Yüz binlerin bir araya geldiği Bakırköy’de 1 Mayıs İşçi Bayramı coşkuyla kutlandı. Açlık grevi eylemine dikkat çekmek için ‘beyaz tülbendini al da gel’ diyenler de meydandaki yerlerini aldı.
İstanbul’da bu yıl Bakırköy Pazar Alanı’nda gerçekleştirilen 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlaması yüz binlerce kişinin katılımı ile başladı. “İş-Adalet-Özgürlük için 1 Mayıs’a!” şiarıyla 3 koldan yürüyüşe başlayan gruplar, büyük bir coşkuyla alana girdi.
Aralarında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) bulunduğu çok sayıda sendika ve sivil toplum kuruluşunun, Marmara Forum AVM ve E-5 Yanyol’dan gerçekleştirdikleri iki yürüyüş kolu alana giriş yaptı.
“İnsanca yaşayabileceğimiz bir memleket istiyoruz”, “Halk açlığa ve yoksulluğa karşı” ve ”Simit çay kırığı değil dünyayı istiyoruz” pankartlarının taşındığı yürüyüş kollarında, “Krizin faturasını ödemeyeceğiz”, “Çocuk istismarını yaratan düzene sesiz kalma” dövizleri taşındı.
Açlık grevi için beyaz tülbent
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu ise Dikilitaş’ta bir araya geldi. İmralı tecridinin kaldırılması için “Beyaz tülbendini tak da gel” şiarı ile düzenlenen yürüyüşe HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu ile HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli de boyunlarına taktıkları beyaz tülbentlerle katıldı. “Tecrit son bulsun ölümler olmasın” pankartının açıldığı yürüyüşte, açlık grevinde olan binlerce tutuklu için 7 bin beyaz tülbent takıldı. On binlerce kişinin başına “Leyla ve Nasır” yazılı bandajları taktığı yürüyüşe, kadınlar yöresel kıyafetleriyle katıldı.
Gebze Cezaevi önünde 23 gündür nöbet tutan aileler de beyaz tülbentleri ile katıldığı yürüyüşte, binlerce kişi açlık grevlerine dikkat çekmek için ağızlarını beyaz maske ile kapattı.
HDP kortejinde şu dövizler taşındı: “Gazze’den değil Gebze’den geliyoruz anneler direnişte”, “Saray rejimi çatırdıyor ayak takımı iktidara”, “Tutuklu HDP’liler serbest bırakılsın, tüm siyasi tutsaklara özgürlük” pankartlarının açıldığı yürüyüş kolunda, “Heqîqet nayê tecrîtkirin”, “Hakikat tecrit edilemez”, “Em ji nîqaşkirina heqîqetê û ji hezkirina rojê natirsin”, “Tecrît nayê qebûlkirin”, “Hakikati tartışmaktan güneşi sevmekten korkmuyoruz”, “Tecrît suçê mirovahiyê ye” “Anadilde eğitim şart.”
‘Leyla yaşasın’ pankartına engel
Öte yandan beyaz tülbentliler diğer yürüyüş kollarında da yer aldı. HDP İstanbul İlçe Örgütü, Forum AVM önünden başlayan yürüyüşe beyaz tülbentler ile katıldı. “Soyguna, istismara, savaşa hayır”, “Tecrit son bulsun Leylalar yaşasın” pankartıyla alana girmek isteyen yurttaşlar polis engeline takıldı. Kısa süren tartışmanın ardından pankart ile birlikte alana girildi.
İmamoğlu da katıldı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da sahneye çıkıp kısa bir konuşma yaptı. İmamoğlu, “İnşallah şehrimizde 1 Mayıs’ı doya doya özgürce hep birlikte kutlayacağımız günler olacak. Emeğinizin karşılığını aldığınız günlerde hep birlikte olmayı diliyorum” dedi.
‘Sessiz kalmayacağız’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) korusunun sahne almasıyla devam eden mitingde, enternasyonalist 1 Mayıs marşı okundu. Koronun ardından DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu Nazım Hikmet’in “Memleket Şiiri”yle konuşmasına başladı. Taksim Meydanı’nı işçilere kapatanların saltanatının elbet yıkılacağını dile getiren Çerkezoğlu “Taksimi 1 Mayıs alanı olarak yeniden kazanacağız. Ve yeniden 1 Mayıs’ı Taksim alanında kutlayacağız. Kriz dolayısıyla işten çıkartmalar yasaklanmalıdır. Haksız hukuksuz bir şekilde KHK’lerle işten çıkarılanlar işlerine geri dönmelidir. Vergi adaletsizliğine son verilmemelidir. Asgari ücretliden vergi alınmamalıdır. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır. Bu adaletsiz düzene karşı ayağa kalkacak mıyız. Hiç kimse cinsiyetinden kimliğinden inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş sayılmasın. Eşit yurttaşlık barış kardeşlik ülkenin her tarafında hakim olsun. Bizler bu ülkenin tüm güzelliklerini yaratanlar söz verelim. Bu baskıcı rejin harap ettiği memleketimizi yeniden kuracak mıyız? Halkın iradesini yok saymaya karşı girişimlere sessiz kalmayacağız. Bu ülkenin geleceğinin güvencesi biziz. Bütün ezilenlerin ve emekçilerin birliği aydınlık geleceğin biricik teminatıdır” dedi.
