MHP lideri Bahçeli’nin ‘Kader kurbanı’ dediği ve ısrarla af istediği organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı yeni infaz düzenlemesinin ardından tahliye edildi. Çakıcı, Erdoğan’a da ‘Devletin sahibi sen değilsin’ demişti
Organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla yargılanarak hüküm giyen ve 16 yıldır cezaevinde bulunan Alaattin Çakıcı yeni infaz düzenlemesiyle birlikte tahliye edildi. Çakıcı’ya cezaevi çıkışında avukatları, ailesi ve yakın arkadaşları eşlik etti.
Çakıcı, 16 Temmuz 2016 tarihinde Edirne’den Bolu F Tipi Cezaevi’ne, buradan da 2017 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesindeki F Tipi Cezaevi’ne nakledilmişti. Çakıcı, 13 Ağustos 2018 tarihinde ise Sincan Kapalı Cezaevi’ne nakil olmuştu.
Erdoğan’ı tehdit etmişti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP ile MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın adayı olarak girdiği 24 Haziran 2018’deki seçimleri kazanmasının ardından yaptığı balkon konuşmasında Bahçeli’nin adını zikretmemişti. Seçimde kritik bir rol oynadığına inandığı Bahçeli ve seçmeninden bahsedilmeyince, cezaevindeki Alaattin Çakıcı, seçimden bir gün sonra bir mektupla Erdoğan’a seslendi:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda yeni oluşumun başkanı seçilmesinde en büyük etken Sayın Bahçeli ve yol arkadaşlarıdır… Devletimizin sigortası olan ülkücüler ile ilgili bir kelime dahi etmedi… Devletin sahibi sen değilsin!.. Unutma! Sen yolcusun, Ülkücüler ve Türk Milliyetçileri, her etnik mozaiğe mensup vatan sevdalıları da hancılardır! Annene, babana dua ettiğin gibi Sayın Bahçeli’ye ve onun yol arkadaşlarına da dua et. Elinden ne gelirse de bana istediğini yapabilirsin… Sokak çocuğu, sokak çetesi olmadığımı da o beyninin derinliklerine sok.”
Mektup, MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengütürk kanalının internet sitesinde haberleştirilerek duyuruldu.
Bu, Çakıcı’nın cezaevinden Erdoğan’a sert ifadelerle yazdığı ilk mektup değildi. Daha önce, mektubunun sonunda “saygılarını sunduğu” Devlet Bahçeli, Mayıs ayında kendisini ziyaret etmiş ve affedilmesi gerektiğini söylediğinde de Erdoğan’a bir mektup yazmıştı.
Bahçeli ziyaret etti
AKP ile MHP’nin seçim öncesi ittifak kurduğu döneme denk gelen bir dönemde, 12 Mayıs 2018’de Bahçeli Twitter hesabından genel af çağrısı yaptı ve Alaattin Çakıcı’nın da adını vererek şunları kaydetti: “Kader kurbanlarının sahipsiz olduğunu mu düşünüyorlar? Ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı? Kaderlerinin kurbanı olmuş mağdurlarla ilgili lehlerinde hukuki ve ahlaki bir düzenleme yapılması, onların aydınlığa kavuşturulmaları tez elden sağlanmalıdır.”
Af tartışmaları
Bu paylaşımdan bir hafta sonra, Çakıcı cezaevinde sağlık sorunları yaşadı ve Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde tedaviye alındı. Bunun üzerinde Bahçeli, Çakıcı’yı Kırıkkale’deki hastanede ziyaret etti ve “Rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın. Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım” diyerek Çakıcı’nın cezaevinde olmasını eleştirdi. Ziyaret, MHP’nin resmi Twitter hesabından duyuruldu.
2018’in Mayıs ayında yaşanan bu gelişmeler üzerine Çakıcı, Erdoğan’a “Sayın Cumhurbaşkanım beni sevmiyorsunuz, ben de sizi sevmiyorum” diye başladığı bir mektup yazarak, kendisinin af talebi olmadığını belirtti ve ekledi: “Kimseden rica dilemedim ömrümde, şu an kendi adıma hiçbir türlü af istemiyorum, çıkardığınız afta ‘Alaattin Çakıcı muaftır’ ibaresini yasal olarak ekleyiniz.”
Af tartışması gündemdeyken Erdoğan, 10 Haziran’da düzenlediği bir seçim mitinginde af sloganları atılınca “Bizim gündemimizde af diye bir şey yok. Öyle bir şeye hakikaten olması gerekenler varsa seçim sonrası konuşulacak şeylerdir, seçimden sonra olabilecek bir şey varsa bunlar yapılır” diyerek açık kapı bıraktı.
Çakıcı kimdir?
