AYM, 2015’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına dair yapılan başvuruya, yasal yolların tüketilmediği ve mahkemenin mağduriyete ikna olmadığı gerekçeleriyle, başvurunun kabul edilemez olduğu kararını verdi
Bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına dair 15 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’a 4 buçuk yıl sonra yanıt geldi. Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’ın haberine göre, “Bazı şehirlerde ilan edilen sokağa çıkma yasağı kararlarının yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği ile özel hayatın gizliliği haklarının ihlal edildiğine” dair başvuru, AYM tarafından “kabul edilemez” bulundu.
‘Bölgede yaşayanların hakları ihlal edildi’
Başvuruda, sokağa çıkma yasakları 16 Ağustos-11 Aralık 2015 tarihleri arasında 7 il ve 17 ilçede, 52 kez uygulandığına yer verildi. Beştaş, başvuruda, 10 Haziran 1949 tarihli 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun mülki amirlere sokağa çıkma yasağı kararı alma yetkisi vermediğini, yasakların uygulanması sırasında sivil vatandaşların kolluk görevlilerinin güç kullanımı ya da sağlık hizmetlerine erişememeleri nedeniyle hayatını kaybettiği, kendisinin ve bölgede yaşayan kişilerin Anayasa’nın 13., 15., 17., 19. ve 20. maddelerince güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini vurguladı.
AYM’den ‘bölgede ikamet etmiyor’ savunması
AYM’nin istemi üzerine Adalet Bakanlığı verdiği görüşte, Beştaş’ın kararın uygulandığı bölgede ikamet etmemesi nedeniyle anılan sokağa çıkma yasağı kararlarından kişisel olarak etkilenmediğini savundu ve “Sokağa çıkma yasaklarının idari işlem olması nedeniyle idari dava konusu olabileceği, başvurucunun idari dava açtığına ilişkin bir bilgi sunmadığı, idari dava yolu tüketilmeden bireysel başvuru yapılamaz” iddiasında bulundu. Beştaş ise Bakanlık görüşüne karşı verdiği savunmada, ikamet adresinin Diyarbakır’ın Sur ilçesinde olduğunu, kendisinin ve ailesinin sokağa çıkma yasağından etkilenen bölgede ikamet ettiğini belirtti. Savunmasında, bakanlık tarafından belirtilen idari yargı yolunun etkin olmadığına yer veren Beştaş, açılan idari davaların reddedildiğini, idari davaların sonucunun beklenmesinin temel hak ve hürriyetlerin ihlallerine sebebiyet vereceğine dikkat çekti.
Mahkemeyi ikna etmesi gerekirmiş
Anayasa Mahkemesi, bu duruma, “bireysel başvuruda sadece mağdurun etkilendiğini söylemesinin yeterli olmadığını, aynı zamanda mağdur olmasını göstermesi ve mahkemeyi ikna etmesi gerektiği” değerlendirmesinde bulundu. Sokağa çıkma yasaklarının kişi bakımından nasıl bir somut etki oluşturduğunu ve bu yasaklardan kişisel olarak nasıl etkilendiğinin açıklanmadığını öne süren AYM, kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle “kabul edilemez” kararı verdi.
Başvuru yolları tüketilmemiş
AYM, şu değerlendirmede bulundu: “Başvurucunun kolluk görevlileri tarafından kötü muameleye uğradığı iddiası karşısında maddi olayın aydınlatılması ve olası cezai sorumluluğun belirlenmesi konusunda etkili yolun ceza soruşturması olduğu, ancak dosyadan başvurucunun ceza soruşturması başlatılması amacıyla adli makamlara bir başvuruda bulunmadığı tespit edilmiştir… Başvurucu devletin ilgili makamlarının, iddiasına konu durumdan bir şekilde haberdar olmak suretiyle resen ceza soruşturması başlatma yükümlülüğü altında olduklarını da ortaya koyabilmiş değildir.” Mahkeme, “Kötü muamele yasağının ihlal edilmesi” iddiasını yasal yolların tüketilmediği gerekçesiyle, başvurunun kabul edilemez olduğu kararını verdi.
ANKARA