Oluç, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, İHD yöneticileri, Cumartesi Anneleri, Bakur belgeselinin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’in yanı sıra birçok aydın, yazar, gazeteci ve sanatsever katıldı. Basın toplantısının olduğu salona Türkçe ve İngilizce olarak “Sinema Yargılanamaz” pankartı asıldı.
Bu gerçekle mücadele edilir
Toplantıda ilk olarak konuşan Bakur belgeselinin yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu, “Her seferinde de vidayı biraz daha sıkarak beynimizde bir diş daha açarak, bizlere Türkiye’de yaşadığımızı hatırlatıyorlar. 4 ay 6 ay değil, sadece bizim ceza almamız Selahattin Demirtaş’ın içeride tutuluyor olması, binlerce öğrencinin cezaevinde sudan gerekçelerle tutulması Türkiye’nin gerçekliği. Bu gerçeklikle mücadele edilir, boyun eğilmez, susulmaz. İfade özgürlüğü denen şey insanı insan yapan esas gerçek şeydir. İfade özgürlüğüne sahip çıkmak insan olma mücadelesidir. Bu çerçevede bizim yaptığımız şey de budur” dedi
Başkalarına ibret olsun diye kendilerine bu cezanın verildiğini dile getiren Mavioğlu, “Hepimizi bir şekilde suçlu ilan etmeye çalışıyorlar. Tam da Tezer Özlü ‘bu ülke bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin’ demişti. Onun için bu salonda bir araya geldiğimiz gibi her alanda bir araya gelip mücadele etmemiz gerekir” diye konuştu.
Mavioğlu’dan sonra Bakur Belgeseliyle Dayanışma Platformu’nun ortak basın açıklaması metnini sinema oyuncusu Nur Sürer okudu. Sürer, tanık oldukları barış ihtimalinin kaydını tutup belleklerine not düşen iki belgesel yönetmeni Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun maruz kaldığı “düşman ceza hukuku” kararı nedeniyle, arkadaşlarıyla dayanışmak için bir arada olduklarını dile getirdi.
Sürer, “2013 yılında, barış ve çözüm süreci devam ederken çekilen Bakur (Kuzey) belgeseli, Türkiye sınırları içindeki PKK kamplarını görüntüleyerek, örgütün Türkiye sınırlarının dışına çekilme sürecine tanıklık etmiştir. 2015 yılında kurgusu tamamlanarak seyircilerle buluşmaya hazır olan Bakur belgeselinin 2015 Uluslararası İstanbul Film Festivali’ndeki galası eser işletme belgesi olmadığı gerekçesiyle bir gün kala engellenmiş ve bu büyük bir uluslararası skandala neden olmuştu. Daha sonra ise Bakur gerek Türkiye’de, gerekse yurtdışında, örneğin Almanya’da DokLeipzig, İsviçre’de Visions du ReeI ve İsveç’te Stockholm Film Festivali gibi önemli uluslararası belgesel festivallerinde bugüne kadar on binlerce izleyiciyle buluştu” dedi.
‘Savunma hakkı hiçe sayıldı’
Gösterimlerden birinin Mayıs 2015’te Batman’da Yılmaz Güney Sineması’nda gerçekleştiğini hatırlatan Sürer, bu gösterimden 2 yıl sonra yönetmenler hakkında dava açıldığını ve önceki gün görülen karar duruşmasında da ceza verildiğini ifade etti.
‘Türkiye tarihinde 2’inci leke’
Batman 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Bakur belgeselinin yönetmenlerine verdiği hapis cezası kararının bir ilk olmadığını kaydeden Sürer, Şubat 2019’da aynı mahkeme, Nû Jîn (Yeni Yaşam) belgeselinin yönetmeni Veysi Altay’a da “örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini dile getirdi. Sürer, “Veysi Altay’la aynı davada Batman Yılmaz Güney Sineması yöneticisi Dicle Anter’e de aynı suçlamayla 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmişti. Bakur belgeseli davasında ise hapis cezaları daha da arttırılarak 4 buçuk yıl olmuş ve bu Türkiye sineması tarihine ikinci bir kara leke olarak geçmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Barış duygusunun oluşmasını sağlayan bir eser’
Bakur belgeselinin içeriğine de değinen Sürer, belgeselde suç teşkil edecek bir unsurun olmadığını belirti. Sürer, “Çözüm sürecinin devam ettiği 2013 yılında çekimlerine başlanan ve 2015 yılından bu yana, yani 4 yıldır on binlerce seyirciyle buluşan Bakur belgeseli, şiddeti teşvik etmeyen, terör eylemlerini haklı göstermeyen ve nefret yerine barış duygusunun oluşmasını sağlamayı amaçlayan bir sanat eseridir. Batman 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bu düşman ceza hukuku kararı, hem filmin yönetmenlerinin sanatsal ifade özgürlüğünü hiçe saymaktadır, hem de Türkiye’de üretimde bulunan tüm sinemacılara yönelik doğrudan bir ifade özgürlüğü ihlali ve tehdit niteliğindedir” diye belirtti.
‘Hukuka aykırıdır’
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile korunan sanatsal ifade özgürlüğü, sanatçının özgürce çalışmasını, eserini yaygınlaştırmasını ve bunun müdahaleye uğramamasını güvence altında alır” diyen Sürer, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye Cumhuriyeti Terörle Mücadele Kanunu’na göre dahi çok açık ve net bir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilmesi gereken belgesel film yaratmanın suçmuşçasına değerlendirilip, yönetmenlerinin yargılanması hukuka tamamen aykırıdır. O yüzden, değil yönetmenlerine hapis cezası verilmesi, aslında bu davanın hiç açılmaması gerekirdi. Kendi Anayasamıza, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da aykırı bir yargılama sonucu verilen bu kararı kabul etmiyoruz. Sinemacılar olarak özgürce üretme hakkımızın ve de izleyiciler olarak sinema eserlerine özgürce erişim hakkımızın elimizden alınmasına karşı mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.”
Basın açıklamasında sonra söz alan avukatlarda bu cezanın hukuki olmadığını ve siyasi bir karar olduğunu vurgulayarak, davanın takipçileri olacaklarını ifade etti.
Oluç: Mücadeleyi hep birlikte kazanabiliriz
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da “Dayanışmamızı sonuna kadar hem hukuki alanda hem de siyasi alanda göstereceğiz. Bu mücadeleyi hep birlikte, bütün demokratik güçler ile kazanabiliriz” dedi.
Kaynak: MA