Kobanê davasından yargılanan ve çözüm sürecinde kendileriyle birlikte süreci yürütenlerin Bakanlıklarda görev aldığını anımsatan tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata, ‘Erdoğan’ın en büyük başarısızlığı Kürt sorununu çözememektir. Bu dosya bir intikam dosyasına dönmüştür’ dedi
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 25’inci duruşmasının 2’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri ile çok sayıda avukat katıldı.
Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan tutuklu siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Duruşma, mahkeme savcısının tutuk incelemesine dair mütalaayı okuması ile başladı. Daha sonra HDP eski Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt söz aldı. Ürküt, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın seçim propagandasını Kobanê Davası üzerinden yürüttüğüne ve bu yolla bir linç kültürü yarattığını belirtti.
Altınörs: Bilinçaltında örgüt üyeliği olur mu?
Ardından söz alan HDP eski MYK üyesi Alp Altınörs, AİHM’nin Demirtaş ve Yüksekdağ kararına dikkat çekti. Altınörs, “Savcılığın hazırladığı mütalaa bize başka bir kast üretilmeye çalışıyor. AİHM kararlarını ara kararlarınızda keyfi yorumluyorsunuz. Kararları okumadığınızı düşünüyorum. Bu karar, dosyayı içeren bir karar. Tahliye edilmesi gerektiği söyleniyor. Kararda adınızı vermiş, ‘22’inci Ağır Ceza Heyeti’ diyor. Bu kararda, ‘HDP’nin tweetter hesabından yaptığı paylaşımlarda kast, DAİŞ’in saldırısına karşı Kobanê halkıyla dayanışmak içindir. Şiddet eylemleri doğrudan tweetin bir sonucu olarak görülemez ve tutuklamanın gerekçesi olamaz’ diyor. Bu karar bu dosyaya ilişkin. Benim suçum, tweete destek vermişim. Nasıl vermişim: ‘Sanığın bilinçaltında verilen MYK rolüyle kendisine verilen görevi yerine getirdiği’. Bilinçaltında örgüt üyeliği olur mu? Gördünüz mü böyle bir şey. Bilinçaltı rüyalarla ilgilidir. Ben rüyamda mı PKK’ye üye oldum? Bana kimse bir rol vermedi. Ben HDP’nin Türkiye’de oynayacağı role inandım ve kongrede üye oldum. Orada da MYK’ya girmek istiyorum dedim, seçildim” diye konuştu.
‘Siz bir soykırımı yargılıyorsunuz’
Altınörs, şöyle devam etti: “Yanı başınızda bir soykırım uygulanırken buna sessiz kalmadınız diye terörist mi oluyorsunuz? Şengal’de yaşanan Êzidî soykırımından 1,5 ay sonra bu olayın tarihi. Dün Şengal’de olanlar yarın Kobanê’de de olacaktır. IŞİD’in lideri ‘Kürtlerin karısı kızı sizlere helaldir’ diye fetva vermedi mi? Siz bir soykırımı yargılıyorsunuz. AKP seçim zaferini Selo’ya idam sloganı ile kutluyor. Bir tweetten yürütülen linç sürecini dağıtmak için mücadelemiz sürecektir. Bu kumpas davaları, bu hukuksuzluklar, bizim demokrasi güçlerimiz içinde çok da etkili değil.”
Ata: Bu dosya bir intikam dosyasına dönmüştür
Altınörs’ün ardından Ayla Akat Ata söz aldı. Sürecin yürütücülerinin dışarıda elini kolunu sallayarak gezdiğini kendilerinin ise yargılandığını belirtti. Çözüm süreci yürütücülerinin yeniden görev aldıklarını belirten Akat Ata, şunları kaydetti: “7 Haziran’da masa devrildi. AKP ilk defa iktidardan düştü. Seçim bitti. Bizim toplumun yarısına bıraktığımız miras bu kutuplaşma oldu. Erdoğan, ilk konuşmasında kitlesine düşmanlaştırıldık, idam istendi. Daha sonra Stonberg’in yanında konuştu. Burada, ‘Millet olarak bu güçlü birlikteliği yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Geçmişteki hatalardan ders çıkararak istikbali inşa etmeliyiz. Gün bir olma günüdür. Barışmanın yollarını arayalım” dedi. Bunlar içi boş sözler değil. Biz burada nasıl yargılanıyoruz? O dönem görüşmeleri yapan insanlar bu dönem bakan olabiliyor. Biz nasıl yargılanıyoruz? 52 insanın katili olarak yargılanıyoruz.
