Çevre Bakanlığı sadece Ekim ayı içerisinde 405 ‘proje’ için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verdi. Bunların 131’i maden, 116’sı ise enerji ile ilgili dosyalardan oluşuyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye’nin dört bir yanında süren ekolojik talanın önünü açan bir tutumla hareket ediyor. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğini işletmeyen bakanlık, rahatsızlık duyduğu yönetmelikteki birçok maddede değişikliğe gitti. 29 Temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan ÇED Yönetmeliği değişiklikleriyle ÇED adeta bir prosedür haline geldi.
Yeni yönetmelik
Yapılan değişikliklere göre; “Projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halın yaşadığı yerlerde”, “Projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halkın yaşadığı yerlerde askıya çıkarılacak”, “İnceleme yapılacak alanlar yapılması planlanan projenin ana ve yardımcı ünitelerinin de içerisinde bulunduğu koordinatlarla sınırlandırılan alan” gibi maddelerin yanı sıra taahhütlere uymayan projeler için hemen mühürleme yerine 1 yıl süre verilecek ve projelere karşı dava açma yetkisi sadece bölgede yaşayan halka verilecek. Eski yönetmeliğe göre meslek ve demokratik kitle örgütleri de projelere karşı dava açabiliyordu. Ancak bu yönetmelikle dava açamayacaklar.
1 ayda 405 karar
Yapılan bu değişiklikler sonrası ekolojik yıkım katlanarak büyümeye devam etti. Sadece Ekim ayı içerisinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sitesinin verilerine göre 461 yeni proje için ÇED süreci başlatıldı. Bu projelerin 145’i enerji, 85’i ise maden projeleri. Yine Ekim ayı içerisinde 16’sı enerji, 3’ü maden olan 50 proje için de “ÇED olumlu” kararı verilirken 116’sı enerji 131’i maden olmak üzere 405 proje için ise “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildi. Sadece 31 Ekim’de 35 projeye ise “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildi. Yine alınan bu kararlar arasında kimya, gıda, toplu konut gibi onlarca proje daha bulunuyor. Fakat alınan kararlara bakılacak olursak çevre ve iklim değişikliğini engellemesi gereken bakanlık, sadece enerji ve maden şirketlerine çalışıyor.
Zarar görmezden gelindi
Son 1 ayda verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının 131’i en çok madenler için verildi. Yaklaşık 40 tanesini toz ve kanserojen maddelerin yoğun olduğu mermer ocaklarının oluşturduğu, bu projelerin 20 tanesi de bu madenlerin işlendiği kırma-eleme-yıkama tesisleri oldu. Birçok maden ocağı için mevcut zararları görmezden gelinerek, kapasite genişletmesi için “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildi. Bu projelerde ise Ege, İç Anadolu ve Karadeniz bölgeleri öne çıktı. Ege’de 29, Karadeniz’de 27, İç Anadolu’da ise 25 proje için bu karar verilirken, Samsun, Afyon ve Maraş 9’ar projeyle en fazla izin verilen iller oldu. Bölge illerinde ise 20 maden için aynı karar verildi.
Enerji talanı
116 “ÇED Gerekli Değildir” kararı ise enerji sektörüne verilirken, bunların 114’ü Güneş Enerji Santralleri (GES) için verildi. Bu GES’lerin bir kısmının ise zaten enerji üretmesi için kurulan termik santral, Rüzgar Enerji Santrali gibi santrallere ek olarak yapılması ise dikkat çekiyor. Bu projeler özellikle Ege, İç Anadolu, Akdeniz ve bölge illerinde yoğunlaşıyor. Bu anlamda İç Anadolu’da 34, Ege ve Akdeniz’de 28, bölge illerinde ise 17 proje için bu karar verildi. Talanın en çok yoğunlaştığı iller ise 13’er projeyle Manisa ve Isparta, 12 projeyle Antalya, 8 projeyle Denizli, 7 projeyle Maraş ve Konya oldu. Tamamı tarımsal açıdan verimli toprakların bulunduğu bu illerde kurulacak olan projeler, bölgede yaşayan halkın hiçbir görüşü ve itirazı alınmadan yapılacak. Yine projelerin kurulacağı bölgelerde birçok enerji yatırımı bulunurken, Denizli, Manisa ve Konya gibi iller ekolojik felaketin eşiğinde yaşıyor.
SİT dereceleri düşürüldü
Bununla da kalmayan bakanlık aynı zamanda tarihi ve doğal bölgelerin sit derecelerini düşürerek bölgelerin imara açılmasının önünü açtı. Bakanlık son 1 ayda birçok bölgede değişiklik yaparken, bunların 2 tanesi ön plana çıktı. Muğla Bodrum ilçesinde bulunan Bitez Mahallesi’nde, bir kısmı 1’inci Derece Doğal Sit Alanı olan 50 dönümlük bölümü Akvaryum Koyu’na komşu arazilerin koruma statüsü düşürüldü. Düzenlemeyle, bu alanlarda yerleşim yeri, turizm tesisi hatta madencilik faaliyeti dahi yapılabilecek. Alınan karara göre, koyun tüm kıyı şeridi “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı (SKKKA)” ilan edildi. Ayrıca koyun doğu tarafında, yat limanının sırtında bulunan 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescilli, denize sıfır yaklaşık 20 dönümlük arazinin statüsü de SKKKA olarak belirlendi.
Yine Denizli Pamukkale ilçesinde 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilen Pamukkale ve çevresi 1990 yılında Özel Çevre Koruma bölgesi ilan edilen bölgenin sit derecesi Eylül 2022’de düşürüldü. Hierapolis Antik Kenti’nin de bulunduğu bölge 1’inci derece arkeolojik sit alanıyken bakanlığın kararıyla 3’ünci derece arkeolojik sit alanı statüsüne düşürüldü.
Doğa için mücadele sürüyor
Enerji ve maden şirketlerine çalışan bakanlık, aldığı birçok kararla Türkiye’nin dört bir yanında ekolojik talanın büyümesine yol açıyor. Özellikle Ağaoğlu, Kolin, Kalyon ve Cengiz gibi şirketlerin hiçbir dosyası geri çevrilmezken, yurttaşların bütün itirazları görmezden geliniyor. Doğasını korumak için iş makinalarının önüne çıkan köylülerin karşısına ise polis ve jandarmalar çıkıyor. Son olarak Amasya’da köylülere karşı yaşanan saldırı ve gözaltı kimi zaman Van’da köylülere açılan ateşle kimi zaman ise Rize’de jandarma kalkanıyla karşımıza çıktı. Fakat yurttaşlar doğalarını, topraklarını, suyunu ve havasını korumaktan vazgeçmiyor.
Kaynak: Tolga Güney / MA-İzmir