Son yıllarda her olumsuzluğu küresel iklim değişimine bağlama alışkanlığı giderek artarken, nehirlerin, göllerin kurumaya başlamasının en büyük nedeni suların bir meta olarak ele alınıp oradan oraya taşınmasından kaynaklanıyor. Bu durum Türkiye’nin en önemli nehirlerinden biri olan Büyük Menderes Nehri’ni de etkilemiş durumda. Yaşanan kuraklıkların nedenlerinden biri küresel ısınma olurken, bu durumun etkisi bugün için nehirleri kurutma noktasında olmadığını belirtmek gerekiyor. Türkiye’de mevcut iktidarın sulara mal gözüyle baktığını gösteren ve sıkça iktidar organlarınca belirtilen ‘Su akar Türk bakar” söylemiyle tüm sular sermaye hizmetine bağlandı.
Barajlarda yeterli su yok
Aynı zamanda nehirler birer kanalizasyon görevi yüklenerek tüm kirli atıkların nehirlere bırakılması, nehir havzalarında sanayi ve kentsel yerleşimlerin kurulması, enerji-maden gibi işletmelerin bir yandan suyu tüketirken diğer yandan zehirlemesi hem nitelikli su varlığının tükenmesine hem de kullanılamaz hale gelmesine neden oldu. Tüm benzer nedenlerden kaynaklı sorunlar Büyük Menderes Nehri’nin de kurumasına yol açtı. Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu ve Efeler Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, kurumayı sadece nehir kuruması olarak düşünmenin yanlış olduğunu belirterek, “Barajlarda yeterli su olmamasından kaynaklanan bir kuruma var” ifadesi dikkat çekiciydi.
Menderes’ten sulama yapılamıyor!
Asıl endişe veren durumun kurumadan ziyade kirlilik oranının artması olduğunu vurgulayan Kendirlioğlu, “Su akmayınca, taze su nehrin içine girmeyince gerek evsel atıklar gerek endüstriyel atıklar Uşak’tan başlayıp denize dökülene kadar su olmadığı için çok daha fazla görülebiliyor. Bu sularla tarım mümkün değil, yapılamıyor. Yani şu anda çiftçilerimiz, mevcut olan o kirli suyu tarlasında tarımsal anlamda sulama yapmıyor. Artık artezyenler kullanılıyor. Sonuç itibariyle de üretim yapılamaz hale geliyor. Onun için barajlarımızdaki suyun muhakkak dolması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
En büyük sorun kirlilik
Aydınlı üreticilerinin en büyük endişesinin 2021-2022 sulama sezonu olduğunu ifade eden Kendirlioğlu, “Aydın tarımı açısından 2020-2021 yılı sulama sezonunda gerçekten tarımsal kuraklık anlamda çok büyük sıkıntılar yaşadık. Bizim en büyük endişemiz önümüzdeki yıl. Önümüzdeki yıl için söylüyorum, maalesef barajlarımızda şu anda hiç su yok” sözleri tehlikenin boyutunu gösterirken, susuzluğun temel nedenleri görülemiyor. JES’lerin, atık sularının katlettiği yüz binlerce balık ve diğer canlılar ise unutuluyor.
Barajlar dolarsa!
Kendirlioğlu, “Yıllardır, Menderes Nehri yazın sadece barajlardan bırakılan sularla akmaya devam eder ve bu sene barajlarda yeterli su olmamasından kaynaklanan bir kuruma var. Yani, Menderes kurudu, artık Aydın’da Menderes’in etrafında tarım yapılamayacak şeklinde düşünmek yanlış olur. Bu kış yine yağmurlarımız yeterli şekilde olur, barajlarımız yeterli şekilde dolarsa Menderes yine eski günlerine devam eder. Burada endişelenecek, korkulacak bir durum söz konusu değil” dedi. Ancak barajlardan bırakılan sulara yapılan vurgu barajlarda kurumanın yağışlarda yaşanan azalma nedeniyle olduğu kadar, bu suları HES ve barajlar ardında tutulmasıyla da ilgili olduğunun unutulması büyük bir eksiklik.
- Menderes’te 20 adet HES var
Büyük Menderes Nehri üzerinde sulama barajları dışında 7 adet HES bulunmaktadır. Dört tane akarsu B. Menderes Nehri’ni beslerken onu var etmekteydi. Bu akarsular: Akçay Çayı, Çine Çayı, Çürüksu Çayı, Dandalaz Çayı. Bu akarsulardan Akçay üzerinde 5 adet HES bulunuyor. Akçay Çayı’nı besleyen Eşen Çayı’nda ise 2 adet HES mevcut. Çine Çayı üzerinde 1 adet baraj ve HES, Çürüksu Çayı üzerinde 5 adet HES, Dandalaz Çayı’nda ise 1 adet HES var. Yani toplamda B. Menderes Nehri üzerinde 20 adet HES faaliyet gösteriyor. Yağışlarda azalmayla birlikte barajlardaki suyu sadece enerji ürettikleri saatte salan şirketler diğer gün ve saatlerde suyu baraj havzasında tutmaktalar.
Şirketler suyu nehre salmıyor
TEAŞ, enerji üreten santrallere günlük üretecekleri enerji için puantaj yollar ve şirketler o gün ne kadar elektrik üreteceklerini TEAŞ’tan öğrenir. Türkiye’de arz fazlası enerji üretimi olması nedeniyle şirketler sınırlı üretimler gerçekleştirmektedir. Üretici şirketler bu durumdan şikayet etmeleri nedeniyle enerji üretim kapasitelerinin altında enerji alımı yapan TEAŞ, bu şirketlere üretmedikleri enerji bedellerini ‘kapasite mekanizması’ adı altında her ay paralarını öderken şirketler mutlu olur, ancak suları hapseden HES’ler nedeniyle çiftçiler ise suya ulaşamaz hale gelirken günah keçisi olarak küresel ısınma öne sürülerek susuzluğa neden olan gerçekler görünmez kılınmaktadır. Şirketlere üretmedikleri enerji için ortalama her ay 200-250 milyon TL civarında haksız ödeme yapılmaktadır.