Bu ülkede her an her şey olabilir. Bizim tutuklanmamızın gerekçesi yoktur. Bu dosya toplumda bir karşılığı varsa, biz de burada siyasetçiler olarak söz kurmak zorunda kalıyoruz. Bu bin yıllık kardeşliğinizi haksız hukuksuz yere yargılayamazsınız. İsyanın gerekçelerini ortadan kaldırmak varken, masa devrildikten sonra hiç yaşanmamış bir karanlığı Kürtlere yaşatmak doğru değildi. Türkiye toplumu çok kültürlü bir toplumdur. Ya buna uygun politikalar yürütülecek ya da bunlar zahiri zaferlerdir. Erdoğan’ın en büyük başarısızlığı Kürt sorununu çözememektir. Bu dosya bir intikam dosyasına dönmüştür. Bu salonda ne hukuk ne adalet vardı. Daha önce ‘Hukuk yoksa vicdanınız vardır’ demiştim. Ne yazık ki bunun da karşılığını göremedim. Bugün neden İmralı’ya gidilemiyor. Bize gidin dendi. Oslo sürecinden devlet ile temaslarımız oldu. Bunları tek başımıza mı yaptık? Bunların hepsinin müsebbibi bir tweet ve tweeti paylaşan bir milletvekili.”
Aşan: Kürtlerin en meşru hakları manipüle edildi
Akat’ın ardından söz alan Aynur Aşan, Kürtçe yaptığı savunmasında Türkiye’de Türkçülük sorunu olduğunu ve Türkçülük sorunu sonucunda Kürt sorununun açığa çıktığını söyledi. Kürtlerin statü, anadilde eğitim ve kültürel haklarını istediğini belirten Aşan, şunlar kaydetti: “Kürtlerin en meşru hakları bu seçimde de olduğu gibi manipüle edildi ve kriminalize edilmeye çalışıldı. Size soruyorum, yargı bağımsız mıdır? Eğer yargı bağımsızsa şu anda sadece ben değil burada yargılandığım arkadaşlarımın tamamı ve bu dava paralelinde yürütülen davalardan yargılananların tamamı tahliye edilir. Sizin heyetiniz vicdani görevi yerine getirmedi. Bu görevi yerine getirmek de cesaret ister. Demek ki sırtınızı güçlü yere dayamışsınız. Ondan dolayı dosyayı virgülünden noktasına devam ettiriyorsunuz. Bütün tutuk devam gerekçelerimizde bir nokta bile değiştirilmedi. Yaşama dümdüz bakıyorsunuz, sabit fikirlisiniz. Bu iktidarın bu ırkçı söylemlerle 5 yılı getireceğine inanıyor musunuz? Altının boşaltıldığı ekonomi ile bu durum 5 yıl sürer mi? Yargı, bu önyargılarla 5 yıl ben bağımsızım diyebilir mi? Vermiş olduğunuz kararlar Türkiye’nin 5 yıllık kararını şekillendirecek.”
Suç duyurusu
Aşan, şöyle devam etti: “ Savcı mütalaasında barış süreci yok sayılıyor. Bu süreci kim yürüttü? Bu değerli süreç, ‘benim haberim yok’ denilerek ortadan kaldırıldı. Bütün yükü de Kürt halkının sırtına atıldı. Hepimiz de biliyoruz, Türkiye diplomasisinde Cumhurbaşkanısız kimse bir karar veremez. Biz özgür bir iradeyle hareket ettiğimizden dolayı bugün burada yargılanıyoruz. Cumhurbaşkanı sözleriyle Anayasayı ayaklar altına aldı, suç işledi. Ben burada Cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyorum: Hepimiz burada 52 kişinin katili olarak lanse etti. Yandaş medyada yer alan yorumcular, Demirtaş’ın katil olduğunu söylemekte ve bunu topluma yüklemeye çalışmaktalar. Bu dosyada yargılanan bütün arkadaşlarım katil, terörist olarak lanse ettiler. Bunun sebebi de Savcının mütalaası, sizin bizim üzerimizden yürüttüğünüz tavırlarınızdır. Ben sizi de bu durumdan sorumlu görüyorum. Siz bağımsız karar veremezsiniz. Size bu şekilde dayatılıyor ama bir seçeneğiniz var. Kendi vicdanınız ile cübbenizin yeminine sadık kalarak bütün arkadaşlarımızı tahliye edebilirsiniz. Böyle bir karar vermenizi bekliyorum.”
Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 13.30’a kadar ara verdi.
Kaynak: MA