AYM’nin iptal kararına rağmen atanamayan tıp fakültesi mezunu Azad Gergin’in avukatı Hülya Yıldırım, ‘güvenlik soruşturması’da hiçbir somut delil gösterilmediğini söyleyerek, ‘Müvekkilim yaklaşık 2,5 yıldır asılsız, iddialar sebebiyle doktorluk mesleğini yerine getirememektedir’ dedi
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2017 yılında mezun olan Azad Gergin, Diyarbakır’da bulunan Ergani Devlet Hastanesi’ne atandı. Daha sonra ‘güvenlik soruşturması’ uygulamasına takılan Gergin’in ataması durduruldu.
Gergin’in avukatı Hülya Yıldırım, yaşlaşık 3 senedir hukuk mücadelesi verdiklerini söyleyerek, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.
Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’ın haberine göre, dava sürecinin başından bu yana hukuksuzluk yaşandığını vurgulayan Yıldırım, İdare Mahkemesi’ne açtıkları dava sürecinde kendilerine müvekkilinin neden doktorluk yapamayacağına dair herhangi bir açıklama getirilmediğini söyledi. İlk olarak Ankara 11’inci İdare Mahkemesi’ne açtıkları Yürütmeyi Durdurma taleplerinin reddedildiğini aktaran Yıldırım, sonrasında karara itiraz ettiklerini söyledi.
‘Mahkemenin kendi kendine delil yaratması’
İdare Mahkemesi’nde devam eden yargılama sürecinde dosyaya hiçbir soyut ya da somut delil sunulmadığı için emniyet ve istihbarat birimlerinden müvekkili hakkında bilgi istenmesini talep etmek zorunda kalacak duruma geldiklerini dile getiren Yıldırım, “Bu durum mahkemenin kendi kendine delil yaratması anlamına gelmektedir ki yargılama esnasında karşılaştığımız hukuka aykırılıklardan da biridir ancak yapılacak başka bir şey bırakmadıkları için bu yola başvurduk.
Yıldırım, “Azat Gergin hakkında örgüt üyeliği, örgüt propagandası ile ilgili açılan hiçbir dava olmadığı belgeleriyle birlikte dosyaya sunduk. Müvekkilimin yargılandığı tek bir dava bulunmaktadır. Bu dava ise barışçıl toplanma özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken bir eylem sebebiyle açılan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu kapsamında açılmıştır. Bu davanın varlığı ise Azat Gergin’in toplanma özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü ihlal eder niteliktedir. Ayrıca bu dosya halen yargılama aşamasında olup zaten masumiyet karinesince bu durumun bir işleme dayanak olmaması gerekmektedir.”
‘Hiçbir dava yok’
Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi’ne yaptığı başvuru ardından yaşananları Yıldırım, şöyle özetledi: “Başka bir müvekkil için de biz Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi’ne yürütmenin durdurma talebinin reddedilmesi üzerine başvurmuştuk. Müvekkilim hakkında düzenlenen istihbari bilgi gerekçesiyle aynı daire hem emniyete hem de istihbarat kurumlarına yazı yazdı ve bu iddiaların somut dayanağı var mı diye sordu. Alınan yanıtlar ardından itirazımızı kabul etti. Dosya halen devam ediyor. Aynı dava dairesine benzer müzekkereyi müvekkilim Azad Gergin hakkında da yazmasını talep ettik. Bu taleplerimiz dikkate alınmadan ellerindeki soyut delillerle karar verdiler. Şahsi düşüncem müvekkilimin ismi Azad, doğduğu kent Diyarbakır olunca soyut iddialar somut dayanağa gerek olmadan netleşti”
Bölge İstinaf Mahkemesi tarafından kararın AYM’nin “güvenlik soruşturmasın” iptal eden kararından bir ay sonra kendisine tebliğ edildiğini belirten Yıldırım, itirazın reddedilmesi yönünde verdiği kararın ise AYM’nin kararından bir gün önce yazılmış olarak görüldüğünü söyledi.
‘Ret kararı verilmesi hukuki bir ihlaldir’
Yıldırım, “Oysaki ben AYM kararıyla aynı gün mahkeme kalemini aradığımda henüz kararın çıkmadığı söylenmişti ve ben AYM kararından sonra hemen iptal kararı verilmesini beklediğim için her gün neredeyse karar verildi mi diye bilgi almaya çalıştım. Kısa, standart bir karar yazılmasına rağmen bana bir ay sonra ulaştırılan bu kararda AYM kararının dikkate alınmamış olması zamanla takvimle açıklanabilir bir durum değildir” dedi.
AYM’ye bireysel başvuruda bulunduklarını söyleyen Yıldırım, şunları söyledi: “Güvenlik soruşturması ortadan kalkmasına rağmen ret kararı verilmesi hukuki bir ihlaldir. Güvenlik soruşturmasının hukuki dayanağı kişilerin beraat ettiği, sicilinde dahi olmayan dosyalar yer alıyor. Müvekkilim yaklaşık 2,5 yıldır asılsız, soyut iddialar sebebiyle doktorluk mesleğini yerine getirememektedir. Bugün Türkiye’de bu şekilde soyut, somut hiçbir dayanağı bulunmayan iddialar, masumiyet karinesinin yok sayılması, suçun şahsiliği ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle sivil ölüme terk edilen birçok kişi bulunmaktadır. Azat Gergin ise bu haksızlığa uğrayan kişilerdendir. Bu yüzden AYM’ye adil yargılama ihlali, özel ve aile hayatına saygı hakkı ihlali, ayrımcılık yasağı ihlali yönünden başvurduk. AYM’den bu kararın dönmesini bekliyoruz.”