DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Celemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına ve Belediye Eşbaşkanı’nın gözaltına alınmasına tepki göstererek, ‘Biz biliyoruz ki kayyım kararı Kızılcahamam’da alındı. Bunların ‘normalleşme’ dedikleri Hakkari’de kayyım darbesidir’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gelişmeleri değerlendiriyor.
Siyasi partilerle değil, JİTEM ittifakıyla yarıştık
Bakırhan konuşmasında Colemêrg (Hakkari) Belediyesi’ne kayyım atanması ve Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Bakırhan, Colemêrg Belediyesi’nni alçakça gasp edildiğini belirterek, “31 Mart seçimlerinde çok yoğun bir mücadele verildi. Emin olun sistem bütün gücüyle Hakkari’ye yükleniyordu. Orayı da garnizon haline yapmışlar. Geçmişte de en hukuk dışı işlerin yürütüldüğü bir kentti. Neredeyse Soylu’nun düzenli ziyaret ettiği merkezlerden biri haline gelmnişti. Biz hakakri’de siyasi partilerle yarışmadık. Korucularla, beşli çeteyle kirli sermayeyle, itirafçılarla, devletin bütün kurumlarıyla, JİTEM ittifakıyla orada yarıştık. Hakkari’nin gençleri, emekçileri kadınları bütün bu baskıya rağmen iradelerini ortaya koyarak belediye seçimlerinde Mehmet Sıddık Akış yoldaşımızı seçtiler.
Evet, ne yaptılar yine bir sabah kayyım darbesi atadılar. Zannediyorlar ki biz bu gaspa sessiz kalacağız, buna izin vereceğiz. Buna geçit vereceğiz. Yok öyle bir yağma.Biz Hakkari’de Van’da olduğu gibi Türkiye’deki gerçek demokratik muhalefetle birlikte Hakkari’nin iradesine savunacağız. Tekrar yerel yönetimleri alıncaya kadar da Hakkari’^den ayrılmayacağımızı buradan belirtmek istiyorum.
Edi Bese, artık yeter. Bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa bu düşman hukukuna yeter diyoruz.” ifadelerini kullandı.
YSK aday olabilir demedi mi?
Akış hakkında iktidar yanlısı haber kanalları aracılığıyla yapılan yalan haberlere değinen Bakırhan, “Neymiş, belediye başkanımız 50 bin lirayla İran’a kaçacakmış. Siz bizim kaçtığımızı nerede gördünüz? Belediye başkanımız YSK’ye başvurdu. YSK kimdir? Türkiye’de AKP’nin yetkin olduğu bir kurum değil mi? Sizin kurumunuz aday olabilir dedi mi, dedi. Bir anda ne oldu da ortada herhangi bir karar yokken, dosyada gizlilijk kararı varken eşbaşkanımız suçlu gösteriliyor. Dosya 2014’te açılmış açan savcı FETÖ’den aranıyor. Hangi cürette mahkeme kararı olmadan, soruşturma bile değilken kendinizi mahkeme yerine koyup bu kararı veriyorsunuz?
İçişleri Bakanı’nı uyarıyorum. MHP’nin Ergenekon’un kayığına binerek gideceğiniz yer, Soylu gibi tarihe suç işleri bakanı geçmenizi sağlayacaktır. Bir karar veriniz.” ifadelerini kullandı.
‘Normalleşme’ dedikleri Hakkari’de kayyım darbesidir’
AKP’nin Kızılcahamam’da 3 günlük kamp yaptığını ve orada çeşitli kararlar alındığını vurgulayan Bakırhan, “Biz biliyoruz ki kayyım kararı Kızılcahamam’da alındı. Orada üç günlük kampı toplarken ne demişti AKP Genel Merkezi? Yeni anayasa tartışacaklarmış, normalleşmeyi tartışacaklarmış. Üç gün toplandılar tartıştılar çıka çıka kayyım darbesi çıktı. Bunlar değişim dediği, normalleşme dediği işte bu kadardır. Bunların normalleşme dediği Kobane kumpas davasında yüzlerce yıl ceza verilmesidir, 28 Şubat darbecilerinin serbest bırakılmasıdır, seferberlik yönetmeliğinin değişmesidir, etki ajanlığı yasasıdır. Normalleşme dediği Hakkari’de kayyım darbesidir” ifadelerini kullandı.
