İÇERİDEN
Hüseyin Aykol
Maraş-Türkoğlu 2 nolu L Tipi Cezaevi’nde bulunan Remzi Bayram, 27 Nisan 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Evet 17 Ocak 2022 günü Maraş’a sevk oldum. 1996 yılında da Maraş E Tipi Cezaevi’ne ziyarete gelmiştik birkaç arkadaşla birlikte. Maraş’ı ilk ve tek görüşüm oydu. Nedense buraya gelince aklıma ilkin buralı arkadaşlar geldi. Erdal arkadaş mesela. Bizim dönemden basıncı Melsa dediğimiz sanırım Elbistanlı bir arkadaş daha vardı. Sonraki yıllarda şehit düştü. Benim mekân duygum arkadaşlar üzerinden oluşuyor. Ne kadar iyi ifade ettim bilemiyorum. Hissettiklerim bunlar oldu.
Dört buçuk yıllık Siverek serüvenim sonlandı böylelikle. Buraya güvenlik gerekçesiyle gönderilmişim meğerse. Siverek idaresi hakkımda karar almış. İdare ve Gözlem Kurulu diye bir yapılanma var son yıllarda. İlkokulda öğretmenimiz bize padişahlığı tanıtırken şöyle derdi: Astığı astık, kestiği kestik, dediği dedik… Hiçbir hukuki ehliyeti olmayan insanlardan bir kurum oluşturuluyor. Ve hiçbir denetime tabi değil. Hakkımda aldıkları karar ve o karara dayanak yapılan iddiaları buraya getirildikten sonra haberdar oldum. İddialar da afaki şeyler tümüyle. Örgüt lideri gibi hareket ediyor, etrafımdakilere moral motivasyon sağlıyormuşum vs. Yüzünü dahi görmediğimiz yeni müdüre hanım böyle buyurmuş.
İki yıla yakın bir süre zaten bu tür iddialarla ilgili cezaevlerindeki 74 kişi olarak yargılanıyorduk. Davam zaten kısa bir süre önce beraat ile sonuçlanmıştı. 125’ten yargılanıp, zaten müebbet hapis cezası almış ve 20 yılını aşkın bir süre bu cezayı yatıyorken, nasıl tekrar örgüt üyeliği yapabildiğimiz akla ziyan bir yaklaşım. Neyse, ama en azından yargılanırken kendinizi savunma şansımız vardı. Bu idare gözlem kurulları size kendinizi savunma imkânı bile vermiyor. İnfaz hakimliklerine yapılan itirazlar ise nafile bir çaba. En iyi niyetli değerlendirmeyle hakimlerin çoğu mevzuata hâkim değiller zaten. Yazdığın itirazın içeriğini anlamıyorlar. Verdikleri yanıtların çoğu kopyala, kes, yapıştır tarzı. Eskiden mahkeme heyetleri reddettikleri itirazların hukuki izahatını yaparlardı. Sanırım memleketin hali ve pür meali itibariyle böyle.
Şu an burada tek başıma kalıyorum. Ağırlaştırılmış müebbet olmamama rağmen beni teklide tutuyorlar. Gerekçe ise Siverek idaresinin aldığı karar. Önce kalan 8 yılımı böyle geçireceğim ve kararın Bakanlıkça verildiği bana söylendi. Sonra da Siverek idaresinin kararına binaen buranın idaresi de aynı kararı almıştır, denildi. Yani durumum bu. İçeride 23. yılımdayım. Bazı kronik rahatsızlıklarım var. Aile bu durumdan epeyce muzdarip. Fiziki şartlar aleyhime. Hastalığım, içinde bulunduğum şartlardan dolayı daha çok sıkıntı yaratıyor. Güneş görmem ve hareket alanımın olması gerekiyor. Ancak şu an bu pek mümkün değil. Buradaki arkadaşlarla uzun aralıklarla da olsa mektuplaşıyorum. Bana TV ve buzdolabı gönderdiler. Aile sağ olsun duyarlı. Uzun süredir sizin gazetenizi okuyamıyoruz. Yanı başımıza her türlü insanları getiriyorlar. Belki de bu nedenle geceleri sabaha kadar lambalar açılıp, içerisi kontrol ediliyor. Gerçek sebepleri sorgulayıp ortadan kaldırmak yerine böylesi ilkel-palyatif çözümlere yöneliyorlar.”
* * *
Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mehmet Nesih Sarıkaya, 26 Nisan 2022 günü kaleme aldığı mektubunda şöyle diyor: “Haberin olmuştur. Ben ve birçok kişi Yeni Yaşam gazetesinin bize verilmeme durumunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. 2017/20009 ve 12/1/2022 tarihli kararı ile ‘ihlal’ ve 500 TL tazminat ile AYM bizi haklı buldu. Kararı avukatlar size iletebilir. Tazminatı Yeni Yaşam’a bağışladım. Yeni kitap çalışmamın bilgisayar yazımı da bitti. İlgilenecek ve basılmaya değer bulacak yayınevimiz, tanıdığınız varsa size telefonlarını verdiğim akrabalarımdan alabilir. Bilirsiniz yaptığı işten keyif alan insanlar şanslı kişilerdir. Üzüntü, yorgunluk ve gerginlik zihinsel ve duygusal karmaşanın bir ürünüdür. Kendini bilen insan zindanda bile bal toplamayı hedeflerse, başarı ve özgürlük hep onun yanında olur.”
* * *
Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Murat Yildeniz, 18 Nisan 2022 tarihli kartında şöyle diyor: “Gönderdiğin o değerli kartını aldım. Çok da sevindim. Önceden birlikte kaldığımız arkadaşlar sana yazıyorlardı ve selamlarınızı da alıyorduk. Ben daha önce sana hiç yazmadım. Doğrusu arkadaşlar yazdıkları için. Biz de haberdar olduğumuz için yazmaya gerek duymuyordum. Ama artık tek başımıza kaldığımız için vallahi iş başa düştü. Bundan sonra ara sıra size yazarım. Umarım iyisinizdir. Her ne kadar karanlık bir süreçten geçsek de, karanlığa düşmüyoruz. Halkı soyup soğana çevirdiler. Ben şahsen Amedliyim. Amedlilerin meşhur bir yemeği vardır: Babakuruç. Patlıcandan yapılan bir yemektir. Geçen gün televizyonda patlıcanın 35 lira olduğunu gördüm. Vallahi Amedliler artık babakuruç yemeği de yemiyorlardır herhalde, dedim!”
* * *
Rize-Kalkandere L Tipi Cezaevi’nde bulunan Hamza Arzuman, 28 Nisan 2022 tarihli kartında şöyle diyor: “Bana 20 Ocak 2022 tarihinde bir kart göndermiştiniz. Mektup bana ulaştıktan iki ay sonra -yani 31 Mart günü- buraya sürgün edildim. Yanımda bulunan Raşit İlhan ise Erzurum 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sürgün edilmişti. Şu an buradaki durumum gayet iyidir. Buradaki koğuşta 29 kişiyiz. Sahi, buraya Ordu’dan da üç arkadaş geldi. İsimleri şöyle: Kasım Sanlığ, Bayram Aslan, Yılmaz Konur… Onlarla birlikte hepimiz sizlerin 1 Mayıs Bayramı’nızı kutluyor; çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.”
MEKTUBU GELENLER:
Hamza Arzuman – Kalkandere L Tipi Cezaevi
Nesih Sarıkaya – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Murat İldeniz – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Remzi Bayram – Türkoğlu 2 nolu L Tipi Cezaevi