AYM, Figen Yüksekdağ’ın 3 ay boyunca yaptığı avukat görüşmelerinin kayıt altına alınmasını OHAL döneminde yapıldığı gerekçesiyle hak ihlali yönünden ihlal olmadığına karar verdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 3 ay boyunca avukat görüşmelerinin kayıt altına alınması, infaz memurunun görüşmeyi izlemesi ve görüşme süresi ile belge alışverişinin sınırlandırılması ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun gerekçeli kararı açıklandı.
Yüksekdağ’ın, “Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönünden ihlal olmadığına hükmedilirken, “adil yargılanma hakkı” yönünden ise başvuru yollarının tükenmemesi gerekçesi ile reddedilmesine karar verdi. Yüksekdağ’ın “seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” hakkının ihlal edilmesi yönündeki talebi de açıkça dayanaktan yoksun buldu.
Yüksekdağ’ın avukatları tarafından 3 Ocak 2017 tarihinde yapılan başvuruda AYM, 9 Temmuz’da karar vermişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Kasım 2016 tarihinde Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’de yer alan düzenlemeyle üç ay süreyle avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin dinlenmesini talep etti.
Savcılık talebi Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 15 Kasım 2016 tarihinde kabul edildi. Karara 23 Kasım 2016 tarihinde yapılan itiraz ise Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 5 Aralık 2016 tarihinde reddedildi, Yüksekdağ’ın 14 Şubat 2017 tarihine kadar avukatlarıyla yaptığı görüşmeler kayıt altına alındı.
Bakanlık OHAL’e sığındı
Yüksekdağ’ın başvurusu hakkında görüş bildiren Adalet Bakanlığı ise başvuru yollarının tüketilmediğini, avukatlarla yeterli süreyle görüşme hakkı elde edildiğini, süreç içinde tutukluluğa yönelik itirazların yapıldığını belirtti. Bakanlık ayrıca sınırlamanın sadece üç ay süreyle ve mahkeme kararına istinaden gerçekleştirildiğini ve OHAL koşullarının da gözetilmesi gerektiğini savundu.
Mahremiyete dikkat çekildi
AYM, “Kişi hürriyeti ve güvenliği” yönünden gerekçeli kararında OHAL yönetimlerinde Anayasa’nın 15’inci maddesi uyarınca inceleme yapıldığını belirtti. AYM, yaptığı incelemede müdafi yardımından etkili bir şekilde yararlanmanın ilk koşulunun müdafi ile yapılan görüşmelerin belli bir gizlilik içinde gerçekleştirilmesi olduğunu, şüpheli veya sanığın müdafi ile özgür bir şekilde bilgi alışverişinde bulunması için mahremiyetin büyük önem taşıdığını, şüpheli veya sanığın müdafi ile yapacağı görüşmelerde mahremiyetin olmamasının müdafiden alacağı yardımın faydasını en alt düzeye indireceğine dikkati çekti. AYM, “meşru bir amaçla kısıtlama yapılsa dahi yargılaması devam eden kişilere savunma hakkını etkin bir şekilde kullanabilmesi için yeterli güvencelerin tanınması gerekir” diye belirtti.
Uygulamanın Anayasa’nın 19’uncu maddesine aykırı olduğunu vurgulayan AYM, Yüksekdağ hakkındaki uygulamanın OHAL koşullarında olduğunu savunarak, Anayasa 15’inci maddesine vurgu yaptı. Anayasa 15’inci maddesinde “Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl gibi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında değildir” deniliyor.
Güvenlik kaygısı öne sürüldü
Yüksekdağ’ın PKK’yle bağlantılı suçlardan kaynaklı tutuklu ve hükümlü olduğunu ileri süren AYM, “Terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır. Olağanüstü dönemlerde bu mücadelenin zorluk derecesinin daha da artacağı kesindir” açıklamasında bulundu.
Karar kısmında AYM, bir kere ve sınırlı bir süre için gerçekleştirilen uygulamanın ölçülü olduğuna karar vererek, şöyle devam etti: “Anayasa’nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.”
Adil yargılanma hakkı
“Adil Yargılanma hakkı”na yönelik ise AYM, Yüksekdağ’ın yargılanmasının sonuçlanmadığını hatırlatarak, kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Yüksekdağ’ın avukatları aracılığıyla göndermek istediği yazılı belgelere el konulduğunu ve sonrasında sansürlenerek, teslim edildiğine ilişkin “Siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine” dair başvurusu da “incelemeye tabi tutulduğunu ve sansürlendiğini ileri sürdüğü belgelere ilişkin olarak değerlendirmeye esas olabilecek belgeleri başvuru dosyasına sunulmamış; belgelerin içeriğine dair inceleme ve denetleme yapmaya elverişli yeterli bilgi de verilmemiştir” denilerek, iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar verildi.
HABER MERKEZİ