14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişçilerinden Ali Çiçek’i anlatan ablası Ayşe Çiçek, ‘Onların mücadelesiyle başımız dik’ dedi
12 Eylül 1980 askeri darbesinde Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi, darbe süreci boyunca işkence merkezine dönüştü. Buradaki insanlık dışı uygulamalara karşı ortaya konulan direniş de büyük oldu. Mazlum Doğan, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz, Ali Çiçek, Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin, Necmi Öner ve arkadaşlarının bıraktığı direniş mirası, günümüzde de hem cezaevindeki tutsaklara hem de Kürt özgürlük mücadelesine ilham kaynağı oldu.
Tarihi direnişin ilk adımı Mazlum Doğan’ın ağır işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı 1982 Newrozu’nda üç kibrit çöpüyle yaktığı kıvılcımla atıldı. Ardından “Dörtler” olarak hafızalara kazınan Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’in eylemleriyle bu kıvılcım daha da büyüdü.
14 Temmuz 1982’de ise Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde başlatılan “Büyük Ölüm Orucu”yla yeni bir evreye evrildi. Eylemin 56’ncı günü olan 7 Eylül’de Kemal Pir ve Akif Yılmaz, 13 Eylül’de Hayri Durmuş ve 17 Eylül’de ise Ali Çiçek ölüm orucunda yaşamını yitirdi.
Henüz 21 yaşında iken tarihi direnişte yaşamını yitiren, Hayri Durmuş’un “O bizim Stêrka Sor’umuz (Kızıl Yıldız)” diye andığı Çiçek’in mücadelesine şahitlik eden ablası Ayşe Çiçek, kardeşini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ceylan Şahinli’ye anlattı.
‘Kurdistan için yaşamdan vazgeçtiler’
“Onların mücadelesiyle başımız dik” diyen abla Çiçek, Ali Çiçek’in Kemal Pir ile tanışması ardından mücadeleye katıldığını ifade etti.
Darbenin ardından Ali’nin bir gardiyanın ihbarı sonucu tutuklanıp Diyarbakır Cezaevi’ne götürüldüğünü öğrendiklerini anlatan abla Çiçek 5 Nolu’da yaşananlara dair “Her görüşe gittiğimizde arkada askerler, yanlarında köpekler olurdu. Ali onca işkenceye, dayağa rağmen karşımıza gelirdi. Biz de korkudan ona sadece ‘Nasılsın, iyi misin?’ diye sorardık. Ayakta duramayacak halde bile olsa ‘İyiyim’ derdi. Sürekli cezaevinde sıra beklerdik. Bir kere 2 ay onu görememiştik. O zaman mahkemeleri vardı. Babamın gözleri iyi değildi, ancak Ali’nin ardından o kadar çok gözyaşı döktü ki artık göremez oldu” ifadelerini kullandı.
Yaşananların hepsinin kitaplara filmlere konu olduğunu ifade eden abla Çiçek, “Biz onların mücadelesiyle bugün ayaktayız. Onların direnişi sayesinde tüm dünya Kürt halkının ismini duydu. Onlar Kurdistan’ın temeli oldular. İnsan için yaşamından daha tatlı bir şey yoktur, ama onlar Kurdistan için bu yaşamdan vazgeçtiler” dedi
HABER MERKEZİ