İHD’nin çağrısıyla bir araya gelen akademisyen, şair, yazar ve gazeteciler, Hüseyin Aykol’un serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, 11 Temmuz’da gözaltına alınarak, hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu gerekçesiyle cezaevine konulan gazeteci- yazar Hüseyin Aykol’un serbest bırakılması için Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) adına Can Güleryüzlü, şair Ahmet Telli, Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, yazar İsmail Beşikçi, gazeteci Gökçer Tahincioğlu, akademisyen Necla Kurul, Sevilay Çelenk, HDP milletvekilleri Şevin Coşkun, Züleyha Gülüm, 78’liler Girişimi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Demokratik Alevi Derneği, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Pir Sultan Abdal Dernekleri Fedarasyonu ve Mülkiyeliler Birliği açıklamaya katılarak destek sundu.
Toplantıda ilk olarak konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Hüseyin Aykol’un 30 yıldır gazetecilik yaptığını ve o dönemden bu yana kendisini tanıdığını belirterek,“Gazetecilik faaliyeti dışında başka bir faaliyetine tanık olmadım. Israrla gazetecilik faaliyetini sürdürdü. Gazetecilerin öldürüldüğü, gazete binalarının bombalandığı günleri hep birlikte yaşadık, tanıklık ettik. Gazeteci arkadaşlarımız yılmadılar, kararlılıkla, inatla gazetecilik faaliyetlerine devam ettiler. Çok sayıda gazeteci arkadaşımız yaşamını yitirdi. Apê Musa şahsında hepsini saygıyla anmak istiyorum. Yaşamayı başaran gazeteciler ise yargı eliyle baskılardan hiçbir zaman kurtulmadılar. Haklarında dünya rekorlarına girecek şekilde davalar, soruşturmalar açıldı” dedi.
‘İktidar sözünü yerine getirmeli’
Türkiye’de ki siyasi iktidarların gazetecilere, insan hakları savunucularına, aydınlara yargı yoluyla baskı uygulamaya devam ettiğini dile getiren Türkdoğan, “Çözüm sürecinde Hüseyin Aykol yine aynı Hüseyin Aykol’du. Özgür Gündem yine aynı Özgür Gündemdi. Ama ne zamanki siyasi konjoktür değişti, barış ve çözüm süreci sona erdi aynı kişiler ve gazeteler bu sefer kriminalize edildi ve soruşturmalar açıldı. Aykol ile ilgili 60’ın üzerinde dava var. Eren Keskin hakkında da 140’ın üzerinde dava var. Türkiye’deki siyasi iktidara seslenmek istiyorum: Erdoğan yargı reform strateji belgesini tüm kamuoyu önünde ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldıracağının sözünü verdi. Bir iktidar kamuoyunda belge açıklıyorsa, söz veriyorsa biz bunun takipçisi olacağız. Bir an önce ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldıracak, gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle açılan davaların düşmesini bekliyoruz. Hüseyin Aykol her zaman gazetecilik yaptı. Serbest bırakılmalı. İfade özgürlüğü en temel haktır. Gazetecilik suç değildir” diye konuştu.
‘Aykol şahsında özgür düşünce yargılanıyor’
HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, Türkiye’de 100’ün üzerinde gazetecinin tutuklu olduğunu anımsatarak, “Hüseyin Aykol özgür düşüncenin yaşayan bir hafızasıdır. Aykol şahsında özgür düşünce ve hafıza tutuklanıyor. Demokratik kamuoyunun bu baskılara karşı ortak tavır alması ve özgür basın ile dayanışması gerekiyor” diye belirtti.
3 ayda 204 gazete temsilcisi yargılandı
TGS Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş da “Gazeteci örgütleri olarak kaç gazeteci cezaevinde var şuan takip edemiyoruz. Son 3 ayda 204 gazete temsilcisi yargılandı. Bu süreç aslında hemen bitirilebilinir. Biz TGS olarak meclise yaptığımız çağrıyı yineliyoruz. Parlamento görevini yerine getirmeli. Erdoğan yargı paketi açıklamıştı. Burada sadece bir maddelik bir düzenleme ile gazeteci davalarında bir rahatlama gelebilir. Meclis özel gündemle toplanmalı ve bu sorunu çözmeli. Hüseyin Aykol cezaevinde ve hakkında 63 dava var. Bunların bir an önce sona ermesini istiyoruz” dedi.
‘Gerçeği gölgelemek için’
Gazetecilerin tutuklanmasının artık bir insan hakkı ihlali haline geldiğine dikkat çekerek söze başlayan ÇGD üyesi Can Güleryüzlü, “Mesleğimiz artık düşünce ve ifade özgürlüğünün baskılanması ile karşı karşıya. Gazetecilere dönük açılan davaları tek tek incelediğimiz de, bu iddianamelere baktığımızda artık bu bir haber tartışması değil gerçeklerin gölgelenmesine yönelik davalar, saldırılardır. Meslek savunucusu değil birlikte yaşama kültürünü, dayanışmayı savunuyoruz. Terörle Mücadele Kanunu ile fikirlerimiz, gerçeğin ortaya çıkması engelleniyor. 137 meslektaşımız cezaevinde. Meslektaşlarımızı buradan Hüseyin Aykol şahsında selamlıyoruz ve gazetecilik suç değildir diyoruz” diye konuştu.