‘Yaşamın koşullarını emekçiler oluşturacak’
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de, ülkenin adım adım toplumsal siyasal bunalımın içine itildiğini ve giderek derinleştiğini dile getirdi. Gezen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerel seçimler biter bitmez önümüze yapısal reform adı altında açı bir reçete önümüze koydular. Kolektif emeğimizle yarattığımız değerleri, kıdem tazminatımızı sermayeye, patronlara peşkeş çekmek istiyorlar. Buna izin verecek miyiz? İzin vermeyeceğiz. Reform diye diye temel haklarımızı tek tek ortadan kaldırdılar. Şekerden tütüne, enerjiden, kağıda ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirdiler. İşçi cinayetlerinin önünü sonuna kadar açtılar. Açlık sınırında yaşamaya bizleri ittiler. Kabul edecek miyiz. Kabul etmeyeceğiz. İhraçların en çok etkilendiği kadınlar güvencesiz işlere idildi. Kadın eve hapsedildi çalışma yaşamından uzaklaştırıldı. Yasalarla emeklilik hakkımız yaşa takıldı. Laik demokratik barış içinde eşit ve özgürce yaşamak istiyoruz. Barış içinde bir arada yaşamanın koşullarını biz emekçiler oluşturacağız. Aydınlık yarınları emeğin birleşik mücadelesi ile kuracağız.”
‘Kayyumlarla teslim alacaklarını sanıyorlardı’
Türk Mimar Mühendisleri Odaları Birliği(TMMOB) Başkanı Emin Koramaz da AKP’nin baskısına, şantajlarına, tehditlerine boyun eğmeyenleri selamlayarak, “Selam olsun eşitlik özgürlük sevdalılarına. Selam olsun bugün burada birlik dayanışma sloganlarıyla 1 Mayıs alanlarını dolduran tüm halkımıza. Bugün emeğiyle alınteriyle geçinenlerin günü. Bugün halka doğru haber verdikleri için cezaevlerinde doldurulan gazetecilerin günü. Hakları özgürlükleri için mücadele eden kadınların günü. KHK ile kayyımlarla bütün bir ülkeyi teslim alacaklarını sanıyorlardı. Yanıldılar. Tek adam rejimi altında hiçbir zaman bitmeyecek bir saltanat kuracaklarını sanıyorlardı yanıldılar. Bütün bu yanılgıları ekonomik siyasi alanda Türkiye’nin hiç karşılaşmadığı bir krizle karşılaştı. Şimdi de bu krizi emekçilere ödetmek istiyorlar. Yine yanılacaklar. Bu ülkenin Kürt’üyle Türk’üyle el ele verdiğinde aşamayacağı bir duvar, yok edemeyeceği bir saltanat yok. Fabrikasında okulunda hastanesinde yaşamın neresinde olursa olsun direnenlere bin selam olsun” dedi.
‘Ölümün bile adil olmadığı düzende omuz omuza’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman da, sağlıklı toplumun ön koşulunun örgütlü toplum olmaktan geçtiğini söyledi. Isınma ve barınmada yeterli olanakları sağlamayan sermaye iktidarına karşı 1 Mayıs’ın birlik dayanışma günü olduğunu ifade eden Adıyaman, şunları dile getirdi: “Sorunu biliyorsak teşhisi koyabiliyorsak çok iyi biliyoruz ki çaresi var. Reçetesi var. Örgütlü mücadeleyi başarmak zorundayız. Ölümün bile adil olmadığı bu düzende yaşamı adil kılmak için omuz omuza mücadele çağırıyoruz.”
‘Halkın iradesini çalan hırsızlar’
Daha sonra HDP İstanbul İl Kadın Meclisi Sözcüsü Aysun Çeper de, ortak metnin Kürtçesini okudu. Ortak metnin Türkçesini işçi emekçisi Hasan Oğuz okudu. Krizin faturasının sermayenin, sarayın ödeyeceğini belirten Oğuz, “Tüm hukuk tanımazlığıyla, bir gecede çıkarttıkları KHK’lerle binlerce emekçiyi açlığa mahkum eden ve tüm arsızlığıyla ‘ağaç kökü yesinler’ diyen kumpasçılar, gasp ettikleri mazbatalarla halkın iradesini çalan hırsızlara karşı, ‘oy kullanamazlar’ dedikleri KHK’liler, 1 Mayıs Meydanlarında ‘oy kullandık ve siz kaybettiniz.’ Muhalif gazetecileri, akademisyenleri, siyasetçileri hapishanelere doldurup, duyma görme bilme hakkımızı elimizden alanlara karşı, sokak afişlerimizle, bildirilerimizle buluştuk… Tekelci medyanın sansürüne rağmen burada 1 Mayıs alanındayız” diye belirtti.
