Sayıları bir hayli artan Kürtçe sokak sanatçıları, kültürel erozyona alet oldukları eleştirilerinin odağında. Müzisyen Aziz Arslan da sokakta bağırmayı müzik piyasasını işgal olarak yorumladı
Her dönemi ayrı bir ruh taşıyan Kürt müziği, devletlerin yasaklamalarına rağmen bir biçimde canlılığını koruyup üretimini sürdürüyor. Yasaklı bir dil olduğu için geçmişte Kürtçe müzik yapmak da politik bir duruşun ifadesiydi. Ancak günümüze gelindiğinde popüler kültürün de etkisi ile Kürtçe ezgiler artık isteyen herkesçe okunuyor. Özellikle sokak ve caddelerde bir iki enstrümanla Kürtçe şarkılar okuyan sokak sanatçıları bu performanslarını sosyal medya üzerinden yayıyor. Kendini pazarlamasını bilen bu sanatçılar, birçok kez ezginin asıl sahibinden daha çok izlenme sayılarına ulaşıyor.
Amatör grupların çoğalması, Kürtçe müziğe etkisi ve zararını ANF’den Mina Roj’a değerlendiren müzisyen Aziz Arslan’a göre bunu tespit etmek oldukça zor, ancak yaptıklarına da tam olarak müzik denilmesi doğru değil.
‘Vasat bir müzik’
“Bu kadar yüzeysel bir meseleyi insanların bu kadar derinleştirmesine anlam veremiyorum” diyen Arslan, “Bu baya dünyanın bütün kıstaslarına göre yüzeysel bir kitle, yüzeysel bir insan profili. Bunları söylerken bu işleri yapan insanları küçük düşürmek adına değil ama onların yaptıkları müziği bütün dünya standartlarına göre vasat bir müzik olarak gördüğümü söylüyorum. Bu çok sert olabilir ama bence bu sertliğe artık tahammül etmememiz gerekiyor. Naif davranmamız durumunda işler daha da çirkinleşmeye başlıyor” şeklinde konuştu.
‘Bağrışları 8 milyon dinlenmiş’
İlk çıkış kronolojilerine bakıldığında amatör grupların oldukça fazlalaştığını belirten Arslan, İstanbul’un en kalabalık semtlerinde bir, iki grupla başlayanların şimdilerde ise arttığını anlattı. Öğlen saatlerinde Arslan’la yaptığımız röportaj sırasında Taksim İstiklal Caddesi’nde beş grubun bağırarak Kürtçe ezgiler seslendirdiğine dikkat çeken Arslan, “Bu işin en tehlikeli tarafı da sosyal medyaya yayılmaları. Bir sürü insanı etkilemeye başladılar. Burada bir tuhaflık var; kötü desek, milyonlarca insan tarafından dinleniyorlar. Bu kitleyi nereye koyacağız? İnternetten baktım en beğenmediğim müziği, iki akort, iki nota ile yarım saat boyunca bütün geleneksel Kürt ezgilerini bağırarak tekrarlayarak yaklaşık 8 milyon insan dinlemiş” dedi.
Konserlere kimse gitmiyor
“Bu veri bize kötü bir gerçeklikten bahsediyor. ‘Onların müziği yüzeyseldir’ ya da onları lanetleyerek de bu işin içinden çıkamayız” diyen Arslan, şöyle devam etti: “Burada dinleyicinin ne istediğini ne dinlemek istediğini iyi analiz etmek lazım. Dinleyici bunu dinliyor. Benim de bir müzisyen olarak böyle bir müzik mi yapmam gerekiyor? Hayır, ben böyle bir müzik yapmıyorum. O zaman bu piyasanın içerisinde yalnız başıma kalıyorum. En beğendiğimiz Kürt müzisyeninin konserlerine bile 20 kişi gidiyor. Bu acıklı bir öykü gibi geliyor bana.”
‘Virüs gibi yayılıyor’
Kürt müziğinin popüler kültürden nasibini aldığını aktaran Arslan, “Ben bu amatör grupları Kürt müziği üzerindeki işgal olarak görüyorum. Kötü bir durum. Yıllarca yazanlar, çizenler oldu. Tam tersine o yazıların beş katı bu grupların sayıları arttı. Onlar hala çoğalıyor, virüs gibi yayılıyorlar. Elbette bunların yükünün hepsini onlara yüklemek de bir noktada haksızlık ama dinleyicinin ulusal olarak neler istediği konusunda da bizim de üstümüze düşeni yapmamız gerekiyor” dedi.
İSTANBUL