2000’li yılların başında “suç örgütlerini” hedef aldığı açıklanan geniş çaplı operasyonlar sırasında yakalanan ve 2004’te cezaevine giren Çakıcı, cezaevinden Erdoğan’a yönelik defalarca kullandığı ifadeler sebebiyle “hakaret suçlamasıyla” 2017’de, henüz önceki suçlarının cezaları infaz olurken 10 ay daha hapis cezası aldı.
16 yıldır cezaevinde olan Çakıcı’nın ilk tutuklanması, 1980’de darbe sonrası dönemde gerçekleşti. “MHP ve ülkücü gruplar” davasında “Sol örgütlere mensup 41 kişiyi öldürdüğü” suçlamasıyla yargılanan Çakıcı, askeri mahkemece suçlu bulundu. 1982 yılında ise “somut delil bulunamadığı” gerekçesiyle serbest bırakıldı. 1980’li yıllarda sahte çek-senet işlerine karıştığı tespit edilen Çakıcı, 1992’de sahte bir pasaportla yurtdışına kaçtı.
1998’de Fransa’da yakalanarak Türkiye’ye getirildi. 1999’da cezaevine girdi. 2002’de salıverildiğinde yeniden yasadışı yollarla Türkiye’den kaçtı. 2004’te Avusturya ve Türkiye polisinin ortak operasyonuyla Avusturya’da yakalandığında, üzerinde eski bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yöneticisine ait sahte pasaport vardı. O dönemde basına sızan istihbarat raporlarına göre, MİT, Çakıcı’yı sol-sosyalist örgütlerle mücadelede “yasal olarak atılamayacak adımları atmak için” ve “teröristleri ortadan kaldırmak için” kullanmıştı.
Bu ifadelerde Çakıcı’nın kullanıldığını itiraf ettiği belirtilen, 1990’larda MİT’in Avrupa ve Beyrut’ta PKK’ye yönelik operasyonlarından sorumlu olan Dış Operasyonlardan Sorumlu Daire Başkanı Yavuz Ataç da, Bahçeli’nin ardından 31 Mayıs 2018’de Çakıcı’yı Kırıkkale’de yattığı hastanede ziyaret etti.
Çakıcı, eski eşinin bağlantılarıyla ilgili haberlere imza atan gazeteci Hıncal Uluç’un yaralanması ve Adil Öngen’in öldürülmesi ile ilgili davalarda suçlu bulundu ve ceza aldı. Silahlı saldırılar düzenleyen bir suç örgütünü kurup yönetmek suçlamasıyla, 14 yıl 9 ay ceza almışken, 2006’da eski eşi Nuriye Uğur Kılıç’ın 1995 yılında katledilmesi davasında 19 yıl 2 ay hapis cezası aldı.
Ocak 2017’de Bolu’da cezaevindeyken sağlık sorunu yaşayan Çakıcı, Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmüş, hasta mahkum koğuşu olmadığı için hastaneye alınmamıştı. Birkaç gün sonra hastaneye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıyı düzenleyen kişi gözaltına alınırken, “Alaattin Çakıcı’ya yanlış yapılmaz” diye bağırdığı duyuldu. Sonrasında olayla bağlantılı olduğu belirtilen 4 kişi daha gözaltına alındı. Bu saldırı ve İçişleri Bakanlığı’nın 2017 ve 2018’de İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da Çakıcı’nın silahlı eylem hazırlığında olan toplam 89 kişinin yakalandığını duyurması, Çakıcı’nın kurduğu örgütün hala aktif olduğu şeklinde yorumlandı.
Bunun üzerine Çakıcı, Haziran ayı sonunda gazetecilere yönelik saldırılarının Hıncal Uluç’la son bulmadığını ortaya koyan, tek tek isimlerini sıraladığı 6 Karar Gazetesi yazarına yönelik bir açıklamaya yaptı: “Türkiye ve yurtdışındaki bütün sevenlerimce görüldükleri yerde kesinlikle cezalandırılacaktır. İşte sevenlerim ‘Abi vur de ölelim, öl de ölelim’ diyenlere, kim beni seviyorsa çağrımdır. Görevlerini yerine getirsinler.”
Ardından gazetenin internet sitesinden Çakıcı’nın mektubuyla ilgili haber kaldırıldı. Çakıcı, bir açıklama daha yaparak, Süleyman Soylu’yu şu sözlerle hedef aldı: “Karar gazetesinin bazı yazarları ve Süleyman Soylu birlikte hareket etmektedir. Bir yıldan beri konuşulan Berat Albayrak ile aralarındaki problemi bilmeyen yoktur. İslamcı, Yeşil Natocu terörist gazeteciler, Liberal Yeşil Natocu Süleyman Soylu’nun birlikte karar verdiği bir yazıdır Karar gazetesinin haberi. Yasaları ihlal ettiysem cezasını da çekmek benim için şereftir. Hakaretler devam ederse, gerekirse eyleme dönüştürebilirim.”
ANKARA