‘AKP ölümlerin sorumlusu’
Toplumun tüm kesimlerinde uygulanan baskı ve tecrit ortamını hapishanelerde bir işkence yöntemine dönüştürenlere karşı alanda olduklarının altını çizen Oğuz, “Hapishanelerde tecride karşı açlık grevleriyle seslerini duyurmaya çalışan binlerce tutsağı görünmez duyulmaz kılanlara karşı 1 Mayıs alanından sesleniyoruz. Tecritte ısrar eden AKP iktidarı açlık grevleri sonuçlarının ve ölümlerin sorumlusu olarak tarihe geçecektir… Ve bir kez daha 1 Mayıs alanından haykırıyoruz… Ölüm değil yaşamdan yanayız. Tecrit insanlık suçudur. Siyasal iktidarın kollayarak büyüttüğü erkek şiddetine, cinsel tacize, tecavüze karşı, krizin bedelini evde ayrı işte ayrı ödetenlere, kadınların nasıl yaşamaları gerektiğini salık verenlere karşı 1 Mayıs alanındayız. Galatasaray meydanında çocuklarının akıbetini soran annelere, açlık grevindeki çocukları için kaygıyla bekleyen annelere saldıran erkek egemen iktidara karşı, itaat etmeyen, kadınlar, barış anneleri, cumartesi anneleri, 1 Mayıs alanında ‘bedenimiz kimliğimiz emeğimiz bizimdir’ diye haykırıyor” diye ifade etti.
Her geçen gün muhaliflere yönelik artan nefret söylemlerine değinen Oğuz “CHP lideri Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan bu ırkçı faşist zorbalığa, devlet şiddetine karşı, Türk, Kürt, Arap, Laz, Alevi, Sünni kadın erkek LGBTİ+ olarak tüm farklılıklarımızla yan yana 1 Mayıs alanlarındayız. Eşit yurttaşlık onurlu barış ve özgürlük diye haykırıyoruz” diye belirtti.
‘Talana karşı yaşamı savunuyoruz’
Savaşa karşı barışı savunduklarına dikkat çeken Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler; savaşlara, sınır ötesi operasyonlara, hayatların yerinden edilmesine karşı barışta ısrar edenleriz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, ezilenlerin, bir merminin fiyatından haberimiz yok ve öğrenmek de istemiyoruz! Biz, savaş ve çatışma politikalarıyla, ülkenin bugünü ve geleceğine dair umutsuzluk, çaresizlik ve inançsızlığa sürükleyenlere karşı buradayız. 1 Mayıs alanında umudu büyütüyor ve haykırıyoruz. Ortadoğu’da yaşanan emperyalist paylaşım savaşları sonrası ülkemizde yaşamak zorunda kalan mültecilerin ve bölgede yaşanan baskı ve zulüm politikalarından dolayı metropollere gelmek zorunda kalan yoksul Kürt emekçilerinin maruz kaldığı ırkçılık, yoğunlaşan emek sömürüsü, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına karşı, ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’ diyenler 1 Mayıs alanındayız. Yaşam alanlarının her geçen gün talan edilmesine karşı yaşamı savunuyor toprağımızı ve sularımızı ranta heba edenlere, toprakla beraber yaşamı betona gömenlere karşı, Ayder yaylalarından, Amed surlarından, Munzur gözelerinden, kuzey ormanlarından esen rüzgarla buluştuk, 1 Mayıs alanına geldik! ‘Beton değil, toprak rezidans değil ağaç’ diye haykırıyoruz.”
‘Her yer Taksim her yer direniş’
AKP’nin kindar ve dindar nesil yetiştirmek adına eğitimin tüm alanlarını cemaatlere ve yandaş vakıflara açtığını ve her geçen yıl değiştirilen sınav sistemine, eğitimdeki özelleşmeye karşı çocukların geleceğini savunduklarını vurgulayan Oğuz, “Sağlıktaki ranta karşı mücadele eden ve ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyen sağlık emekçileri olarak da 1 Mayıs alanlarındayız. 1 kereden ne olmuş ki’ ,‘1 kere olmuş münferit’, ‘rızası var’, ‘çocuklarına sahip çıkamamışlar’ gibi, saldırganı değil çocukları ve ailelerini suçlayan ifadelerle istismarı meşrulaştırarak son yıllarda hızla artan, çocuklara yönelik şiddet taciz ve istismarın ortağı olan siyasal iktidara karşı ‘güzel günler göreceğiz çocuklar’ diyebilmek için 1 Mayıs meydanlarındayız. Hukuk tanımayan gerekçelerle 1 Mayıs Meydanı olan Taksim meydanını halka kapatanlara hep beraber sesleniyoruz; ‘Her yer Taksim her yer direniş” diyerek sözlerini bitirdi.
Konuşmaların ardından miting, sanatçıların sahne almasıyla son buldu.
Kaynak: MA