‘Özgür eleştiri demokrasinin en önemli kurumudur’
Yazar İsmail Beşikçi de çağdaş bir devletin temel özelliğinin ifade özgürlüğü olduğunu belirterek, “Özgür eleştiri, ifade özgürlüğü sınırsız bir şekilde işlenmelidir. Barajlarınız, devasa binalarınız, elektrik santralleriniz, yollarınız var ama bunlar çağdaşlığın ölçütü değildir. Çağdaşlığın ölçütü ifade özgürlüğünün, özgür eleştirinin sınırsız bir şekilde işlemesidir. Bu bilimin, sanatın vazgeçilmez bir özelliğidir, demokrasinin en önemli kurumudur” dedi.
Telli Aykol’a yazdığı ‘arkadaşlık günleri’ şiirini okudu
Şair Ahmet Telli de gazeteci Aykol’un yakın arkadaşı olduğunu belirterek, sözlerine başladı. Aykol’un arkadaşı olmasından onur duyduğunu dile getiren Telli, “Üç kavrama hayatımızda sahip çıkacağız. Bunlar kardeşlik, arkadaşlık ve yoldaşlık. Bunlar birbirlerini besleyen temel ögelerse ben belleğimin, bana yüklediği arkadaşlık günlerine ve yoldaşlık duygusuna sahip çıkıyorum” dedi. Telli, ardından Aykol ile arkadaşlığına dair kaleme aldığı “Arkadaşlık Günleri” adlı şiirini okudu.
‘Gazetecilik suç değildir’
ÇGD’li Ahmet Abakay da Özgür Gündem ile dayanışma için yapılan kampanyaya katıldığını ve yargılandığını hatırlattı. Gazetecilere yönelik davalara dikkat çeken Abakay, şöyle devam etti: “Türkiye’de basın ifade özgürlüğü tarihi cinayetler tarihidir. Ve aynı zamanda da dönekler tarihidir. Günümüze kadar 90’a yakın gazeteci bu ülkede öldürüldü. Sabahattin Ali, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe ve daha sayamadığımız isimler. Bunların iki ortak özelliği vardı. Bir failleri bulunamadı iki hepsi de muhalif gazetecilerdi. İktidarların tutumlarının her dönemde aynı ama ben iktidardan çok yanaşma gazetecileri eleştirmek istiyorum. Çünkü gazetecilik evrensel basın ilkelerini kapsar. İktidarlara siyasilere mesafelidir gazeteci. Ama şimdi o kadar yanaşma gazeteci çoğaldı ki bağımsız ve dürüst gazetecilerinin sayısın parmakla sayar hale geldik. Hüseyin Aykol’a özgürlük diliyorum, gazetecilik suç değildir.”
Gazeteci İrfan Aktan, Aykol ile dayanışma için metin göndererek, Aykol’un serbest bırakılması çağrısında bulundu.
‘Gazetecilerin tutuklanması bir halk sağlığı sorunudur’
Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Vedat Bulut ise egemen sınıfla aynı düşünmeyen herkesin hedef alındığı bir dönemde olduğunu vurguladı. TTB olarak “Savaş Halk Sağlığı Sorunudur” dedikleri için yargılanan ve ceza alan bir örgüt olduklarını anımsatan Bulut, “Buradan söylüyoruz, düşünce özgürlüklerinin kısıtlanması, gazetecilerin tutuklanması da halk sağlığı sorunudur. Çünkü algılama bozukluğu yaratır toplumda. Herkes aynı sözü söyler, 15 gazete aynı manşetle çıkmaya başlarsa ve insan aldatılır duruma gelirse, toplumda algı bozukluğu ortaya çıkar ve toplumsal psikiyatrik bozukluğu ortaya çıkar. Şuan da Türkiye’de gerçekleşen budur. Biz 1980 ile bugünün kıyaslamasını da yapabiliyoruz. 1980 yıllarda bir öğrenci derneği kurmak için başvurduğunuzda hangi belgelere ihtiyaç olduğuna dair belge alabilirdiniz şimdi ise bir dernek kurmaya kalksanız bir hafta gözaltından çıkabilir misiniz belli değil. O ahlaksızlığın bile bir ahlakı vardı” diye belirtti.
Aykol’u “ Türkiye’de Sol Örgütler” kitabıyla tanıdığını kaydeden Bulut, sözlerini şöyle tamamladı: “Daha sonra toplantılarda bir araya geldik ve güzel entelektüel bilgileriyle hepimizi etkiledi. Kendi eleştirisini yapan böyle bir entelektüelin cezaevinde kalması kabul edilemez.”
Toplantı gazeteci Aykol’un biran önce serbest bırakılması çağrısıyla sona erdi.