Size boyun eğmeyeceğiz
AKP-MHP ittifakının çimentosunun Kürt düşmanlığı olduğunu belirten Bakırhan, “Daha geçen gün Hilvan’da 31 Mart’ta hileyle iptal ettikleri seçimde Kürt halkı en güçlü cevabı verdi. 31 Mart’ta beş yüz oy farkla kazanmıştık. İptal ettiler. 2 Haziran seçimlerinde üç binden fazla oyla kazandık. İktidar Hilvan’dan gereken dersi almadı. Kürtlere dönük OHAL’de ısrarcı olduğunu Hakkâri’de gösterdi. Bakın bu OHAL hukukudur. Bu darbe hukukudur. “Bu ülkede Türk olmayanın tek bir hakkı vardır. O da Türk’e hizmet etmektir” diyenlere geçmişte geçit vermedik. Allah’ın izniyle size de boyun eğmeyeceğiz” dedi.
AKP-MHP’nin anayasasını açıkladı
Konuşmasının devamında iktidara seslenen Bakırhan şunları söyledi: “AKP – MHP ittifakına sesleniyoruz, buyurun yeni anayasanızın ilk iki maddesini açıklıyorum. Madde 1: Kürtler Türkiye’de sömürge bir halktır. Sömürge usulleri ile idare edilir. Madde 2: Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yaşadıkları kentleri yönetme hakları yoktur.
İşte sizin yeni anayasadan anladığınız bu iki maddedir. Bu iki maddeyi en başa yazın. Kürtlerin bulunduğu yerde yerel seçimler yapmıyoruz. Genel seçimlerde seçilenleri cezaevlerine atıyoruz yazın.
Yazın ki artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin. Şeffaf olun!”
‘Pusula Van’daki direniş’
Hukuksuzluklara karşı ses çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Bakırhan, “Aksi halde bu darbeler devam edecektir. Bu darbe anlayışı ile mücadele etmek bizim kurtuluşumuzdur. Gençlerimizin, kadın yoldaşlarımızın kurtuluşu bu darbe anlayışı ile mücadele etmekten geçiyor. Pusulamız Van’daki ortak direniş ve ortak mücadeledir. Ortak mücadele zeminini Türkiye’nin her yerine yaymaktır” dedi.
İktidarın Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisinde olduğunu kaydeden Bakırhan, “Bu uygulamalar karşısında pes etmeyeceğiz ve yılmayacağız. Asla geri adım atmayacağız. Belediyelerimizi korumaya devam edeceğiz. En güçlü toplumsal dayanışmayı örgütleyip bir daha aynı şeylerin Türkiye’nin hiçbir yerinde yaşanmaması için güçlü bir mücadele ortaya koyacağız. Belediyeler bizde olduğu zaman halkın evi gibiydi. Halkımız evi olan bu kurumları koruyacaktır ve sahiplenecektir. Asla bu baskılar ve kayyım atamaları karşısında ah vah etmeyeceğiz. Bu darbecilerin gerçek yüzünü sadece Kurdistan’da değil Türkiye ve dünyanın her yerinde demokratik kamuoyunda teşhir edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Belediyelerimizi koruyacağız’
Belediyeleri koruyacaklarına dikkati çeken Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu haklı davamıza ve mücadelemize kimse bize boyun eğdiremez. Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu büktü? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Daha binlerce arkadaşımızın dizi toprağa bile değmedi. Ant olsun, ant olsun, ant olsun; bu kirli yöntemlere, bu zulme, bu faşizme karşı Alp’ler gibi Orhan Doğan’lar gibi Seyit Rızalar gibi Ayşe Gökkanlar gibi direneceğiz.”
ANKARA